Dolar 34,5055
Euro 36,4583
Altın 2.955,93
BİST 9.084,29
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 18 °C
Az Bulutlu

Haftanın Filmi | Squid Game İncelemesi | Eda Aydın

13.02.2022
438
A+
A-
Haftanın Filmi | Squid Game İncelemesi | Eda Aydın

Kolezyumda Yeni Bir Şey Yok | Eda Aydın

Squid Game Hikâyesi ve Karakterleri ile İzleyiciyi Kendisine Bağlıyor.

Squid Game incelemesi. Netflix’in Güney Kore rüzgârı estirdiği yeni dizisi Kalamar Oyunu hakkında ilk izlenimlerimiz sizlerle.

Squid Game incelemesi ile karşınızdayız. Netflix’in fırtına etkisi yaratan yeni “hiti” Kalamar Oyunu, 1. sezon bölümleri ile 17 Eylül 2021 tarihinde platformdaki yerini aldı. Güney Kore yapımı drama, macera, aksiyon ve distopya türlerindeki dizi hakkındaki ilk izlenimlerimizi sizlerle paylaşıyoruz.

Arenada gündelik hayatta dezavantajlı konumdaki insanların ölesiye mücadele edişi konsepti Antik Roma kadar eski bir mesele. Aradan geçen iki bin yıla rağmen ölüm kalım savaşları hâlâ geniş kesimleri heyecanlandırmayı başarabiliyor.

Hâl böyle olunca kurgu diyarları da bu çatışmaya sık sık ev sahipliği yapıyor. Stephen King’in 1985’te Richard Bachman takma adıyla yayımladığı The Running Man (Azrail Koşuyor) buna bir örnek. Hayatta kalmak için koşmanız gereken bir yarışma formatı King’in karanlık düşlerine yakışır bir iş. Ancak kuşkusuz hem King’den önce hem de sonra bu format defalarca kullanıldı. Bunların son ve popüler örneklerinden birisi de Suzanne Collins’in Açlık Oyunları serisi. Tüm bu çerçeveye baktığınızda 2021 yılında bu temalara dokunan bir kurmacaya imza atılacaksa izleyici alıştığından daha fazlasını beklemek konusunda haklı olacaktır.

Peki Squid Game bu beklentileri karşılayabiliyor mu? Hikâyesi, karakterleri ve felsefesi izleyiciye yeni bir şeyler sunabiliyor mu? Bu yazıda sürpriz bozan (spoiler) içerecek şekilde yapım hakkındaki bazı sorulara yanıt vermeye çalışacağız.

Squid Game İncelemesi: Güney Kore’nin Yükselişi

Güney Kore’nin Batı kültürü üzerindeki etkisi son yıllarda hız kesmeden devam ediyor. Güney Kore sineması daima kendine has bir tarza ve dünya çapında geniş kitlelere hitap ediyor olsa da “ana akım” olmaktan her zaman uzaktı. 2020’de Bong Joon Ho’nun Parasite ile En İyi Yönetmen ve En İyi Film Oscar’ını birlikte almasıyla Hollywood’un da bakış açısının yavaş yavaş değiştiğini gözlemleme fırsatı bulmuştuk. Mesele teknoloji ihracatı olduğunda Samsung, Hyundai, Kia, LG gibi markalara sahip olan Güney Kore; müzik alanında K-Pop ile milyonları etkilemeyi başarmıştı. Şimdi ise Batı’ya açılan en kolay kapılardan birisi, Netflix bu kültürün ihracatında kilit rol oynuyor.

Namhansanseong, Soo-sang-han geun-yeo ve Do-ga-ni yapımlarının altında imzası olan Dong-hyuk Hwang’ın yönetmen ve senarist olarak karşımıza çıktığı Squid Game, 2021 sona ererken Netflix’in en çok konuşulan işlerinden birisi olmayı başardı.

Öyle ki kanalın eş CEO’larından Ted Sarandos, yapımın “en popüler Netflix işi” olacağına dair inancından bahsettiği açıklamalarda bulundu. Öte yandan Güney Koreli internet sağlayıcısı SK Broadband, dizinin internet trafiğini yoğun şekilde artırması nedeniyle Netflix ile davalık oldu.

Henüz yapım hakkında resmi izlenme rakamları açıklanmamış olsa da kanalın kendi içerisindeki Top 10 listesinin zirvesi yapım yayına girdiği haftadan beri Squid Game’e ayrılmış konumda. Görünüşe göre de bir süre daha dizinin yarattığı dalgalanma devam edecek.

Squid Game Konusu Nedir?

Roma arenalarından bahsederek açtığımız inceleme yazımıza, aynı benzetme üzerinden devam edelim. Bir tür hayatta kalma hikâyesi olan dizinin konusu, ekonomik olarak ciddi zorluklar çeken bir grup Güney Koreli’nin katıldıkları yarışmada hayatta kalan son kişi olarak 45.6 milyar Güney Kore Won’luk para ödülünü (yaklaşık 342 milyon Türk lirası) kazanma çabaları şeklinde özetlenebilir.

Diziye adını da veren Squid Game (Kalamar Oyunu) bir Güney Kore çocuk oyunu. Sertlik dozu pek de düşük olmayan bu oyun, yarışmanın konseptini de özetler nitelikte. Yarışmaya katılanlar her turda bir çocuk oyununun karanlık ve kanlı bir versiyonunu oynamak zorunda. Hayatta kalmaları için ellerini kana bulamalı, zekâlarını konuşturmalı, dostlarına ihanet etmeliler.

Toplamda 456 yarışmacının katıldığı etkinlikte 6 turun nihayetinde sona kalan kişi, büyük para ödülünün ve kirli bir vicdanın sahibi olacak. Yapımın ilk sezonu toplamda 9 bölüm sürüyor. Bölüm uzunlukları ise ortalama 1 saat.

Squid Game Hikâyesi ve Karakterleri ile İzleyiciyi Kendisine Bağlıyor.

Yapımın konusuna ve süresine kısaca göz attıktan sonra biraz daha derinlere inelim. Başrolde Greg Chun tarafından canlandırılan Gi-Hun’ın bulunduğu yapım, karakterin başarısız baba olma süreçleri ve borç içinde hayata tutunmaya çabaladığı günleri aktararak başlıyor. Annesinin hastalığı, kimselerden alamadığı borçlar, peşindeki belalı tipler, kızı karşısında tekrar ve tekrar düştüğü acınası hâller Gi-Hun’ı bu yarışmaya katılmaya itiyor. Elbette yarışmanın daveti konseptin kanlı yanlarını saklayarak yapılıyor. Gi-Hun da bu tuzağa düşen 456 (aslında 455) kişiden birisi.

İçeride, başarılı üniversite hayatı ile annelerinin gurur kaynağı olan Seong Gi-hun (Jung-hae Lee) ile karşılaşan karakterimiz, abisinin de hayatın zorlukları altında ezilişi sonrasında yarışmaya katılmak zorunda kalışına şahitlik ediyor.

Squid Game’e katılanlardan birisi de Gi-Hun’ın at yarışından kazandığı parayı ufak bir el çabukluğu ile çalmayı başaran Kang Sae-byeok (Hoyeon Jung). Her yarışmada rollerin biraz daha netleştiği yapımda derdi ve sırrı olmayan neredeyse kimse yok.

İlk turun sonunda yarışmanın “gerçek” yüzünün ortaya çıkması ve katılımcıların yarısının kurşuna dizilmesiyle hikâye hız kazanıyor. Artık Gi-Hun’ın hayatta kalmak için gündelik hayatta olamadığı bir kişiye bürünmesi ve yer yer kendinden de ödün vermesi gerekecek.

Klişeler Denizi

Şiddet sahnelerinde kan göstermekten çekinmeyen, bunu zaman zaman bir tür pornoya çeviren dizi; anlatı tekniği, hikâye ve kurgu açısından ciddi sıkıntılara sahip. Yapımın “akıcı/merak ettiren” tarafının gölgesinde kalan bu yanlar ise diziyi çerezlik bir izlenceye çeviriyor. Öyle ki diziden beklentiler “aklı tatile gönderip 8 saatlik bir zaman dilimini hiçbir şey düşünmeden geçirmek” noktasında ayarlanırsa her şey yerine cuk oturabilir. Fakat biraz düşünmeye başladığınızda Squid Game’in izleyici için ne kadar yorucu bir yapım olabileceği de ortada.

Bu tip dizilerde işin içine biraz felsefe sokulduğunda, klişe damgası kaçınılmaz oluyor. Bir benzer anlayış yine Netflix ile parlayan La Casa de Papel’de de karşımıza çıkmıştı. Senaryo ekibi, “para karşısında insanın düşeceği durum” tasvirini yaparken söylediği sözlerle kör göze parmak sokmaktan kaçınamıyor. Alınması istenen dersin altı son derece didaktik bir şekilde tekrar tekrar çiziliyor. Bu “tekrar tekrar” alt çizme konusu, yapımın bu denli genel izleyiciye yayılmasının en kolay yollarından birisi olarak görülüyor olabilir. Ancak verilen bu ödünler, işin kalitesini ciddi derecede aşağılara çekiyor.

“Bakın, bu sahne bu şekilde gelişti ve sonlandı. Siz de daha 5 dakika önce izlediğinizi hatırlamaktan aciz olduğunuz için size aynı sahneyi flash-back olarak tekrar göstereceğim.” İşte bu kaygı verilmek istenen her “mesaj”da tekrarlanıyor. Yetmiyor, hikâyenin ilerlemesi gereken noktalarda da aralara serpiştiriliyor. Bu bakış açısı da diziyi hazırlayan ekibin yaptıkları işe yeterince güvenmediklerinin ipuçlarını veriyor. Anlaşılan yaratıcı ekip bu yapımın hızlı ve düşünülmeden tüketilmesi gerektiği görüşünde hemfikir… Bu nedenle izleyicinin bütün düşünme paylarını kendileri bastıra bastıra peşin olarak ödüyorlar.

Dizi, müzik kullanımı açısından da klişe anlayışlardan kaçamıyor. Klasik müziğin sakinleştirici etkisiyle tezat oluşturarak “gerilimin ipuçlarını verme çabası” yapımda karşımıza çıkan basmakalıp tutumlardan bir başkası.

Tchaikovsky’den Serenade for Strings, Johann Strauss II’dan Beautiful Blue Danube ve Joseph Haydn’den Trumpet Concerto dizide karşımıza parçalardan bazıları.

Anlatılamayan Öteki Yüz

Squid Game yan hikâye kurma çabasıyla bir anlığına takdir topluyor. Kardeşini arayan bir polisin organizasyonun içine sızmasıyla maceranın “öteki yüzü” de yavaş yavaş işlenmeye başlıyor. Karakter, yalnızca “gizlilik” özelliğini kullanarak her tarafı kameralar ve eli silahlı, eğitimli ekipler tarafından takip edilen organizasyonun içine sızıyor. Son bölüme kadar kimliğini ifşa etmemeyi başarıyor.

Bu sırada, organizasyonun alt kademesindeki çalışanların yarışmada öldürülen katılımcıların bedenlerinden parçalar kesip dalgıçlar aracılığıyla organ mafyalarına satılışına şahitlik ediyoruz. Fakat bu hikâye polisin işi bozmasıyla yarım kalıyor ve sonrasında herhangi bir sonuca bağlanmıyor. Dolayısıyla yalnızca organizasyona sızan polisi oyalayacak bazı bölümler için yerleştirilmişler izlenimi uyandırıyor. Polis de öykü boyunca aradığı kişiyi, “Durun siz kardeşsiniz,” klişeliğinde bir finalle buluyor ve sahneden ayrılıyor. Böylece diziyi derinleştirmesi gereken yan hikâye departmanı da tatmin edici bir sondan mahrum bir şekilde noktalanıyor. Polis sahnelerinden hiçbirisi ve dalgıçların organ mafyası macerası ana dizinin öyküsüne katkı sağlamıyor.

Yarışmayı yürüten kostümlü personeller üzerinden kurulmak istenen sistem ve kimliksizleştirme eleştirisi de bu noktada taşa takılıyor. Yüzünde kare şeklin olduğu personellerin yönetici olarak tasvir edildiği ortamda; daire şekli işçileri, üçgen şekli ise askerleri tanımlıyor. Bu basit gruplandırma da yüzeysel olarak geçilen ancak çok daha fazlasını barındırabilecek başlıklardan yalnızca birisi.

Aradığınız Mantık Bulunamadı

Squid Game her sahnesi analiz edilecek, derin anlamları ile izleyicinin entelektüel görüşüne katkı sunmayı hedefleyen bir yapım değil. Onun amacı “güzel zaman geçirtmek”. Bunu da “merak ettirme” kozunu oynayarak neredeyse sonuna kadar götürmeyi başarıyor. Fakat her ne kadar aklı tatile göndermiş olursak olalım, mantık gömüldüğü toprağın altından bizlere seslenmeden duramıyor.

Polisin Malkoçoğlu’nu aratmayan “organizasyon fethedişi”ni bir kenara koyduğumuzda da her bölüm akıl sınırlarını zorlayan en az bir meseleye yer veriliyor. Örneğin cam ustasının elindeki bir misketle önündeki iki camı test etmesi gerektiği an. Üzerinde durduğu cam, kırılmayacak olan camlardan. Yani misketin sesini en güvenli test edebileceği alan. Ancak kendisi misketi önündeki cama fırlatıyor ve ardından, “şimdi de diğerini denemeliyim,” diyerek bir misket daha istiyor. Oysa bölüm boyunca bu basit akıl yürütmeden çok daha fazlasını yapmış bir isim profili çizmişti.

Bu örnek bir sahne içerisindendi. Biraz da “genele” çıkalım. Mantık hatasından ziyade tutarsız bir bölüme gidelim. Yarışmayı kazanan Gi-Hun, büyük özveriyle verdiği sözü yerine getirmek için bir yıl bekliyor. Oysa kanlı elleri arasında ölen Kang Sae-byeok’a ailesine sahip çıkacağını söylemişti. Elbette yaşadığı kayıplardan sonra fikrini değiştirebilir. Ancak hiçbir ikna edici çözüm ortaya konmadığında ortaya kapanmamış bir mesele çıkıyor. Üstelik geçen o bir yıllık sürede, karakterin peşine düşen organ mafyasının neden kendisiyle hesaplaşmadığı sorusu da yanıtsız kalıyor.

Akla yatmayan bir başka konu da yarışma içerisinde birbirleriyle yakınlaşan karakterlerin, ödülü “birlikte” alarak cehennemden “beraber” kurtulabileceklerine olan sarsılmaz inancı. Sona üç kişi kalmışken bile aynı inanç korunuyor. Oysa oyunların formatı çoğu zaman “rakibi öldürmek” ya da “ölmelerine izin vermek” üzerine kurulu… Karakterler finale kadar gelmişken hâlâ aynı umudu nasıl koruyor sorusu da ikna edici bir cevap almadan havada asılı kalanlar arasında.

Squid Game Finali: Bitirmeyi Bilememek

Gi-Hun, kardeşinin ölümüyle yarışmayı kazanan olarak final bölümünün ilk çeyreğinde yarışmadan ayrılıyor. Bölümün kalan 30 dakikası ise senaristlerin telaş içerisinde öyküyü noktalama ya da olası 2. sezon için bir virgül koyma çabasına şahitlik ediyoruz. Annesinin öldüğünü öğrenen karakter bir yıl boyunca kendisini kapatıp berduşvari bir yaşantıya başlıyor. Bankadaki 45.6 milyar Güney Kore Wonu’na dokunmuyor.

Yüzleşme sahnesi geldiğindeyse klasik “ters köşe” çabasının nasıl bir komediye dönüştüğüne şahitlik ediyoruz. Yeong-su Oh tarafından canlandırılan, yarışmanın en yaşlı kişisi olan Oh Il-nam’ın organizasyonu düzenleyen kişi olduğunu görüyoruz.


Zenginlerin, yalnızca eğlence için insan hayatını düşürdüğü durum “at yarışı” benzetmesi üzerinden ucuz bir şekilde eleştiriliyor. Gi-Hun ise insana olan inancını korumaya çalışıyor. Ultra zengin insanların eğlence anlayışı, bankalar, para kazanmanın zorluğu/kolaylığı… Ortada söylenen hiçbir özgün söz yok. Neyse ki bu twist karakterin gözünü açıyor da verdiği sözü tutuyor. Onu yarışmaya katılmak zorunda hissettiren öz kızını hatırlıyor. Peşinden yola düşeceği sırada ise senaristlerin “ya tutarsa” çengeli suratımıza çarpıyor.

Gi-Hun metroda kendisini oyuna davet eden adamı görüyor. Oyunun devam ettiğini anlıyor ve organizasyonu çökertmek için harekete geçiyor. Kızına verdiği sözü bir kez daha tutamamış olarak yeni sezona göz kırpıyor.

Squid Game 2. sezon için henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak gerek Netflix CEO’sunun iddialı yaklaşımı, gerek dizinin izlenme oranları gerekse senaristlerin cılız çabalarıyla çizdikleri tablo, bir devam sezonunu kaçınılmaz kılıyor. Platformun, tamamlanmış bir hikâye olarak satın aldığı La Casa de Papel’e yeni sezonlar üretmekte çekince yaşamazken, soru işaretleri ile noktalanan Squid Game’den vazgeçeceğini düşünmek akılcı bir yaklaşım olmaz. Birçok basın kuruluşunun da, yeni sezon onayını an meselesi olarak gördüğü bir gerçek.

Dizinin yaratıcısı Dong-hyuk Hwang ise şimdilik bu heyecanı paylaşmıyor gibi görünüyor. Squid Game’i 2008 yılından beri planladığını, yazımına ise 2009’da başladığını aktaran Hwang, yeni bir sezon için “olgunlaşmış bir planının olmadığını” belirtiyor. Variety’ye konuşan yönetmen, “Şu anda bunu düşünmek bayağı yorucu geliyor,” ifadesini kullanıyor.

Bununla birlikte şimdiden Paris’te dizinin konseptini içeren kafelerin açıldığını söylememiz gerek. YouTube trend videoları ise yapımda karşımıza çıkan şekerlemenin tarifiyle dolu. Anlayacağınız sosyal medya ve gündelik yaşam Kalamar Oyunu’nuyla sarılmaya çoktan başladı bile. Artık sahne bir kez daha para hırsı eleştirisinin pazarlanmasıyla kazanılacak paralarda.

Squid Game Hakkında Son Sözler

İzleyiciye suya yazılan yazılardan fazlasını vadetmeyen diziye dair izlenimlerimizi toparlayalım. İnceleme boyunca oyuncu performansları hakkında konuşmaktan kaçındım. Çünkü hikâye, oyunculara bir performans sunacak derinlikten fazlasıyla yoksun. Ne yazık ki bütün karakterler birer “tip” olarak kalmaktan öteye gidemiyor. Dolayısıyla potansiyellerini gösterme fırsatlarına erişemiyorlar.

Karakter dönüşümleri kesinlikle tatmin edici bir şekilde ilerlemiyor. Başkarakter gündelik hayatta bambaşka, oyunun içinde bambaşka bir ruha sahip olabiliyor. Yapım bu “değişimi” de göstermekten aciz kalıyor. Bu basit farkı ortaya koyamayan bir eserden, “başladığı noktadan farklı yerlere ulaşmış, değişim geçirmiş karakterler” beklentisi de abes olacaktır. Çünkü karakterler, bir değişim geçirmiş olsalar bile bunu işlemek ve anlatmak konusunda senaryo kaynaklı sıkıntılar yaşıyor.

Kötünün kötü olma sebebi “zenginlik” ile, iyinin “iyi” olma sebebi “erdem” ile açıklanıyor. Ne felsefi ne entelektüel bir temel ortaya konabiliyor. Yapımdaki bütün düşünsel yollar klişelere esir edilmiş bir şekilde gerçekleştiriliyor.

Neticede boş zamanını hızlı ve kafa yorgunluğundan uzak bir şekilde geçirmek isteyen izleyicilerin eğlenebileceği, yarına kalmayacak bir işle karşı karşıyayız. Squid Game’in Güney Kore kültürüne dair yeni detaylar yakalamak isteyen seyircilerin ve “Ana Akıma Ulaşmanın En Kolay 5 Yolu” tadında listeler oluşturmak isteyen içerik üreticilerinin de göz atması gereken yapımlardan birisi olduğunu not ederek yazımızı noktalayalım.

Kaynakça: Kalamar Oyunu İnceleme Netflix

——-

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.