Hamal Pazarında Üç adam | Seyital Baykal
Hamal pazarında üç adam
Biteviye bekliyordu.
Hava soğuk mu soğuk
Üç adamın bedeni üşüyordu.
Endişe soğuk kara bir yılan
Kıvrıla kıvrıla yüreklerinde dolaşıyordu.
Hamal pazarında üç adam
İş getirecek arabaları bekliyordu.
Soğuk acımasız keskin ustura
Elleri, yüzleri kesiyor kesiyordu.
Bacalar efkârlı bir adam
Havaya kapkara dumanlar üflüyordu.
Şehrin üstünde simsiyah, zalim, kirli bir yorgan
Caddeleri, sokakları, evleri boğuyor boğuyordu.
Hamal pazarında üç adam üşüyordu.
Endişe bir tahtakurusu durmadan
İçlerini kemiriyor, kemiriyordu.
Bugün bir iş gelecek mi?
Eve ekmek girecek mi?
Ocaktaki tencere kaynayacak mı?
Bakkal veresiye yazacak mı?
Sorular bitmiyor, bitmiyordu.
Bir araba, acı bir firenle durdu.
Üşüyen üç adamın gözünde
Sımsıcak bir ışık yandı.
Arabadaki adam iki kişi istiyordu
Araba sabırsızdı, yerinde durmuyordu
Kim hızlı koşarsa işi o kapacaktı.
Arabadaki adam bağırıyordu:
“ Çabuk, çabuk olun ulan!”
Geç kalırsam patron canıma okuyacak.
Hamal pazarında üç adam
Yarışa hazırlanan üç rahvan at
Ekmek parasına, ocakta kaynayacak tencereye
Bakkalının önünden sıkılmadan geçecek bir güne
Arabaya doğru koşuyor koşuyordu.
Tam arabaya binecekti bir tanesi
Elleri kaydı yüzüstü yere serildi.
Diğerleri geriye dönüp bakmadı
Koşmaya devam edip arabaya bindi.
İki hamal abrada, diğeri yerde idi
Birbirine bakan gözler bir noktada kesişti
Üçünün de gözünde kocaman bir çaresizlik
Elden, elden ne gelirdi ki…
Onu kaldırmayan iki hamala kızmadı
Ne de olsa evde ekmek bekleyen
Ocakta kaynayan bir tencere olmalıydı
Nasip diye bir şey vardı.
Nasip değilmiş dedi, avuttu kendini.
Hamal pazarında bir adam
Şapkası bir yanda, cüzdanı, tarağı bir yanda
Kalmak istedi ayağa kalkamadı
Çaresiz yüzünden birkaç damla kan
Şehrin üşüyen yollarına damladı.
Bakındı çevresine, çok da utandı
Hamal arabası çoktan uzaklaşmıştı.
Güçlükle doğruldu, şapkasını başına taktı
Yine biteviye bir bekleyiş başlayacaktı
Belki bir iş daha gelirdi, Allah büyüktü.
Hamal pazarında bir adam
Biteviye bekliyor, bekliyordu.
Soğuk keskin, acımazsız ustura
Ellini, ayağını kesiyor kesiyordu.
Endişe kara bir yılan
Kıvrıla kıvrıla bedeninde dolaşıyordu
Hamal pazarında bir adam üşüyor, üşüyordu.