Haftanın Hikayesi | Kırık | Sevil Arık Tok
Gözlüğünü düzeltip elindeki adres kağıdına yeniden baktı. Hakiler içinde bir kadın hızlı hızlı sokağı döndü. Sokaktaki çiçek kokusu genzini yaktı, yutkundu.. Uzaktaki bir evden “Lacrimosa” duyuldu.
Karanlık bir koridordan meraklı bakışlarla geçti Leyla. Zile bastı ve sabırsız bir çocuk gibi ayakkabısını şıp şıp yere vurdu. Suna açtı kapıyı.
“Merhaba, ben…” diyordu ki tam… :
“Leyla olmalısın, lütfen gir” dedi Suna..
Büyük bir salona giriyordu genç kadın, dar girişten bir hamlede sokuluverdi. Omzunun üstünden Suna’ya gülümseyerek ciltli kitaplar ve yer yer kurumuş çiçeklerden sonra tabloda gülümseyen kadına doğru yürüdü. Yer yer sararmıştı tablo, hemen kenarında ise tozlu ve yeşil bir….:
“Merhaba ben Kemal, terasta oturalım içerisi havasız…”
Tam karşısında durmuş gülümsüyordu ..İnsanı içine alan kocaman bir çift göz, bir çift cam bilye..Leyla gülümsedi:
“Kemal Bey. A. Baykara için buradayım. Selam söyledi, dedi ki kalptenmiş. Kalptenmiş derken elini acemice göğsüne koydu. Bilyegöz de seri bir hareketle sol yanını tuttu:
“Yüreğimin tam üstünde”. Sesi titriyordu.
“Leyla” diyerek elini uzattı genç kadın. Islak kül ve çiçek kokusu vardı üstünde. Suna, sıcak tarçın fincanlarıyla yanlarında belirdi bir kez daha. Bilyegöz, yoğun bir karanlığı aydınlatır gibi bakıyordu Leyla’ya. Sukunet, küçük bi ışık hareketiyle dahi kırılabilecek, sabun köpüğü kadar hassas bir dengenin içinde salınıyordu. Leyla kararlı bir duruşla bekliyordu eline karşılık bulamasa da.
O an, bi şey oldu. Sessizliği, hazinliğiyle paramparça eden tarifsiz bir şey… Zamanın durması gibi, çok ani ve çok dokunaklı… Küçücük bir anlama muhtaç, ama zerre kadar fırsat vermeyen anlatmaya.. Suna, Bilyegöz ve Leyla’nın elini aniden birleştiriverdi:
“Kemal Bey” dedi sesini temizleyerek..
…
“Konuğunuz elinizi sıkmak istiyor.”..
Ne oldu? Cam gibi bakan bi çift bilyenin içinde küçülüp kayboldun Leyla! Merhamet, yaşam ehli bir bilge gibi kurulup kalbine oturdu.. Vahadaki seraptı, kayboldu neşe..Ve yerle bir olmasına engel olamadığın bir burkuluş…
“Leyla dedi fısıltıyla Bilyegöz:
“…Görememek büyük bir kayıp seni…!”
“Düşünce bulutumdan geçiyordu, sıcak bi ekmeğe dokunur gibi oldum. Gözlerimin orada olduğunu nerden bildin?”..
***
Sevil Arık TOK