YAŞLI EVİN ÖLÜMÜ | Öznur Eren Kanarya
Fotoğraftaki yaşlı ev, bizim binanın karşı komşusu… Yüzyılı aşkındır, belki de yüzelli yıldır oradaymış…Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait dört binadan biri… Uzun yıllar boyunca cami personelinin lojmanı olarak yaşadılar o tahta evler. Sonra yaşlı ev ve yanındaki küçük tahta ev terkedildi. Diğer ikisi tamir edildi, içinde insanlar yaşıyor…
Biz ailece defalarca ilgili
makamlara yazdık. Dedik ki :”Bu evler onarılabilerek kullanılabilir. Eğer
bir şey yapılmazsa ya çökecek, ya da içinde
barınan evsiz vatandaşlarca kazaen yakılacak… Her durumda can kaybı olacak.
Ayrıca semtin tarihi dokusu bozulacak…”
Yazdığımız her merci, birbirine yönlendirdi.
Ara sıra birileri geldi, ölçtü, biçti, ellerindeki
kağıtlara yazdı, çizdi… İki evin de kapısına” “……. tarafından
onarılacaktır… ” yazan paketler çakıldı. Başka bir şey olmadı…Bir
sabah, ufak çaplı bir yangın başladı, neyse ki başlangıçta söndürüldü, içinde
uyuyan evsiz Süha ölmeden…
Üzerini sarmaşık kapladı, evin
dışını işgal etti resmen… Sarmaşıkların arasına kuşlar konup cıvıldadı. Yaz
akşamları, camı kırık pencerelerinden yarasalar uçtu önümüz sıra, daireler
çizerek.
Kediler, muhtemelen fareler yuva bildi içini…
İçini bilirdim o evin. Çocukluk arkadaşım ailesiyle yaşardı. Pencereden pencereye seslenirdik yaz günlerinde. Küçük bahçesinde birlikte oynardık… Ayrıca annemin rahmetli teyzesi de o evde doğmuş. 1900’lü yıllarda o evde yaşayanlara dair ne çok an ve anı anlatmıştı bize… Bir bölümünü yazdım mektuplarımda…
Sarmaşıklı evin yıkılması an meselesiydi. Son depremde bacası çökmüştü. Buradan bakılınca içerdeki yıkılmış duvarlarını görebiliyoruk.
Az önce bir gürültü geldi
dışarıdan. İşlek bir caddede evimiz ve araçlar sık çarpışır ya da bir şeyler
devrilir, o nedenle ilgilenmedim.
Sonra gördüm evin kısmen çöktüğünü. Şimdi görevliler bariyer, şerit vb. ile
önlem alma telaşındalar.
Büyük olasılıkla yarın evi yıkarlar, molozları temizlerler. Evin önündeki, alt katımızdaki kuaförün eski kalfasının yıllar önce diktiği, işten ayrılıncaya dek gözü gibi baktığı, çiçeklendiği yaz aylarında altından özellikle geçip aromatik kokusunu içime çektiğim (Zakkum kokusunu bilmeyenlere söyleyeyim, zakkum çiçeği bal özü, biraz da vanilya özütü gibi kokar) koca zakkumla, bahçedeki ayva ve erik ağaçlarını da elleri değmişken söküp atarlar… Bir avuç yeşilliği görebildiğimize şükrederken, onlardan da olacağız şimdi…
Yaşlı evin yıkıntısı temizlendikten sonra, büyük olasılıkla taş bir bina dikecekler gözümüzün önüne… Hayırlı olsun şimdiden semt halkına…
Kurtaramadık yaşlı evi… Elimizden gelen, işe yaramadı yaşaması için…
Öznur Eren Kanarya