Hiroşima’ya Atılan Atom Bombasının Kalıcı Acısı Beyrut’u Yaktı!

“Bu geceki Horişima’ya harekâtımız, tarihîdir” Albay Paul Tibetts (1915-2007)

04.08.2020’de Byerut limanında gerçekleşen patlama sonucu yerle bir olan Beyrut Limanı, ülke ekonomisinin can damarı sayılıyordu. Saldırı sonrası yapılan bazı yorumlarda “Lübnan’ın boğazını kestiler“ ifadeleri kullanıldı.

Beyrut’ta  meydana gelen şiddetli patlama dünya medyasında, ilk sıradaydı…

Almanya’nın Türkiye’ye seyahat uyarısını kısmen yumuşatmasının yarattığı soru işaretleri tartışılıyor ve ayrıca Hiroşima’nın 75’inci yıl dönümü dolayısıyla nükleer silahlanma masaya yatırılıyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung  gazetesi Beyrut’taki patlamayı şu şekilde yorumluyor:

“Salı günü yaşanan trajedi Lübnan’ın yönetici siyasi sınıfı açısından yıkıcı bir hüküm olduğu kadar zümrelere bölünmüş bu eski ülkenin başarısızlığını da ifade ediyor. Eski politik zümreden gelen birkaç aile, servetlerinin en ufak bir parçasını bile paylaşmadan ülkeyi yağmaladılar. Ekim ayında Lübnan’ın ulusal bir iflasın eşiğine geldiği ve sıradan Lübnan vatandaşının yaşam şartlarının büyük ölçüde kötüleştiği anlaşıldığında, gençler bu kötü düzene ve bu düzenin yozlaşmış temsilcilerine karşı ayaklandılar. Bu felaket Beyrut’ta yaşanmış olsa da bütün Arap dünyasının nasıl sallantıda olduğunun korkutucu bir örneği. Çünkü sadece birkaç ülkede sorumluluk sahibi liderler iktidarda.”

Frankfurter Rundschau gazetesinin aynı konudaki yorumu şöyle:

“Beyrut’taki şiddetli patlama, hırpalanmış bir ülkenin insanları için ölçü kabul etmeyen bir acıya sebep oldu. Patlamanın nedeni ne olursa olsun, sonuçları çok büyük olacak.  Bu senenin başında, Lübnan zaten ekonomik ve politik bir çöküşün eşiğine gelmişti. Sonrasında korona krizi baş göserdi, şimdi de bu patlama. Lübnan’da istikrar sağlanmalı. 1975- 1990 yılları arasındaki iç savaş zamanlarının tekrarlanması bir seçenek olamaz. Ortadoğu’daki ateş zaten büyük. Suriye’deki iç savaş bir diğer örnek. Avrupa Birliği Komisyonu’nun 100’den fazla kişiyi bölgeye yardım için göndermesi yerinde olsa da bu sadece bir ilk adım. Daha fazla adım atılması lazım. Bu sadece ahlaki bir ödev değil, aynı zamanda Avrupa’nın çıkarına. Avrupa, Ortadoğu’nun komşusu ve Lübnan’daki dağılmanın sonuçlarının acısını da dolaysız bir biçimde çeker.”

6 Ağustos 1945, Amerika, Pearl Harbor’dan kalma nefretini dindirmemiş ve Hiroşima’ya atom bombası saldırısı düzenlemiştir. Bu saldırıyı saatine kadar  detaylı ve titiz bir şekilde hesaplayan ABD, saldırıyı little boy olarak adlandırdığı Uranyum -235 tipi atom bombası ile düzenlemiştir. 140.000 kişinin hayatını kaybettiği dünya tarihinin en büyük nükleer saldırılarından birini gerçekleştiren ABD güçleri, saatlerini 08.15’e ayarlayarak saldırı için en uygun vakti seçmiştir.

Japonya, saldırı tehlikesini önceden tahmin ederek ABD ile barış için Sovyetler Birliği’ni aracı etmek istemiştir. Fumimaro Konoe adlı Japon elçi Sovyetleri, ABD ile barış görüşmesi içi razı edememiştir. Çünkü o gün itibariyle Sovyetler Birliği, müttefiklerinin onayı olmadan böyle girişimde  bulanamamıştır. 17 Temmuz 1995’te Potsdam’daki Sovyetlerin müttefikleri Harry S. Truman, Winston Churchill ve Josef Stalin’in iştirak ettiği toplantıda, elçinin teklifi reddedilmiştir.

Potsdam Konferansı’nda Japonya’ya “teslim ol” çağrısı yapılmışsa da Japonya, bu çağrıyı dikkate almamış ve 6 Ağustos 1945 günü büyük bir patlamayla sarsılmıştır.

Aldırı öncesinde atom bombasının parçaları, ve Uranyum-235 ayrı ayrı Tinian Adası’na getirilmiştir ve burada gizli bir şekilde  montaj işlemi yürütülerek atom bombası tek parça haline getirilmiştir. Bu arada Guam’da bulunan 20. Hava Birlikleri Karargâhı, Tinian adasına yerleştirilen bombayla ilgili hiç kimseyle konuşmamaları için 509. Müretteb Grubu’na çok sıkı tembihlerde bulunulmuştur.  2 Ağustos’ta harekât emri verilmiş,  4 Ağustos’ta Enola Gay adlı bombardıman uçağı Tinian adasına son kontrollerini yapmak için gidip dönmüş, 5 Ağustos’ta B-29 uçağı Hiroşima üzerinde son uçuşunu yapmıştır. Enola Gay adlı uçağın komutanı Albay Paul Tibetts, “Bu geceki harekâtımız tarihîdir” diyerek 6 Ağustos günü Hiroşima’ya saldırı emrini verdikten sonra Hiroşima’ya 14,5 kilo tonluk Little Boy adlı bir atom bombası bırakılmıştır. Bu katliamı 3 gün sonra Nagazaki’ye atılan 21 kilotonluk Fat Man isimli atom bombası izlemiştir. Japonya bu iki atom bomba saldırısı neticesinde 15 Ağustos 1945’te II. Dünya savaşından çekilmiştir.

Hiroşima’ya atılan atom bombası çok derin ve acı olaylara neden olmuştur. Bu olay, Japon tarihinin en acı olaylarından biri olarak tarihe geçmiştir. Bombardımanda 140.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Bombardımanın etkileri, atom bombası atıldıktan sonra  da devam etmiştir. Zira, bombardımanda yayılan radyasyonun etkisiyle birçok çocuk hastalanarak hayatını yitirmiş, birçok insanın üreme hücreleri zarar  görmüş ve bu nedenle de birçok bebekte genetik bozukluklar görülmüştür. Radyasyon nedeniyle ölen insanların isimleri her yıl yenilenerek Hiroşima ve Nagaziki’deki anıtlara yazılmaktadır. 2008 verilerine göre, Hiroşima’da ölenlerin sayısı 400.000 olmuştur.

Atom bombası saldırısından kurtulan insanlara hibakusha (patlamadan etkilenmiş insanlar) adı verilmiştir. Bombardıman sonucu çok büyük acılar yaşayan Japonya, bir daha bu kadar büyük acılar çekmemek için tüm dünyada yükselen nükleer silahsızlanma hareketine dâhil olmuştur. Günümüzde ise Japonya, en iyi nükleer silahsızlanma politikasına sahip ülkedir.