Affet Beni | Öznur Eren Kanarya
Paylaşımlarım genellikle şiir, şarkı ya da yaşama dair günlük ayrıntılardan ibaret, gördüğünüz üzere…
Gördüğümüz ya da bize dayatılan “şeyler ” üzerine yazmamam, görmemeyi seçtiğim anlamına gelmiyor asla. Ama her konuda yazmamak ta benim seçimim… Nasıl olsa herkes her şeyi yazıyor, biz de okuyoruz.
Gündemi izlemek ağır geliyor bana da pek çoğunuz gibi… Güne hep iyi duygularla başlamayı istiyorum ama duyduğum ya da okuduğum cümlelerle bu pek mümkün olmuyor.
Herkes kendi yaptıklarından sorumludur ancak bugün bir ara söylenirken buldum kendimi ve dedim ki : ” Bazıları için cehennem bile ödül sayılır…”
Herkes kadar umutsuzluğa kapılıyorum ben de. Ama kendime dönüp kendimle konuşuyorum, sevdiğim bir şarkıyı dinliyorum ya da bir şiir okuyorum, öyle devam ediyorum yola. Görülecek güzel günleri biz göremesek bile, görme ihtimali olanlar için bugün bize iyi gelenlerle canlı kalmak zorunda değil miyiz?
Hep geçmiş güzel günleri, anları, insanların birbirini şimdiki kadar aldatmadığı, herkesin kendini bu kadar gizlemeye gerek görmediği, bir çiçekle ya da şarkıyla mutlu olduğumuz, görece basit yaşadığımız zamanları durup dinlenip hatırlatmamdan sıkılanlarınız ya da buna şaşıranlarınız vardır belki de…Ama o günlerin duygularına bugün çok ihtiyacım var benim… Artık karşılığı olmayan pek çok anı hatırlamak. bugün yaşamak zorunda olduğumuz bunca kire pasa dayanmamı sağlıyor. Sık sık geçmiş zamanın içine kaçtığım, bir süre oralarda bir yerlerde ruhumu dinlendirdiğim doğrudur ama bugünü görmeyi reddettiğim yanlıştır…
“Geçmiş zaman hatırlatıcısıyım, hem yerim dar…” demiş şair… Ne de güzel demiş…
Bugün eskilerden bir şarkı dinledim, Fransızca bir şarkı… İnce zamanların şarkılarından… Eski Türk filmlerinin unutulmaz tema müziklerinden… Filmin kadın ya da erkek kahramanı, rüzgarlı bir günde ağaçların arasında hüzünle dolaşırken, fonda dinlediğimiz müziğin asıl şarkısı…
“Affet beni…” diyor söyleyen…
Bizim bu çılgın kalabalıkta, bu tozda dumanda, ertelediğimiz, gözden kaçırdığımız, göremediğimiz, belki de bize ihtiyacı olan başka yaşamlara dair her ayrıntı için, bu kadar kör, bu kadar sağır olduğumuz için, önce kendimizden özür dilememiz gerekmiyor mu aslında ?
Bir süre için telefonumun, bana iyi gelen bu şarkıyla çalmasına karar verdim, iyi yaptım bence…
Şair olmadığım için çok dertlendiğim
zamanlar olur.
Şair olsaydım, içimden geçenleri doğru düzgün kısacık bir kaç satırla
anlatabilirdim. Bu kadar uzun uzun, benden başka herkesi yoran cümleler
kurmazdım o zaman …
Şarkıyı bırakıp gidiyorum şimdi…
Merak edenler, Paul Mauriat’ dan sözsüz halini de dinleyebilir.
Öznur Eren Kanarya