Yalnızlık | Yılmaz Pirinççi
Ahhh yalnızlık ne korkunç bir kalabalık
Serince bir akşam üstü yalnızlıktan bunalmış şehrin korkunç kalabalığında.
Aynı masalarda oturup birbirine selam bile vermeyen insanların kalabalığı.
Okyanus içersinde yüzen balık sürüleri gibi ordan oraya koşturan.
Bağıran. Küfreden. Sokaklara tüküren
Pusette gezdirdiği bebeğinin mimiklerinden habersiz vitrin camlarında kendini süzen.
Kuyumcunun önünden geçerken iç çekip iş yerindeki eşine veryansın eden.
Karısının üç çocukla gün boyu yaşadığı savaştan habersiz ne yaptın ki diye soran
Arkadaşıma gidiyorum deyip sevgilisi ile süslü alış veriş merkezinin masalarından birine kurularak duble hamburgere diş geçirirken ucuz rujun iğrenç tadını yediğine bulaştıran.
Ayda bir kitap okumaktan aciz, magazin sayfalarındaki şişirilmiş kimliklerin nerde s.çtıklarına kadar takip eden.
Ağzını burnunu yamultarak güzelim Türkçe’nin canına okuyan.
Parlemento da kaç milletvekili var diye sorsan düşünme ihtiyacı duyan
Öyle güzel bir kalabalık işte.
Sessiz. İçten içe çürüyen.
Korkunç bir yalnızlık .
Yılmaz Pirinççi