Gölge Oyunu | Gökhan Barış Pekşen
Işıklar yandığı zaman
içeride dolaşan sen misin Slav
Gölgeler kendini ele vermez çünkü!
Burgaz ada/16012021
Haliyle üçümüzde o ürpertiyi yaşıyorduk
terlemiş
ıslak,
ve –
göz bebeklerimiz timsali bir ağıt yükselirken arşa..
Evet,
haklıydın belki de..
Yoğunluklarıma kurban giden sendin
bunu seçmeni ben istemedim Slav..
Tıpkı okuduğun kitaplarda es verdiğin sayfaları seçemediğin gibi
hangi duyguya ağlarsın,
bilemiyorum bile..
Ufak tefek bir anı canlanıyor sadece gözlerimde
Taksim’in altın boğazı gören
ufacık bir otel odasında,
sarışın bir kadının haç takışına ağladığını anlatmıştın
ya da,
saçlarının rögar deliğinden akmasını mı
hatırlayamadım..
Hatırlayabildiklerim sadece acı veriyor bana Slav
kahredici bir acı..
Toprak kokusu,
ölümcül bir bağımlı gibi tepemde geziniyor oysa –
Herkesi gömdüm ben Slav
ama herkesi
Kendimi bile..
Galata/10012021
Gölgeler bir tek sahiplerine ihanet etmezler Slav
Bu benim kavgam
dökülecekse benim kanım dökülecek..
Aç bana ellerini
dokunma ama,
öğren..
Seninle aşk ile sevişsin diye yırtıyorum tüm bedenimi Slav
bir güve gibi asılı kal ruhumda,
ve sakın çıkma içimden –
Bu rüya benim hikayemi anlatacak belki de sana..
Şişhane/11012021
Seni ben doğurdum Barış
19 nisan gecesi kış bitti ve ilkbaharın ilk seslerinde bacaklarımın aralığından dirilişini seyrettim,
bir küçük nefes idin –
senin toprağına ilk ben attım tohumu
sonrası akıp giden zaman ve hoyrat acılar biriktirdim ruhunda
o ki,
affedilemeyen bir anne oluşum
ve bildiğim tüm yolların seni yaralayan umarsızlığı..
Ben kendi zevklerimin uğruna seni katlettim oğlum
beni affet..
Şimdi öptüğüm ellerimle o korkunç siyahın içinde kayboluşunu izlemek kanatıyor duvarlarımı bu kez,
acı çekiyorum sadece..
Acının rengini bilmeyerek kayboluyorum ilk kez..
İyi olmadığımı biliyorum Barış..
”Üzerinden yirmi iki sene geçti ama her gece başımı yastığa koyduğumda aynı sesler bunlar Tanrım..
Bu acıyı duymamak ya da hissetmemek için sızana kadar sarhoş olduğum gerçeğini kimse bilemedi ya da hiç tanımadığım kadınlarla yattığım gerçeğini kimse bilemedi, bilemeyecekte..
Acıdan zevk aldığımı hissettiğimi zanneden zavallılar gün geçtikçe fazlalaşıyor gün geçtikçe ama bu umurumda bile değil, acının rengini bilemeyen insanlarla hikayemi paylaşamadım hiç Slav –
Dedim ya;
acının rengi..
O içerime sızan koyu akan kanın tadı kadar gerçekmiymiş meğer bunu şimdi bu kafayla anlayabilmek ne büyük cesaret Slav,
içimden ülkeler geçiyor
şehirler geçiyor,
ve ben ellerimi yüzüme kapayıp bilmediğim duaları hatırlamaya çalışırken Tanrı beni affeder mi,
bilemiyorum Slav –
emin değilim geçmişin sesinden bu gece..
Şimdi dokunduğum bu yüz
bu ayna,
ne geçmişi silebilir ruhumdan
nede gördüğüm tüm gerçekleri..
İstediğim yüzleşme toprak altında
ben ayna karşısında olmamalıydı anne,
içimdeki bu sesler karanlığa karışmamalıydı bu gece..
Sen umarsızca çekip gittin benden
seni tanıyamadan çekip gittin
bu neyin cakası şimdi,
bu neyin yası şimdi..
Yine aynı sesler Tanrım
yine aynı uğultu
aynı yıkım..
Oysa nede güzel girmişti şair şiirine,
ne şiir kaldı geriye
nede şair..
Sert bir içki almalıyım dedim aynada ki yüzüme
öylesine sert olmalı ki
belki de kusmalıyım tüm geçmişi
akıtmalıyım içimde ki zehri tamda şuan!
Latife Hanım Meyhanesi/10012021
İkinizinde yüzü öylesine tanıdık
öylesine acı bir hissi sunuyor ki soframa
içtiğim rakı bile suyundan nefret ediyor..
An gelir ömrünün hırsızıdır..
O Maestros Meyhanesi/09012021
Üzerini örttüğüm her şey dahil,
Tanrı’da..
Hiçbir şey değişmedi
ben de öyle..
Bizi soktular bir mezara
ve,
kapattılar üzerimizi Slav..
Gölgeler kaçıyor şimdi
aydınlık kaçıyor ruhumdan
ve kalbim karanlığa yeniliyor Anne..
Çok uzun zaman önce
benimle yazabildiğim için gurur duyuyorum demiştin
dünyanın en güzel kadını..
Acelem yoktu oysa;
eski kitap kokan
sıcak,
sessiz
ve,
sayfalar her çevrildiğinde
sanki kitaplar uykularında iç geçiriyormuş gibi hışırtılar duyulan bu evde olmaktan mutluydum ben Anne..
Tanrı utangaç bir engelli aslında,
sadece cevap arıyor –
herkesin yalanına inanmak isteyen gibi..
Büyümek ölmektir demektir demiştim sana bundan yirmi iki sene önce o hastane odasında,
hatırlıyor musun Anne?
Bu yüzden kimseyi sevme dedin bana
ve,
makasla kestin tüm dallarımı..
Çünkü;
günah olduğunu bildiğin kimseyi sevme diye..
Seni sevmenin günah olduğunu bilemedim ben,
öylesine uzun yollardan geldim ki sana
içimdeki tüm hesaplaşmalara siktiri çekip
uzattım saçlarımı göğsüne sev diye..
Bil diye belki de,
parmak uçlarının izleri kalsın diye ben ölene dek,
ben seni unutana dek..
İçimden lavlar fışkırıyor bu gece Tanrım
yanmakta olanım ben
bağrımdan koparttığın bir canı toprağa sunabilecek bu ellerim kırılsın istedim,
kırılsın ki bu şiir yarım kalsın istedim,
ne parmaklarım kırıldı
nede arkası puslu aynamdaki yüzüm..
Ellerim soğuk mermerdeki bedenine değdi ilk,
gözlerim kapanmış olan gözlerine..
Son bir kez baktım sana aşk ile
güneşim söndü dedim bunu bilemedin sen hiç,
seni sevdiğimi bilemedin hiç..
Asmalı Cavit/08012021
İstediğin kitabı al ve çık yola bu gece Slav,
yolun uzun demek istedim sadece..
Telefonumu kapattım sonra,
seversin ya hani Chopinİ koydum plağa
eski usul yaptım ve bir bira açtım
ve yanmakta olan sigaram..
Kapıyı kim çaldı hatırlamıyorum
bana benim olmayan anneleri anlatır mısın,
dedi..
Kapıdaki sen..
Sen tavşanların gözlerindeki tedirginlik gibisin diyemediğimde,
senden uzaklaştığımda
çok uzaklaştığımda,
korku –
pişmanlıktan ölen bir kahkahanın son nefesiymiş oysa Slav..
Moda/07012021
Adım,
adım
geri
geleceksin..
Adım,
adım
geri
geleceksin..
Uçup gidiyorum –
kendi ellerimi tutarak
hemen arkamda bir gölge ile..
O parçaları birbirine ait hissediyorum bu gece,
çünkü izlediğim o parçalar
çok tanıdık ve bunaltıcı bir azap..
Kadıköy/06012021
Yüzünü görmediğim bir keşiş şöyle seslendi kulağıma Barış
”siyahın bütün renklerini üfleyen bir ney gibi olmalı nefesin,
belki de o zaman dayanabilirsin bu dünya ağrısına..
Ateşe aşık pervane neden korksun ki yanmaktan!
Şimdi kapatıyorum tüm ışıkları Slav
gölgeler,
gölgeme denk şimdi..
Aşk, aşka dokunur
mabet ve tanrı
birdir..
Galata Mevlevihanesi/05012021
– Gökhan Barış Pekşen
– Gölge Oyunu
– Photography/ by louren rabbit
– 04012021