ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Küçük Bir Yol Hikayesı | Rafet Canpolat

10.07.2020
1.022
A+
A-
Küçük Bir Yol Hikayesı | Rafet Canpolat

O insanlar köyden çıkarken de elleri nasırlıydı. Toprağı,hayvanı ve ekini iyi tanırlardı. Aç ve susuzlardı, yakışıklı ve güzellerdi, ama
kesinlikle aç gözlü ve bencil degillerdi. Elli hane sanki bir haneden çıkmış gibiydiler gurbete.
Bizim dede topraklarına tamamen bereketsiz demek elbet ki doğru olmaz. Bilindiği üzere bu topraklarda yaşayan medeniyetler yüz yıllardır karınlarını burda doyurmuşlardır. Yol’a çıkmak mecburiyeti ; miras yoluyla bölünerek küçülen arazilerin, bölünerek çoğalan ailelerin geçimlerini artık sağlamayacak gerceğinden kaynaklı olduğunu biliyorum. Burda insanımızın tembelliğini öne sürmek,ilkin kendimize sonra ecdadımıza haksızlık olur diye düşünüyorum. Ailelerine geçim kapısı açmak, çocuklarına istikbal teminetmek, yeni arayışlar peşinden belirsizliğe yaya olarak kilometrelerce hayal kurarak rüyalarını gerçekleştirmiş bu insanların mutlaka bir kaçının hikayesi bilinmelidir. Bu konu ilgilenmek isteyen gençlerimizin bakir toprağı olsun isterim.
Yaz tatilinde henüz denize gitme modası icat edilmediği taşrada. Kilis’ten İskenderuna İsmail amcamlara gidiyorum, hem de ilk kez deniz görmenin heyecanıyla. Deniz hayali kurmak ile denize girmek farklı şeyler. Daha İskenderunlu ilk günümde amele pazarına düşüyorum. Eli kürek tutan çok kişiye ihtiyaç var. Amcam gülo:
“Kürek tutarsın degilmi ?” diye soruyor.
Yo hayır denemedim hiç
“Nasıl ! Okulda öğretmedilermi sana?”
Hayır eskidendi o.
“Neyse yine de bizimle gelirsin,işi bir gör,sana göre bir iş buluruz orda.”
Nereye gidiyoruz?
“Şu yarık kayayı görüyormusun? Ordan kayaları parcalayacağız.”
Basit gibi gözüküyor dedim kendi kendime.
Uzakta ikiye yarılmış gibi görünen kaya,oraya varınca dağın ikiye yarılmış olduğunu görüyorsun ve bu devasa işi de toplam yirmi küçük insanla gerçekleştirilmiş olması kesinlikle inanılacak şey değil,ama gördüğüm insanları bir saat izleyince her dakikası hayretler doğuran bir gerçege dönüştüğünü şaşkınlıkla görüyorum. Kesinlikle burdaki en ufak iş benim boyumu aşar. Birazdan anlatacaklarımla bana hak vermiş olacaksınız. Önce kaya taşıyan en küçük bir kamyonun boyutundan basedeyim;
tekerin yanında ayakta durduğumda ve elimi yukarı kaldırdığımda tekerin aks hizasına, yani yarısına geldiğimi söylerken sakın abarttığımı sanmayın, bu en küçük kamyon diyorum. Hele bir de Turnadul dedikleri en büyük kamyonları görmeliydiniz,inanın üç tane küçük kamyon yüklenebilirdi. Hazır olun simdi benim de nutkumun tutulduğu şeyden bahsedeceğim:
Dünden parçalanmış kayalar denize taşınmış sabahtan beri toplam altı saat çalışarak dağa yerleştirilen dinamitler patlatılacak bir köy büyüklüğündeki bu meydana biriken devasa kayalar demin anlattığım dev kamyonlarla denize taşınarak deniz doldurulacak. Sanırım ondan sonra mesai bitmiş olacak,taşıma bir gün sonraya kalmış olacak. İşin en ölümcül heyecanı da bu işler birazdan ben burdayken gerçekleşecek. Yani bu dağ ben burdayken dize getirilecek. Bundan daha büyük ve korkunç heyecan olabilir mi bir liseli için? Her hal ve hareket yeni doğmuş bebek şaşkınlığı yaratıyor bende. Evet birinci alarm, toplam 4 kez çalacakmış.
1. Alarm; bütün işçiler isim yoklamasıyla meydanda toplan
2. Alarm; Emniyet alınsın
3. Alarm; ateş
4. Alarm; çıkabilirsiniz
Bütün işçiler ortada yanyana beş sıra ile kollar ve bacaklarla biribirlerine kenetlenerek bir dikdörtgen et parcası oluşturdular, en ortada ben. Şaka degil dağ inecek birazdan
ve yeri titreterek devasa bir kepçe yavaş yavaş bize yanaşarak kepcesini benle birlikte yirmi kişinin üzerine kapatıyorlar. Aynen anladığınız gibi, evet evet bizler canavar dişli kepçenin içindeyiz kepcenin yarı yarıya yere saplanan dişleri ardındaki boşluğa da işçiler küreklerini tersden dayıyarak alarmı beklemeye başladılar. Ama benim aklım kabininde kalan kepçe oparatöründeydi. Geriye sayım başladı ve dağ yağmur olup tepemize yağdı. Yavaş yavaş kepçe kalkarken etrafımızdan bizi sıkıştıran taşlar kürekçilerin direnciyle ayak altımıza alnarak gün yüzüne çıkmamız sağlandı Ben sağdım, herkes sağdı, oparatör sağdı ve kesinlikle bir yaz tatilinde kendi yaşıtlarından bir yaş daha büyüyerek sağkaldım.
Yola çıkanlarımız her zaman kendilerinden çok daha büyük işleri başararak çocuklarına istikbal bahşettiler. Onları saygı ve minnetle anıyorum.

Rafet Canpolat 19/05/2020 Bursa

Rafet Canpolat
Rafet Canpolat
Rafet CANPOLAT /Biyograf 1959 imranlı/Bogazören ky. Doğumlu olup 1966 yılında ailesi ile birlikte Kilis'e göç edip ilk,orta ve lise eğitimini burada tamamladıktan sonra Ankara'ya yerleşmiştir.1978 -1995 Harita Genel Müdrlüğü 1996-2003 Işıklar Askeri Lisesi Komutanlığında Sivil Memur olarak görev yaptıktan sonra buradan emekli olmuştur. Anadolu Üniversitesi iktisat fakültesinin İş idaresi bölümünden 1988 yılında mezun olmuştur. Halen özel sektörde doğalgaz proje teknikeri olarak görev yapmaktadır. Hali hazırda basılı bir eseri bulunmamakta olup hazırladığı bir romanı basım aşamasındadır.
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.