Hayal Kurmak | Yesenya Bıkmaz
Hayal kurmak onun yapmayı en iyi bildiği şeydi. Yetenek gibiydi. Kimisi çok güzel yemek yapabilirken, kimisi çok gerçekçi resimler yapabilir, bazılarının sesi mest ederken, kimisi dans edip bizi büyüler. Onun meziyeti ise hayal kurmaktı. Bu bir yetenek gibi gelmiyordu kulağa, hatta etrafındaki insanlara böyle bir yeteneği olduğunu söylerse alaya bile alınabilirdi. Herkesin yapabileceği, çoğu zaman farkında bile olmadan yapılan bir şey gibi geliyor insana. Ama gerçekte öyle değil. Hayal kurabilmek gerçek bir hayal gücü ve kesinlikle ciddiyet gerektirir. Çünkü biz farkında olmasak da aklımızdan geçen tüm düşünceler bir şekilde dönüp dolaşıp bizi buluyor. İyi ya da kötü.Tüm kişisel gelişim uzmanlarının bağır bağır ortalıkta anlatmaya çalıştığı mesele budur aslında. “Ne dilediğine dikkat et.” Enerji, bilinçaltı, din, inanç… Bunlar oldukça göreceli kavramlar olsa da ortak bir noktaları var. ‘İnsan bilinci bir çeşit karmaya dayanır’. Bundan dolayı hayal ederken hep çok titiz davranırdı. Giydiği kıyafetten yanına alacağı eşyaya, yanında olacak insanlara, ortamın konseptinden, hayalin gerçekleşme sıralamasına kadar her bir detayı tek tek kafasında canlandırırdı.Son zamanlarda bu yeteneğini başka insanlara da yaymaya karar verip bir işe girişmişti. Etrafında tanıdığı ve tanıdıklarının çevresinden başlayarak tüm karamsar insanları topladı. Tahmin edileceği üzere sayı bir hayli fazlaydı. Onlara hayatı boyunca hayal ederek elde ettiği şeyleri anlatıp yol göstermeye başladı. Bu eğitim planını kurarken insanların sonunda nasıl hayal kurup bir şeyler başarabileceklerini düşlüyordu. Hangi gün hangi detayı anlatacağını bile tek tek kurguladı. Plan kabataslak şöyleydi;İlk adım: Ne istediğine karar verme.Bütün olayın esas noktası buydu aslında. Ne istediğini bilemeyen biri neyi hayal edeceğini bilemediğinden başarıya ulaşamazdı. Etrafına topladığı insanlara gözlerini kapatıp en çok istedikleri şeyi düşünmelerini ve emin olduktan sonra bunu sırayla dile getirmelerini isteyecekti. Sesli olarak dile getirecekleri için insanların bu konuyu ciddiyetle düşünüp öyle karar vereceklerini düşünüyordu.Bu günü başarıyla atlatabilirlerse yani herkes ne istediğine karar verip bu kararının arkasında durabilirse diğer aşamaya geçilecekti. Eğer karar veremeyenler olursa kararlar verilene kadar bu aşama tekrarlanacaktı. Çünkü bu adım hayal kurmanın en önemli adımıydı ve hata kaldırmazdı.İkinci adım: Hayalin gerçekleştiği zamanı tasvir edebilmek.Bu adımda diledikleri o büyük şeyin gerçekleştiğini, her şeyin yolunda olduğunu düşünmelerini isteyecekti. O sırada yanında ne olsun isterlerdi? Bu anı kimle paylaşmak hoşlarına giderdi? Hayalinin gerçekleştiğini öğrendiğinde ya da fark ettiğinde tahminen nasıl tepki verirlerdi? Mesela birinin hayalinin bir ülkeyi görmek olduğunu düşünürsek; bir türlü alamadığı vizeyi aldıktan sonra nasıl tepki verecek? Seyahate çıkarken yanına hangi eşyalarını almak veya kiminle gitmek isteyecek? Kaç gün kalmayı planlayacak?… Örnek sorular çoğaltılabilir. Bu adımda en önemli şey en saçma gibi görünen detayları bile düşünmek. Çünkü bu adımda insanlar kurdukları hayale kendilerini inandırmaya başlayacaklar.Bu adımın da başarıyla sonuçlandığını düşünürse, geriye son bir adım kalıyordu.Üçüncü adım: Hayali somutlaştırmak.İşte bu en kolay ve eğlenceli adımdı. Herkes o hayalle alakalı aklına gelen, bulabildiği, üretebildiği tüm görsel objeleri toplayacaktı. Mesela o kişinin hayali girmek istediği bir iş ise, o iş hakkında bulabildiği tüm görselleri, o işte başarı yakalamış büyük isimlerin resimlerini, o işle alakalı varsa araç gereçleri vs. toplayacaklardı. Obje toparlama işi bittikten sonra bu objeleri evin her köşesine yayıp sürekli görebilmelerini sağlayacaklardı. Fotoğraflar buzdolabının üzerine, araç gereçler yatağının başucuna ya da çalışma masasına… Bu kısmı kişi tamamen isteğine göre şekillendirecekti.Ve tüm bu adımlar tamamlandığında eğitim tamamlanacak, geriye sadece beklemek kalacaktı.Büyük gün geldiğinde herkes kendini tanıttı, yapılacak şeyler kabaca konuşuldu ve ilk gün sonlandırıldı. Toplandıkları ikinci gün ilk adımı uygulamaya başladılar ancak o adım tek bir güne sığamadı. Tam altı kere toplanmaları gerekti. Şunu fark etmişti ki, herkes her şeyi istiyordu. Bir hedef belirlemek, bir konuya odaklanmak mümkün değildi. Herkes pek çok ülke gezmek, güzel bir iş, harika bir eş, bolca para, güzel bir ev ve araba istiyordu. Şimdilik tek birine odaklanmalarını istediğinde ise kimse karar veremiyordu. Nihayet bu adımı tamamladıktan sonra iş ikinci adıma geldi ancak orada da hiçbir şey düşündüğü gibi ilerlemedi. Çünkü ilk adımdaki kararsızlıkları burada da vardı. “Yanıma şunu alırdım. Yok yok bunu değil şunu… Şaşırırdım, hayır hayır kesin ağlardım… Yanımda annem olsun ya da vazgeçtim kimse olmasın…” Liste uzayıp gidiyordu. Neyse ki bu adımı iki buluşmada halledebilmişlerdi. Son adım ise en kolayı oldu. Herkes bir sonraki toplantıya kadar tüm materyalleri toparlamıştı. Daha sonra herkese eğitimin sonlandığını, artık hayal kurmanın inceliklerini öğrendiklerini söyleyip beklemelerini tavsiye etti. Ve hayal gerçekleştiğinde kendisine haber vermelerini rica etti.Bundan sonrası kendisi için çekilmez bir süreçti. Heyecanla insanların onu sevinçle arayıp teşekkür etmelerini beklemeye başladı ancak günler geçtikçe beklemek azap gibi geliyordu. Ve nihayet beklenen telefon çaldığında sesine yansıyan bir gurur ve özgüvenle telefona cevap verdi. Fakat duydukları hiç de beklediği gibi değildi, karşısında son derece sinirli ve kendisini sahtekarlıkla itham eden biri vardı. Bağırıp çağırıyor aptal fikirlerinin hiçbir işe yaramadığını haykırıyordu. Onu sakinleştirip telefonu kapattı ama sarsılmıştı. Böyle olmaması gerekiyordu… Daha sonra diğerleri de teker teker arayıp ilkine benzer şeyler söyleyip durdular.Aklı almıyordu, neden böyle olmuştu. Bu adımları her zaman kendi kendine uyguluyordu ve kanıtlamıştı, işe yarıyorlardı.Birkaç gece uykusuzca nerede hata yaptığını, neden başaramadığını düşünüp dururken aniden şimşek çaktı kafasında. Aklına gelen soruyu bütün katılımcıları arayıp tek tek sordu. ‘’Tüm adımları uyguladıktan sonra hayalin gerçekleşsin diye neler yaptın?’’. Bütün cevaplar aynıydı. ‘’Hiçbir şey!’’Herkesi aramayı bitirdikten sonra gözünden yaş gelene kadar gülmeye başladı. Adeta krize girmişti. Bunu nasıl düşünemezlerdi aklı almıyordu.Seyahate çıkmak isteyen biri daha vize başvurusu bile yapmamıştı. Hayalindeki işi isteyen kişi iş görüşmesine bile gitmemişti. Para kazanmak isteyen kişi iş aramaya başlamamıştı… Yani hepsi, istisnasız hepsi oturdukları yerden ilahi bir gücün istedikleri şeyi ayaklarına getirmesini beklemişlerdi.Düşündükçe daha çok kızıyor, kızdıkça daha çok gülüyordu. Durabilmeyi başardığında sakinleşip hepsine son bir toplantı ayarladığını haber verdi. Toplantı günü gelen herkese adım atmak, bir şeyler yapmak, çabalamak zorunda olduklarını anlattı. Diğer toplantılarda da kullandığı küçük yazı tahtasına büyük harflerle şunu yazdı. “GERÇEKTEN İSTİYORSAN BİR ŞEYLER YAP!”
KAYNAK: https://simeranya96.blogspot.com/2019/11/hayal-kurmak.html
YESENYA