Burası ”Muz Cumhuriyeti” Mi Be Kardeşim | Cihat Şirin
Derleyen: Mahir Akarsular
Gelişmemiş ülkeler için kullanılan Muz Cumhuriyeti deyiminin
hikayesini duymuş muydunuz?
‘Burası Muz Cumhuriyeti değil!’ diyen bir politikacı görecek olursanız bu
tabirin hikayesini hatırlayın ve yeniden şaşırın.
Politik anlamından evvel muzun bizde 10-15 yıl öncesine dek lüks bir gıda
olarak anılmasına rağmen dünyada hayli sıradan olduğu bilgisiyle şaşıralım mı?
Hatta öyle ki üretimi en fazla olan meyve bile diyebiliriz ve geçmişi de hayli
ilginç. Asya’dan Amerika’ya ulaşıyor. 600 yıl öncesinden bahsediyoruz. Bugün
mutfağımızdan eksik etmediğimiz domatesin bile Türkiye sınırlarına giriş
tarihinin 250 yıl öncesine dayandığını düşündüğümüzde ‘köklü’ bir meyve desek
hata etmiş olmayız.
1890’lı yıllarda United Fruit Company adı verilen bir şirket muzun ABD’de
yayılımı için büyük çaplı bir reklam kampanyası başlattı. Bilirsiniz, bir tütün
firmasının
batmaktan kurtulmak için helikopterlerle kullanılmış sigara paketlerini
şehirlere yağdırma stratejisi gibi bu şirket de muzu kıymetli hale getirmek
için her yolu denemeye başladı.
Muz ülke çapında pek ilgi görmeyen bir meyve olduğu için yapılacak iş çoktu.
Yeri geldi ders kitaplarına muzun faydaları, çocukların gelişimi için şart
olduğuna dair bölümler eklettiler, yeri geldi muzların rahat taşınabilmesi için
yük trenlerini hedef alan ray sistemleri geliştirdiler…
Hatta aileler çocuklarına muz yedirsin diye muz ve insan sağlığı arasındaki
bağlantıyı anlatan raporlar bile yarattılar. Tabii, bu stratejiler etkili oldu
ve sonraki on yılda muz satışlarında patlama yaşandı.
Sektör böylesine büyüyünce işin içine rekabet de girdi tabii. United Fruit
Company bu rekabeti pek istemediği için illegal yollara başvurmaktan da
çekinmedi.
Muz üretiminin yoğun olduğu ülkelerde kırılması zor bir düzen oluşturmuştu
şirket, hem yerel yönetim hem de çalıştıkları aracı kurumlar onların emrindeydi
ve bazı ülkeler sadece bu rüşvetle bile kalkınmaya başlamıştı.
Şirket artık Orta Amerika ülkelerinde politik bir güç sahibiydi, ülke
siyasetinde istediği gibi at koşturabiliyordu.
1890’ın sonlarında şirketin etkin olduğu bir Orta Amerika ülkesi olan
Honduras’a giden meşhur yazar O.Henry bu düzene şahit olduğunda ağzı açık
kaldı.
Ülkenin tüm üretimi muz olmuş, bunun yanında bir firma ülkeye dair tüm
kararları elinde tutuyor ve hukuk tamamen askıya alınmıştı. Orada yaşadığı
yıllarda yazdığı öyküde bu çarpık düzeni anlatmak için kurgusal bir ülke
tasarladı ve bu ülkeye Muz Cumhuriyeti adını verdi. Muz plantasyonlarında
çalışma koşulları günümüzde bile çok ağırdır. Buralarda çalışan, bazıları 14
yaşındaki Latin kadınları, sabah 6:30’dan akşam 19:00’a kadar güneşin altında,
ellerinde plastik
eldivenlerle muz toplarlar. Latin Amerika muz plantasyonları çalışanlarının
koordinasyon örgütü Colsiba, bu plantasyonları toplama kamplarına benzetir.
UFCO, girdiği her ülkede aşırı sağla politik ittifak kurar. Ancak kötü şöhreti
ilk defa 1928 yılında yayılır. 12 Kasım günü, Kolombiya’da 30 bine yakın muz
işçisi greve çıkarlar. Şirketin baskısıyla hükümet, grevcilerin üzerine orduyu
gönderir. Ordunun grevcilerin üzerine ateş açması sonucu onlarca işçi ölür.
Hükümet, saldırıyı “komünistler greve öncülük ediyordu” diyerek meşru
göstermeye çalışır.
1954 yılında Guatemala’da toprak reformu yapmak ve UFCO’nun topraklarının yüzde
40’ını kamulaştırmak isteyen Jacobo Arbenz Guzmán, UFCO’nun da kışkırtması sonucu
CIA’nın örgütlediği bir darbeyle devrilir. Şirketin kanlı politik geçmişinde en
fazla hatırlanacak olan bu olay, o dönemin solcu kuşağını derinden etkiler.
Darbe olduğu sırada ülkede bulunan Ernesto Che Guevara, Küba’daki mücadelesinde
Fidel Castro’yla birlikte UFCO’ya karşı da savaşacaktır.
Küba topraklarının da bir numaralı sahibi olan UFCO, devrim sırasında Küba
halkının diktatör Batista kadar başından def etmek istediği bir şirkettir.
1961 yılında CIA’nın eğittiği karşı-devrimci bozgun çeteleri Küba’nın Domuzlar
Körfezi’ne çıkarma yaptıklarında, bu çetelerin altındaki gemileri United Fruit
Company “ödünç” vermiştir.
Daha sonra United Brands adını alan şirket, 1972 yılında Honduras’ta General
Oswaldo López Arellano’nun iktidara gelmesini sağlar. Ancak UFCO’nun General’e
1.25 milyon dolar rüşvet verdiğinin, meyve ihracat vergilerini düşürmesi
halinde bir o kadar daha vermeyi taahhüt ettiğinin açığa çıkması üzerine
diktatör iktidarı bırakmak zorunda kalır, UFCO şirket başkanı da New York’taki
gökdeleninden kendini atarak intihar eder.
İşte hukuki olarak gelişmemiş, bağımsızlığını kazanamamış ülkeleri anlatmak
için kullanılan Muz Cumhuriyeti tabirinin ortaya çıkış hikayesi böyle.
The Economist
Alıntı : Cihat Sirin
NOT :
Bence, korkarım ki, bize gelince, ülkemiz şu andaki görüntüsüyle, ”muz
cumhuriyeti” seviyesini fersah fersah aşmış vaziyettedir … Tanrı islah etsin
…
Sözüm meclisten dışarı, memleketten içeri …..
Mahir Akarsular