Göstermenin Eşiği | Gazanfer Eryüksel
I
Bakıp da görmek, göstermenin eşiğidir. Mağara duvar resimlerinden çatallanarak giden yolculuk. Resim ve yazı… Üç boyutu göstermenin heykelciklerden heykele… Diller var bir de birbirine benzemez. Sarkacında müzikle dansın şiir. Tiyatro illâki… “Her olmak algılamaktır” der George Berkeley.
Bu yol ve yolculukta insan, kendini ve şeyleri sorgularken, doğanın da bir ögesi olan gösterilen insanın toplumu ve kâinatı sorgulamasına vesile olması.
II
“Görüntü bindirme” insanın şeyleri algılarken doğadan öğrendiği bir yöntemdir. Mehtabın suda yakamozlar çizmesi ebru sanatının çekirdek hücresi desem. Suda adeta kendini seyreden ağacın suda yeşilini bırakması. Şeylere farklı açılardan gelen ışığın resmetmesi gölgeyi. Olgular ve kavramlar arasında geçişler yapmanın da yordamıdır “görüntü bindirme”. Düş-gerçek-rüya sarmalında bilinç akışı…
III
İnsan, başkalarının yararına bir eylem yapmasıyla varoluşunun farkına varabilendir. Bir diğer deyişle varoluşsal boyut insanın kendinden çok başkaları için var olmasıdır. Bu süreç insanın hem bireyleşme hem de toplumsallaşma yolculuğudur. Bu da kaçınılmaz olarak bizi toplumsal iletişim katına getirecektir. İnsandan diğer insanlara ve topluma çift akıntılı devinimdir söz konusu olan.
Kendimizi anlamanın, anlamlandırmanın yordamı, insanın insana ayna olması değilse nedir?
IV
İnsan dünyaya geldi geleli her çağda kendi yaşamının anlamını ve hayatın (doğa, toplum ve kâinat) anlamını anlamaya ve anlatmaya çalışmıştır. Felsefe, sanat ve bilim işte sürecin hem içindenhem de dışından bakarak çağlar çağlara eklenmiştir.
Anlam arayışı, insan yaşamının en girift durumu olduğu gibi temel bir güdüdür aynı zamanda.
V
Soru, sorunlar sarmalında bir yolculuk değilse nedir hayat? Sorulara yanıt arar ve sorunları çözerek gidebilirsek ırmağın denize ve göğe yöneldiğini görürüz. Çokluk tanım eksikliğinden oluşan yanıtsız sorular ve çözülemeyen sorunlar ise hayat ırmağının denize gidemeden yitip gitmesiyle noktalanır.
Bu akışta bir de göğe çıkma boyutu vardır ırmağın. Bulut olup türküye durmasıyla yağmurun. Deniz olabilmenin yolculuğu yeniden. Yeryüzü ve gökyüzü, hayatın yeniden üretildiği iklimin yazısıdır. Dönüşümün çok katmanlı coğrafyası.
“Sahne sanatın yaşama döndüğü andır” der Oscar Wilde.Aristophanes ise “Söz insan düşüncesinin kanadıdır / İnsanı sözdür yücelere çıkaran / Ben de sana akıllıca söz etmekle / Kanat takmış oluyorum kafana” derken insandan insana ayna tutmaktan bahsetmektedir.
VI
Harfe çıkış sahnesine çalışıyorduk
Şeylerin
Kar desenli bir yazıda
Ne mümkündü duymamak
Kokusunu ilkyazın
Göğün haziran mavisini
İllâki
Karanlıktı ışığı gösteren
Bize
Işıkla dansı şeylerin
Gölgelerdi hep
Rengini karanlıktan alan
Kalem edip parmağını
Kuma desenler çizen çocuk
Ya aşkın bir dalgası denizin
Silip gider onu
Rüzgâr ya da
Hem var, görünmez olmak
Hem de
İncir çekirdeğinde
Tomurcuk sabrı çiçeğin
Ağacın İllâki
Güneş uyandığında geceye
Kum sızıyordu
Yüreğinden denizin
Saati saatine
Çöllere