MATEM | Yelda Karataş
Öyle dedim işte ağaç sulamayı
bilen ellere;
Söz tükenir sevda büyür, hasret de…
… sonra sustum ve demek istedim herkese; çok konuşup kendinizden gayrisini hep yamalarken,
kalksanıza seyirci koltuğundan doğru düzgün öğrenin yüzmeyi… soğuk havada da…
Yelda Karataş
Matem makamında çalan davullar olmuş ne çıkar.
Sus biraz!
Şimdi sadece öfke emziriyor aşkı. Kara canım her denizin aslı kara.
Ve biliyor musun ipsiz de kuruluyor yürek çeperinde darağacı.
Konuşma fazla!
Meydanları kirli kentlerin arka yüzünü daha da kirleten
Toy öğrenci bakışının enkazına
Çok deprem görmüş yüreğim sigortalı değil.
Sallama dünyayı. Güneş düşecek avuçlarına.
Çapraz ateşi dağlarda yankılanan bir ayrılıkla nasıl baş eder sarhoş bir aşkın kalbi.
Çağırma beni!
Pusuda kıvranan ateş böcekleriyle meşgulüm
Şaşkınım dersem inanma. Zaten sen bana hiç inanmadın desem de inanma.
Zehri kalbine erken salıyorlar bu çağda aşkın. İki kelebek kadar vaktimiz yok anlaşmaya.
Onda hep inanacak şeyler aramaktan yorgun geçmişim. Ay batar çaresiz.
Fal burcundan konuşup gerçeğin başını döndürme oyunlarında.
Neden diyorum kapıyı tutarken hep elin titredi.
Durma!
Suya inanmanın faili meçhulü çöl değil. Her sevdanın başına bir kılıç bulunur
Eğer menekşeler de bizimse
Matemsiz bir isim bulmalı sana, bu savaş meydanında.
Yelda Karataş
Hüznün Kısa Tarihi