ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Gölge Oyunu | Gökhan Barış Pekşen

15.03.2021
1.371
A+
A-
Gölge Oyunu | Gökhan Barış Pekşen

Işıklar yandığı zaman

içeride dolaşan sen misin Slav

Gölgeler kendini ele vermez çünkü!

Burgaz ada/16012021

Haliyle üçümüzde o ürpertiyi yaşıyorduk

terlemiş

ıslak,

ve –

göz bebeklerimiz timsali bir ağıt yükselirken arşa..

Evet,

haklıydın belki de..

Yoğunluklarıma kurban giden sendin

bunu seçmeni ben istemedim Slav..

Tıpkı okuduğun kitaplarda es verdiğin sayfaları seçemediğin gibi

hangi duyguya ağlarsın,

bilemiyorum bile..

Ufak tefek bir anı canlanıyor sadece gözlerimde

Taksim’in altın boğazı gören

ufacık bir otel odasında,

sarışın bir kadının haç takışına ağladığını anlatmıştın

ya da,

saçlarının rögar deliğinden akmasını mı

hatırlayamadım..

Hatırlayabildiklerim sadece acı veriyor bana Slav

kahredici bir acı..

Toprak kokusu,

ölümcül bir bağımlı gibi tepemde geziniyor oysa –

Herkesi gömdüm ben Slav

ama herkesi

Kendimi bile..

Galata/10012021

Gölgeler bir tek sahiplerine ihanet etmezler Slav

Bu benim kavgam

dökülecekse benim kanım dökülecek..

Aç bana ellerini

dokunma ama,

öğren..

Seninle aşk ile sevişsin diye yırtıyorum tüm bedenimi Slav

bir güve gibi asılı kal ruhumda,

ve sakın çıkma içimden –

Bu rüya benim hikayemi anlatacak belki de sana..

Şişhane/11012021

Seni ben doğurdum Barış

19 nisan gecesi kış bitti ve ilkbaharın ilk seslerinde bacaklarımın aralığından dirilişini seyrettim,

bir küçük nefes idin –

senin toprağına ilk ben attım tohumu

sonrası akıp giden zaman ve hoyrat acılar biriktirdim ruhunda

o ki,

affedilemeyen bir anne oluşum

ve bildiğim tüm yolların seni yaralayan umarsızlığı..

Ben kendi zevklerimin uğruna seni katlettim oğlum

beni affet..

Şimdi öptüğüm ellerimle o korkunç siyahın içinde kayboluşunu izlemek kanatıyor duvarlarımı bu kez,

acı çekiyorum sadece..

Acının rengini bilmeyerek kayboluyorum ilk kez..

İyi olmadığımı biliyorum Barış..

”Üzerinden yirmi iki sene geçti ama her gece başımı yastığa koyduğumda aynı sesler bunlar Tanrım..

Bu acıyı duymamak ya da hissetmemek için sızana kadar sarhoş olduğum gerçeğini kimse bilemedi ya da hiç tanımadığım kadınlarla yattığım gerçeğini kimse bilemedi, bilemeyecekte..

Acıdan zevk aldığımı hissettiğimi zanneden zavallılar gün geçtikçe fazlalaşıyor gün geçtikçe ama bu umurumda bile değil, acının rengini bilemeyen insanlarla hikayemi paylaşamadım hiç Slav –

Dedim ya;

acının rengi..

O içerime sızan koyu akan kanın tadı kadar gerçekmiymiş meğer bunu şimdi bu kafayla anlayabilmek ne büyük cesaret Slav,

içimden ülkeler geçiyor

şehirler geçiyor,

ve ben ellerimi yüzüme kapayıp bilmediğim duaları hatırlamaya çalışırken Tanrı beni affeder mi,

bilemiyorum Slav –

emin değilim geçmişin sesinden bu gece..

Şimdi dokunduğum bu yüz

bu ayna,

ne geçmişi silebilir ruhumdan

nede gördüğüm tüm gerçekleri..

İstediğim yüzleşme toprak altında

ben ayna karşısında olmamalıydı anne,

içimdeki bu sesler karanlığa karışmamalıydı bu gece..

Sen umarsızca çekip gittin benden

seni tanıyamadan çekip gittin

bu neyin cakası şimdi,

bu neyin yası şimdi..

Yine aynı sesler Tanrım

yine aynı uğultu

aynı yıkım..

Oysa nede güzel girmişti şair şiirine,

ne şiir kaldı geriye

nede şair..

Sert bir içki almalıyım dedim aynada ki yüzüme

öylesine sert olmalı ki

belki de kusmalıyım tüm geçmişi

akıtmalıyım içimde ki zehri tamda şuan!

Latife Hanım Meyhanesi/10012021

İkinizinde yüzü öylesine tanıdık

öylesine acı bir hissi sunuyor ki soframa

içtiğim rakı bile suyundan nefret ediyor..

An gelir ömrünün hırsızıdır..

O Maestros Meyhanesi/09012021

Üzerini örttüğüm her şey dahil,

Tanrı’da..

Hiçbir şey değişmedi

ben de öyle..

Bizi soktular bir mezara

ve,

kapattılar üzerimizi Slav..

Gölgeler kaçıyor şimdi

aydınlık kaçıyor ruhumdan

ve kalbim karanlığa yeniliyor Anne..

Çok uzun zaman önce

benimle yazabildiğim için gurur duyuyorum demiştin

dünyanın en güzel kadını..

Acelem yoktu oysa;

eski kitap kokan

sıcak,

sessiz

ve,

sayfalar her çevrildiğinde

sanki kitaplar uykularında iç geçiriyormuş gibi hışırtılar duyulan bu evde olmaktan mutluydum ben Anne..

Tanrı utangaç bir engelli aslında,

sadece cevap arıyor –

herkesin yalanına inanmak isteyen gibi..

Büyümek ölmektir demektir demiştim sana bundan yirmi iki sene önce o hastane odasında,

hatırlıyor musun Anne?

Bu yüzden kimseyi sevme dedin bana

ve,

makasla kestin tüm dallarımı..

Çünkü;

günah olduğunu bildiğin kimseyi sevme diye..

Seni sevmenin günah olduğunu bilemedim ben,

öylesine uzun yollardan geldim ki sana

içimdeki tüm hesaplaşmalara siktiri çekip

uzattım saçlarımı göğsüne sev diye..

Bil diye belki de,

parmak uçlarının izleri kalsın diye ben ölene dek,

ben seni unutana dek..

İçimden lavlar fışkırıyor bu gece Tanrım

yanmakta olanım ben

bağrımdan koparttığın bir canı toprağa sunabilecek bu ellerim kırılsın istedim,

kırılsın ki bu şiir yarım kalsın istedim,

ne parmaklarım kırıldı

nede arkası puslu aynamdaki yüzüm..

Ellerim soğuk mermerdeki bedenine değdi ilk,

gözlerim kapanmış olan gözlerine..

Son bir kez baktım sana aşk ile

güneşim söndü dedim bunu bilemedin sen hiç,

seni sevdiğimi bilemedin hiç..

Asmalı Cavit/08012021

İstediğin kitabı al ve çık yola bu gece Slav,

yolun uzun demek istedim sadece..

Telefonumu kapattım sonra,

seversin ya hani Chopinİ koydum plağa

eski usul yaptım ve bir bira açtım

ve yanmakta olan sigaram..

Kapıyı kim çaldı hatırlamıyorum

bana benim olmayan anneleri anlatır mısın,

dedi..

Kapıdaki sen..

Sen tavşanların gözlerindeki tedirginlik gibisin diyemediğimde,

senden uzaklaştığımda

çok uzaklaştığımda,

korku –

pişmanlıktan ölen bir kahkahanın son nefesiymiş oysa Slav..

Moda/07012021

Adım,

adım

geri

geleceksin..

Adım,

adım

geri

geleceksin..

Uçup gidiyorum –

kendi ellerimi tutarak

hemen arkamda bir gölge ile..

O parçaları birbirine ait hissediyorum bu gece,

çünkü izlediğim o parçalar

çok tanıdık ve bunaltıcı bir azap..

Kadıköy/06012021

Yüzünü görmediğim bir keşiş şöyle seslendi kulağıma Barış

”siyahın bütün renklerini üfleyen bir ney gibi olmalı nefesin,

belki de o zaman dayanabilirsin bu dünya ağrısına..

Ateşe aşık pervane neden korksun ki yanmaktan!

Şimdi kapatıyorum tüm ışıkları Slav

gölgeler,

gölgeme denk şimdi..

Aşk, aşka dokunur

mabet ve tanrı

birdir..

Galata Mevlevihanesi/05012021

– Gökhan Barış Pekşen

– Gölge Oyunu

– Photography/ by louren rabbit

– 04012021

Gökhan Barış Pekşen
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.