Küçük Bir Yol Hikayesı | Rafet Canpolat
O insanlar köyden çıkarken de elleri nasırlıydı. Toprağı,hayvanı
ve ekini iyi tanırlardı. Aç ve susuzlardı, yakışıklı ve güzellerdi, ama
kesinlikle aç gözlü ve bencil degillerdi. Elli hane sanki bir
haneden çıkmış gibiydiler gurbete.
Bizim dede topraklarına tamamen bereketsiz demek elbet ki doğru
olmaz. Bilindiği üzere bu topraklarda yaşayan medeniyetler yüz yıllardır
karınlarını burda doyurmuşlardır. Yol’a çıkmak mecburiyeti ; miras yoluyla
bölünerek küçülen arazilerin, bölünerek çoğalan ailelerin geçimlerini artık
sağlamayacak gerceğinden kaynaklı olduğunu biliyorum. Burda insanımızın
tembelliğini öne sürmek,ilkin kendimize sonra ecdadımıza haksızlık olur diye
düşünüyorum. Ailelerine geçim kapısı açmak, çocuklarına istikbal teminetmek,
yeni arayışlar peşinden belirsizliğe yaya olarak kilometrelerce hayal kurarak
rüyalarını gerçekleştirmiş bu insanların mutlaka bir kaçının hikayesi
bilinmelidir. Bu konu ilgilenmek isteyen gençlerimizin bakir toprağı olsun
isterim.
Yaz tatilinde henüz denize gitme modası icat edilmediği taşrada.
Kilis’ten İskenderuna İsmail amcamlara gidiyorum, hem de ilk kez deniz görmenin
heyecanıyla. Deniz hayali kurmak ile denize girmek farklı şeyler. Daha
İskenderunlu ilk günümde amele pazarına düşüyorum. Eli kürek tutan çok kişiye
ihtiyaç var. Amcam gülo:
“Kürek tutarsın degilmi ?” diye soruyor.
Yo hayır denemedim hiç
“Nasıl ! Okulda öğretmedilermi sana?”
Hayır eskidendi o.
“Neyse yine de bizimle gelirsin,işi bir gör,sana göre bir
iş buluruz orda.”
Nereye gidiyoruz?
“Şu yarık kayayı görüyormusun? Ordan kayaları
parcalayacağız.”
Basit gibi gözüküyor dedim kendi kendime.
Uzakta ikiye yarılmış gibi görünen kaya,oraya varınca dağın
ikiye yarılmış olduğunu görüyorsun ve bu devasa işi de toplam yirmi küçük
insanla gerçekleştirilmiş olması kesinlikle inanılacak şey değil,ama gördüğüm
insanları bir saat izleyince her dakikası hayretler doğuran bir gerçege
dönüştüğünü şaşkınlıkla görüyorum. Kesinlikle burdaki en ufak iş benim boyumu
aşar. Birazdan anlatacaklarımla bana hak vermiş olacaksınız. Önce kaya taşıyan
en küçük bir kamyonun boyutundan basedeyim;
tekerin yanında ayakta durduğumda ve elimi yukarı kaldırdığımda
tekerin aks hizasına, yani yarısına geldiğimi söylerken sakın abarttığımı
sanmayın, bu en küçük kamyon diyorum. Hele bir de Turnadul dedikleri en büyük
kamyonları görmeliydiniz,inanın üç tane küçük kamyon yüklenebilirdi. Hazır olun
simdi benim de nutkumun tutulduğu şeyden bahsedeceğim:
Dünden parçalanmış kayalar denize taşınmış sabahtan beri toplam
altı saat çalışarak dağa yerleştirilen dinamitler patlatılacak bir köy
büyüklüğündeki bu meydana biriken devasa kayalar demin anlattığım dev
kamyonlarla denize taşınarak deniz doldurulacak. Sanırım ondan sonra mesai
bitmiş olacak,taşıma bir gün sonraya kalmış olacak. İşin en ölümcül heyecanı da
bu işler birazdan ben burdayken gerçekleşecek. Yani bu dağ ben burdayken dize
getirilecek. Bundan daha büyük ve korkunç heyecan olabilir mi bir liseli için?
Her hal ve hareket yeni doğmuş bebek şaşkınlığı yaratıyor bende. Evet birinci
alarm, toplam 4 kez çalacakmış.
1. Alarm; bütün işçiler isim yoklamasıyla meydanda toplan
2. Alarm; Emniyet alınsın
3. Alarm; ateş
4. Alarm; çıkabilirsiniz
Bütün işçiler ortada yanyana beş sıra ile kollar ve bacaklarla
biribirlerine kenetlenerek bir dikdörtgen et parcası oluşturdular, en ortada
ben. Şaka degil dağ inecek birazdan
ve yeri titreterek devasa bir kepçe yavaş yavaş bize yanaşarak
kepcesini benle birlikte yirmi kişinin üzerine kapatıyorlar. Aynen anladığınız
gibi, evet evet bizler canavar dişli kepçenin içindeyiz kepcenin yarı yarıya
yere saplanan dişleri ardındaki boşluğa da işçiler küreklerini tersden
dayıyarak alarmı beklemeye başladılar. Ama benim aklım kabininde kalan kepçe
oparatöründeydi. Geriye sayım başladı ve dağ yağmur olup tepemize yağdı. Yavaş
yavaş kepçe kalkarken etrafımızdan bizi sıkıştıran taşlar kürekçilerin
direnciyle ayak altımıza alnarak gün yüzüne çıkmamız sağlandı Ben sağdım,
herkes sağdı, oparatör sağdı ve kesinlikle bir yaz tatilinde kendi
yaşıtlarından bir yaş daha büyüyerek sağkaldım.
Yola çıkanlarımız her zaman kendilerinden çok daha büyük işleri
başararak çocuklarına istikbal bahşettiler. Onları saygı ve minnetle anıyorum.
Rafet Canpolat 19/05/2020 Bursa