Dolar 34,4807
Euro 36,4050
Altın 2.957,53
BİST 9.362,03
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Hafif Yağmurlu

Edebi Dilde söz sanatı

12.05.2016
1.550
A+
A-
Edebi Dilde söz sanatı

Edebi Dilde Söz Sanatı / Yazı Atölyesi

 

1.) İSTİFHAM(SORU SORMA)
Anlatımı daha etkili hale getirmek için cevap alma amacı gütmeden soru sormaktır.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? (Mehmet Akif Ersoy)

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? (Cahit Sıtkı Tarancı)

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Şu karşıma göğüs geren Taş bağırlı dağlar mısın?

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış?Şaşarım!

Her gün bu kadar güzel mi bu deniz? Böyle mi görünür gökyüzü her zaman? 

2-TEŞBİH(BENZETME)

Sözü daha etkili duruma getirmek için aralarında ilgi bulunan iki unsurdan güçsüzü olanı güçlü olana benzetmektir.

Benzetmede dört unsur bulunur:

a)Benzenen

b)Benzetilen

c)Benzetme Yönü

d)Benzetme Edatı

Bu ögelerin kullanılıp kullanılmaması açısından da üç çeşit benzetme vardır:

Çocuk tilki gibi kurnaz biriydi.

Minik yavrucak elma gibi kıpkırmızı yanaklarıyla gülücükler saçıyordu. Benzeyen

Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden Toprağa diz vuruşu dağ gibi zeybeğin

Binalar kale gibi olduğundan içeri girilemiyordu.  B.tilen B.nen B.E

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? B.tilen B.yen

 Karısına yıllarca cehennem hayatı yaşattı. B.tilen B.yen

 Muavin,yolculara: Pamuk eller cebe!    diye bağrıyordu. B.tilen B.yen

3.)KİNAYE
Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanmaktır.

Uyarı: Kinayede daha çok mecaz anlam kastedilir.

Mum dibine ışık vermez.

Hamama giren terler.

Taşıma su ile değirmen dönmez.

Yuvarlanan taş yosun tutmaz.

Ateş düştüğü yeri yakar.

Yaptığı hatayı anlayınca yüzü kızardı.

4.)MECAZ-I MÜRSEL(AD AKTARMASI)
Benzetme amaç güdülmeden bir sözün ilgili olduğu başka bir söz yerine kullanılmasıdır.

İşe alınman için dün şirketle görüştüm.(İnsan)

Yarın sınıfı 9/H sınıfı yapacak.(Öğrenci)

Toplantıya Milliyet gazetesinin güçlü kalemleri de geldi.(Yazar)

Nihat’ın golüyle tüm stat ayağa kalktı.(Seyirci)

O evine çok bağlı bir insandır.(Ailesi)

Bu olay üzerine bütün köy ayaklandı.(Halk)

İstanbul’dan kalkan uçak az önce Adana’ya indi.(Havaalanı)

5.)TEŞHİS(KİŞİLEŞTİRME)
İnsan dışındaki canlı cansız varlıklara insan özelliği kazandırmaktır. Her teşhiste aynı zamanda kapalı istiare vardır.

Güzel gitti diye pınar ağladı.

Menekşeler külahını kaldırır.

Bir sarmaşık uyanıyordu uykusunda Geriniyordu bir eski duvarın sıvasında.

Toros dağlarının üstüne, Ay un eledi bütün gece.

O çay ağır akar,yorgun mu bilmem, Mehtabı hasta mı,solgun mu bilmem.

Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın, Eskici dükkanında asma saat, Çelik bir şal atmış omuzlarına.

Yalnızlığın okşadığı kalbime,yağmurlar küskün, En güzel türküyü bir kurşun söyler.

Bu akşam sonbahar ne kadar serin, Geceyi hasretle zaman.

6.)İNTAK(KONUŞTURMA)
İnsan dışındaki varlıkları konuşturmaktır.Her intak sanatında teşhis sanatı vardır;ancak her teşhiste intak sanatı yoktur.

Deniz ve Mehtap sordular seni: Neredesin?

Maymun şunu anlatmak istemişti fikrince: Boşa gitmez kötüye bir ceza verilince.

Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna: İçimde kanayan yara gibisin.

Ey benim sarı tamburam! Sen ne için inilersin? İçim oyuk,derdim büyük Ben onunçün inilerim

Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.

Adam elini uzattı,tam onu koparacağı sırada menekşe: Bana dokunma!diye bağırdı.

7.)TECAHÜL-İ ARİF
Anlam inceliği oluşturmak için herkesçe bilinen bir gerçeği bilmiyormuş gibi aktarmalıdır.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz.

Sular mı yandı,neden tunca benziyor mermer? Geç fark ettim taşın sert olduğunu.

Gökyüzünün başka rengi de varmış, Su insanı boğar,ateş yakarmış.

Şu karşıma göğüs geren, Taş bağırlı dağlar mısın?

Saçların dalgalı,boya mı sürdün? Gelmiyorsun artık,bana mı küstün?

İçimde kar donar,buzlar tutuşur, Yağan ateş midir,kar mıdır bilmem.

8.)HÜSN-İ TA’LİL

Sebebi bilinen bir olayın meydana gelişini,gerçek sebebinin dışında başka,güzel bir nedene bağlamadır.

Gül bahçesi sevgiliden haber geldiği için Süslendi ve güzel kokular süründü.

Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak.

Senin o gül yüzünü görmek için Sana güneş bakmak için doğuyor.

Benim kaderime ve yalnızlığıma Irmaklar bile ağladı.

Rüzgar gökte bir gezinti, Üşürüz her akşam vakti, Ne sıcak vücutlar gitti, Toprağı ısıtmak için.

Güller kızarır utancından o gonca gül gülünce Sümbül bükülür kıskancından kakül bükülünce.

Bir an önce görülsün diye Akdeniz, Toroslar’da ağaçlar hep çocuk kalır.

Toros dağlarının üstüne Ay, un eledi bütün gece.

9.) MÜBALAĞA (ABARTMA):
Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi olduğundan daha çok ya da olduğundan daha az göstermektir.

Manda yuva yapmış söğüt dalına, Yavrusunu sinek kapmış.

Alem sele gitti gözüm yaşından.

Bir ah çeksem dağı taşı eritir, Gözüm yaşı değirmeni yürütür.

Bir gün gökyüzüne otursam, Evlerin tavanlarını birer birer açsam.

Sıladan ayrıyım,gözümde yaşlar, Sel olup taşacak bir gün derinden.

Sana olan aşkım dağı taşı eritir, Gözümdeki yaşlardan bir deniz olur.

Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.

Sekizimiz odun çeker, Dokuzumuz ateş yakar Kaz kaldırmış başın bakar Kırk gün oldu, kaynatırım kaynamaz.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem,sığmazsın.

Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.

10.)TEZAT (KARŞITLIK)
Aralarında ilgiden dolayı,birbirine zıt kavramları bir arada kullanmaktır.

Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.

Yaşamayı uğrunda ölecek kadar seviyorum.

Çok uzaklaşma donarsın, çok yaklaşma yanarsın

Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

İçimde kar donar,buzlar tutuşur, Yağan ateş midir,kar mıdır bilmem.

Sana çirkin dediler,düşmanı oldum güzelin.

Yükseğinde büyük namlı karın var, Alçağında mor sümbüllü bağın var.

Gülmek ol,goncaya münasiptir, Ağlamak bu,dil-i hazine gerek.

Karlar etrafı bembeyaz bir karanlığa gömdü.

11.) TEVRİYE (AMACI GİZLEME)
İki değişik anlamı olan bir sözcüğün bir dize ya da beyitte iki anlamının da kullanılmasıdır.

Tahir Efendi bize kelp demiz (Tahir:özel ad.) İltifatı bu sözde zahirdir Maliki mezhebim benim zira İtikadımca kelp Tahirdir.

Bu kadar letafet çünkü sende var, Beyaz gerdanında bir de ben gerek.

O güzel yüzün benli de, Göğsün niye bensiz?

Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş, ben yarime gül demem,yarim bana gülmedi.

Beyefendi ailenin güneşi, sen de ayı’sın.

 Sen gittin yaslara büründü cihan, Soluyor dallarda gül dertli dertli.

Şu köpek leşi de şurada fuzuli, O kadar içerlediysen tut kıçından vur yere de çıksın içindeki ruhi.

12.)TELMİH (HATIRLATMA)
Söz arasında herkesin bildiği bir olaya ya da kişiye işaret etme sanatı.

Vefasız Aslıya yol gösteren bu, Keremin sazına cevap veren bu.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor teshidi, Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi.

Ekmek Leyla oldu bire dostlarım, Mecnun olup ardı sıra giderim.

Şu Boğaz harbi nedir?Var mı ki dünyada eşi? En keşif orduların yükleniyor dördü beşi.

Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.

Gökyüzünde İsa ile, Tur dağında Musa ile , Elindeki asa ile,Mi Çağırayım Mevlam seni.

13.)TARİZ (TAŞ ATMA)
Bir kişiyi iğneleme, bir konuyla alay etme veya sözün tam tersini kastetmektir.

Müftü Efendi bize kafir demiş.

Tutalım ben ona diyem müselman.

Lakin varıldıktan ruz-ı mahşere, İkimiz çıkarız orada yalan.

Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden.

Tahir Efendi bize kelp demiş, İltifatı bu sözde zehirdir, Maliki mezhebim benim zira, İtikadımca kelp Tahirdir.

Bir nasihatim var zamana uygun, Tut sözümü yattıkça yat uyuma, Meşhur bir kelamdır sen kazan sen ye, El için yok yere yanma.

O kadar zeki ki bütün sınıfları çift dikiş gidiyor.

14.)TEKRİR
Anlatımı güçlendirmek için bir sözü sık sık tekrar etmektir.

Beni bende demen,ben değilim, Bir ben vardır,bende benden öte.

Söz ola kese savaşı, Söz ola kestire başı, Söz ola oğlu aşı, Yağ ile bal ede bir söz.

Ben güzele güzel demem, Güzel benim olmayınca.

Seni tanımadan önce ben, ben değildim. Seni tanıdıktan sonra aslında bensizliğin sensizliğin olduğunu anladım.

Gece midir insanı hüzünlendiren, Yoksa insan mıdır hüzünlenmek için, Geceyi bekleyen? Gece midir seni bana düşündüren? Yoksa ben miyim seni düşünmek için, Geceyi bekleyen?

15.)TENASÜP (UYGUNLUK)
Anlam yönünden birbiriyle ilgili sözcükleri bir arada kullanmaktır.

Deli eder insanı bu dünya, Bu gece,bu yıldızlar,bu koku, Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. (Yahya Kemal Beyatlı)

 Arım,balım,peteğim, Gülüm,dalım,çiçeğim, Bilsem ki öleceğim, Yine seni seveceğim,

Güller kızarır o gonca gül gülünce, Sümbül bükülür kıskancından kakül bükülünce

Bu akşam ışık olduk, renk olduk,ses olduk, Yeniden kışla olduk,asker olduk,tüfek olduk.

16.)LEFF ÜNEŞR
Bir dizede iki ya da daha fazla kavramdan bahsettikten sonra diğer dizede onlarla ilgili açıklama yapmaktır.

Bakışların fırtına, Duruşun durgun su, Biri alabora eder, Biri boğar.

Gönlümde ateştin,gözümde yaştın, Ne diye tutuştun,ne diye taştın.

Ben bir sedefim,sen nisan bulutu, Ver damlaları,al yuvarlak inciyi.

17.) İSTİARE(EĞRETİLEME) 
Benzetmenin asıl unsuru olan benzeyen ve benzetilenden yalnızca biri kullanılarak yapılır.

a.)Açık İstiare: Benzeyenin bulunmayıp yalnızca benzetilenle yapılan istiaredir. 
b.)Kapalı İstiare: Benzetilenin bulunmayıp yalnızca benzeyenle yapılan istiaredir.

Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor. (A.İ)

Ay,altın ağaçlardan yere damlıyordu.(K.İ) Açtım avucumu altına tuttum.

Ülkemizde üniversiteden mezun olmuş pek çok fidan artık iş de bulamıyor.(A.İ)

Bahar gelince bir ağızdan şarkılar söyler kuşlar.(K.İ)

Bugün gökten inciler yağıyordu.(A.İ)

Galatasaray,Fenerbahçe kalesine gol yağdırdı.(K.İ)

Genç adamın sözleri, kızın yüreğini yakıyordu.(K.İ)

Sanat,hür bir ortamda boy atar.(K.İ)

Kurban olam,kurban olam, Beşikte yatan kuzuya.(A.İ)

18.)TEDRİC
Birbiriyle ilgili kavramların bir derece gözetilerek sıralanmasıdır.

İki asker,mızrak mızrağa,kılıç kılıca,hançer hançere vuruşmaya başladı.

Makbar,makber değil;bir türbe,türbe değil;bir mabet,mabet değil;bir küre,küre değil;bir sonsuz uzay.

19)NİDA (SESLENME)
Şiddetli duyguları,heyecanları coşkun bir seslenişle anlatmadır.Daha çok ay,ey,hay,ah ünlemleriyle yapılır.

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü! (Arif Nihat Asya)

Ey benim sarı tamburam! Sen ne için inilersin?

Çatma kurban olayım ey nazlı hilal!

20.)CİNAS
Yazılışları aynı,anlamları farklı sözcüklerin bir arada kullanılmasıdır.

Niçin kondun a bülbül kapımdaki asmaya Ben yarimden ayrılmam götürseler asmaya.

Göl kıyısındaki sazların arasında bir saz sesi geliyordu.

Kara gözler, Sürmeli kara gözler, Gemim deryada kaldı, Gözlerim kara gözler.

 Kalem böyle çalınmıştır yazıma, Yazım kışıma uymaz,kışım yazıma.

Böyle bağlar, Yar başın böyle bağlar, Gül açmaz,bülbül ötmez, Yıkılsın böyle bağlar.

21) ALİTERASYON
Dize ya da mısrada ahenk oluşturacak şekilde,aynı sesin veya hecenin tekrarlanmasıdır.

Eylülde melül oldu gönül soldu lale Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale.

Seherde seyre koyuldum semayı deryayı.

Kara toprak içinde kara karıncayı karanlık gecede görür.

Beyaz gerdanında bir de ben gerek.

22.) SECİ
Düz yazıda cümle içinde yapılan uyağa denir.

İlahi, kabul senden,ret senden;şifa senden,dert senden İlahi,iman verdin,daim eyle;ihsan verdin,kaim eyle.

Ten cübbesi çak gerek, gönül evi pak gerek.

Ey gönlümün nuru,gönüllerin süruru!

De gül idim ben sana mail sen ettin aklımı zail. (Fuzuli)

 

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.