John Fante’nin kitaplarından alıntılar
John Fante’nin Kitaplarından En Önemli 20 Alıntı / Yazı Atölyesi.
Bukowski’nin tanıştığı kitabı Toza Sor ise 1939 yılında yayımlanır. Fante yazın dünyasından yavaş yavaş uzaklaşarak Hollywood’a doğru kaymaya başlar. Ünlü yönetmenlerle tanışır ve senaryolar yazar. 1952 yılında Hayat Dolu kitabıyla yeniden edebiyat dünyasına döner. 1955’de şeker hastalığına yakalanan John Fante, 1978’de hastalığın etkisiyle kör olur ama eşi Joyce’nin yardımıyla yazarlığa devam eder. 1982 yılında Bunker Hill Düşleri kitabını karısına yazdırır. 74 yaşındayken, 8 mayıs 1983’de hayata gözlerini yumar.
Bukowski, Fante’nin ömrünün son yıllarında yanında olmuştur. Hatta kitaplarının basılmasına ön ayak olmuştur diyebiliriz. Tüm kitapları Türkçe’de Parantez Yayınları’ndan, Avi Pardo’nun çevirisiyle basılmıştır.
İşte, John Fante’den 20 alıntı
- Ah, hayat! Buruk ve tatlı trajedi, mahvıma neden olan göz kamaştırıcı orospu!
- Tanrım, ne iş? Bu mu istediğin? Bunun için mi getirdin beni dünyaya? Doğmayı ben istemedim, benim parmağım yok bu işte, ama buradayım ve sana önemli sorular yöneltiyorum, nedenlerini bilmek istiyorum, yanıtla, bir işaret ver.
- Ne önemi var? Sen bir hiçsin, bense bir zamanlar biri olmuş olabilirim ve hepimize giden yol sevgidir.
- Arturo Bandini, tek bir kısa öyküyle, büyük düşler kuran büyük yazar. Hâlâ görebiliyorum onu…
…Bandini karakterini, kolunun altında yeşil kapaklı bir dergi, sürekli kolunun altında, insan ve hayvan aşığı, fark gözetmeksizin, filozoftu, genç bir filozof. Bir bar kızına aşık olup reddedilen genç bir yazarın basit öyküsü.
- Aşık olmuştum o kıza. Aşktı, biliyorum. Milyonlarca soru vızıldıyordu beynimde. Bu olduğunda, aşık oldun demektir.
Onlara aşık olduğumdan haberleri bile olmayan kadınlara aşık olurum.
- Ruhunu yitirmiş biri dünyaya sahip olsa ne fayda?
- Katil ya da barmen ya da yazar, ne olduğunun önemi yoktu; kaderi hepimizin ortak kaderi, onun sonu benim sonumdu…
…ve bu gece, pencereleri kararmış bu kentte onun ve benim gibi milyonlarca insan vardı; ölmekte olan çimen yaprakları kadar ayırt edilemez milyonlarca insan.
- Gözlerimiz buluştu, gülümsedi; bakmak istiyorsan bak, yapabileceğim bir şey yok, ama yüzüne bir tokat yerleştirmeyi isterdim doğrusu, diyen bir gülümseme.
- Gözyaşlarımı durduramıyordum çünkü Tanrı pis düzenbazın, aşağılık herifin tekiydi…
…bu kadına yaptıklarından sonra başka ne olabilirdi ki! İn aşağıya Tanrı, aşağı in ki seni bir güzel benzeteyim, seni bağışlanamaz pis şakacı seni. Bu kadının ve dünyanın halinin sebebi sensin, sen olmasaydın o gece kumsalda Camilla’ya sahip olabilirdim, ama hayır.
O pis şakalarından birini yapmadan edemedin: bu kadına ne yaptığını görmüyor musun? Arturo Bandini’nin Camilla Lopez’e duyduğu aşka ne yaptığını görmüyor musun? Birden benim trajedim bana kadınınkinden daha büyük göründü ve onu unuttum
- Ölüler hayata döner mi? Kitaplar hayır diyor, gece evet diye haykırıyor.
- Gece vardı Allah’tan, karanlık vardı, yoksa bir günün bitip yeni bir günün başladığını fark edemezdim.
- Tanrım, artık bir ateist olduğum için beni bağışla, ama Nietzsche’yi okudun mu?…
…Ne kitap! Ulu tanrım, sana dürüst olacağım. Bir teklifte bulunacağım sana. Benden büyük bir yazar yarat kiliseye döneyim.
- İçimdeki zavallılık hissi kayboldu birden. Hayat sürüyordu, daktilo vardı, kağıt vardı, onları görmek için göz vardı, onlara hayat verecek düşünceler vardı.
- İnsanın hayatı pürüzsüz akmaya görsün. Şeytan mutlaka çıkagelir. Yani zaaf.
- Hassasiyet gerektiren önemli bir sorunla karşı karşıyaydım. Sorunu ışıkları söndürüp yatağa girerek hallettim.
- Kaygılısın Arturo, çok kaygılısın ve kaygı beyaz saç demektir.
- Seviyordum onu. Çılgınlıktı, delilikti; ama ayağının altındaki paspas, yattığı yatak, tenine sürdüğü sabun, üzerine oturduğu klozet olmaya razıydım.
- Ne olduğunu bildiği ölümsüz bir şeydi ruh. Üzerinde tartışmayacağı ölümsüz bir şeydi ruh. Ölümsüz bir şeydi ruh. Her ne idiyse ruh, ölümsüzdü.
- Yaşamak yeterince zor, ölmekse büyük iş.
- Sakin ol evlat, yalnızlık bu, bir başınasın dünyada; ne baban, ne annen, ne inancın, ne yardım edebilir sana; kimse kimseye yardım edemez…
…sadece sen yardım edebilirsin kendine, ben de bu yüzden buradayım, çünkü biz birimizden ayrılamayız, birlikte her şeyin üstesinden gelebiliriz.
Kaynak: Onedio wep sitesi