Kalbimin kapı eşiği | Yaşar Üstün
Ah …
Ağacın
yaprağına borcu
neyin kamçısıdır
…
barışı özleyen
üstüne
çamaşır suyu döken
insan
çiçekleri koparan
tohumu toprağa diken
insan
kardeşinden önce
eloğluna koşan
çıkamadığı çemberi
çeviren de
İnsan
gel de
buzun üstüne ateş koyma
en iyi
ye-nilen olmak
hep
insan olmak
herkes
kendinin yalnızıyken
duaları günahları
“abaküsle ” hesaplayan
tanrı
bizden daha yalnız
avuç açtığım
dualarının hayrı
perdeleri kirlenmiş
evleri içimize virane kılarken
yavru köpeklerin
havlayamadan
bacakları kuyruğu kesilmiş ölümü
kuş kanatlarının yolunmuş telekleri
günahı günahsız
oğlunun çarmıha çivilenişini
seyredişiyle
bugünlerin
utanç sırlarını
aynalara yüzümüz yaptığı
boynumuz
karşısında kıldan inceyken
timsah gözyaşlarını
bize bıraktığı belliydi
tanrım
ömrüme sıkılan kurşunun suskunusun
harfiyatımız toprağın
erkim kalbimde suya damlamış
çeşmelerden akmayan tuz tadı
içinde koştuğum odam
sorgu zamanlarımdan arta kalmış
boğazımı
ellerimle sıktığım
umuda sürtünmüş
çakıl taşı süslemesi
sabahları erkenden tan ağarırken
çay görevlileri diye
bağrışlarım
cam bardakta
çay içme özlemiydi
bukosvki’nin
en masum küfürleriydi
lilith’in yadsıdığı
senden kaçırdığı armağınıydı
korkularım
annemin kasığına
dönecek yolları
cenin pozisyonunda unutuşumdu
ağzımın tadına karışan alkol
karadutun vazgeçmediği
modern zamanlara
antik resimler çizen sevgilisiydi
kaldırımların parke taşlarını çalmış
gözleri kara kalem çizimli meleğiydi
nerede kazanırsam kazanayım
iki ucu birbirini görmeyen bulut gibi
kumun zamana saklanmış
tanesi olsam da
repliğim sayfasını yaktığım
defter külleri
kapısını bulamadığım
kalbim
aforizmam
mahremim
düştüğüm kalktığım
yerim
kanamış dizlerimle
suçsuz cezam
kırık can parçalarım
içine akmış
içime dolmuş
bir ah işte
sızım sızım
şiire kaçmış
kalemim
ne kadar konuşsa da
sözcüklere sarılan yokuş yukarı koşturmalarım
unutulmayı unutmak
ninemin gergefinde işlenecek suçum…
…
bu yükü taşımak taşın ağırlığını sevmek
demek
eyvallah dediğim
sadece yürüdüğüm yollar
yollara düşen bağrım
uzun kışları bitiren gözlerimde kalmış
hüzün işte
melamet hırkası
tahammülü ateş
tahammülü kül
tövbeler
sabrın
kabuk bağlayan yara sızıları
…
rüzğar uğultusunu en güzel şarkı diye dinlesin
bulut rengini güneşe bakarak seçsin
deniz tuzunu gözyaşına ısmarlasın
elmanın içindeki kurt elmaya tad versin
ağaç dalından uzaklaşırsa yapraklarını döksün
bu dünyanın rezillikleri ayyuka çıkınca
bulutun
taş olup yağmadığı
serçenin
aslan olup ısırmadığı kaldı
insan
sen gibi ben gibi
biz gibi
cennetini
çektiği ahda arasın
mavi hayatın rengini taşıyan
dünya özlemi kalsın
ahh…
gelmeyen baharı
beklemek
denize çoşmuş
dalga sesi
ruhum
kalbimin kapı eşiği
dört bir yanım
kimsesiz
anayurt oteli…
…
Ekim / 2019
Kasım/2021
Yaşar Üstün
…….