Durduk akasya ağaçlarının sıralandığı cadde üzerinde…
Gelip geçenlerin bizi görmediği bir zaman diliminde….
Sessizce vedalaştık.
Ben, bir anda kırlangıçların mayıs şarkısına eşlik ederken o, yaprak yaprak dökülüyordu caddeye.
Ağlamadık, sarılmadık, ellerimiz arkamızda aynı şehrin ayrı hanelerine yol aldık.
Benim gözlerimde kırlangıçların dansı, onun akasya dallarında intiharları vardı.
Korkuyorduk, belliydi adımlarınızdan .
Yürümek hele de bildiğimiz, kaldırımlarına izi çıkmışken ayaklarımızın, caddelerde zordu.
Her an bir hatıranın uzerine basabilir, kendimizi en kötü yerimizden vurabilirdik.
Yürümek, her adımda birbirimizden degildi uzaklaşmak kendimizden once bedenimizden, ruhumuzdan uzaklaşmaktı.
Ben mayısta kırlangıç siirleri yazarken
O kentin akasyalasrinda gözyaşlarını kurutuyordu
Ve sehir mayısın en guzel saatinde
Nice acılardan, ölümlerden, doğumlardan, düğünlerden, ayrılıklardan birini daha yutuyordu hanelerinde.
Ben kırlangıçlara dalip dalip giderken
O mayıs akşamı akasyalar altında
Bildiği tüm yazgıları karalıyordu
Bir ayrılık, mayıs ortasında ancak böyle olurdu.
Mehmet Özcan Y.