YAKALAR KAVUŞMAK İSTER| Josef Hasek Kılçıksız
Kurcalandığı sürece hayatta kalırmış ateş
Kül bize emanetti, demir bize ve anlaşılmıyordu anadili larvanın
Yol kesen gözleri açık kalmış sokağın tavanında
Zaman gecenin usuna koşan bir yılkıdır.
Gitmenin zamanıdır bu maraba ruhlu şehirlerden
Solmadan balıkçı ağlarından kurtarıp saçlarına taktığım
yıldızlar
Şavkları bırakmış mıydı içinin rüyasını en yetkin körlüğe dokunup?
Kuşandığımız bir yol kavşağıdır
Yürüdük söylenmemiş cümlelerine akıl denizinin
Ağızlarında uçurum taşıyan kuşlar kondu cam kenarına
Düş kınkanatlıydı, bir kerecik uçumluk.
Cam kırıkları, çer çöp izi yol niyetine, yürüdük
Gittiğimiz yerlerde plastikten insan devşiren kentler
Yürüdük en mühteşem sığınaklarına çocukluğumuzun
Yolun kıyısında ölmüşlerden, kalmışlardan sorulan İsa
Ağızları ünlemlerle dolan çocuklar
Ve martı kanatları ada vapuruna çarpan.
Yakışıklı yanılgıları yücelttik seninle, budalaca aldanışları
Ayakta kalmayı öğrendik güz tuzaklarında
Sesindeki büyük harflerle baktım kaşık kadar yüzüne
Karınca yeniği bir çiy aramızda, incecik bir zar
Bağırsan yırtılacak
Sular boyunca kara çakıllar çoğalır gecelere, denizden uzak
Cevapsız sorular durur kumunun içinde
Sularına hançer batıracak -kıyısızlık- sızacak kesiğinden
Hiç kimsenin atlasında olmayan bir dağ vuracak seni, bana utkularla geleceksin
Bir köprü çiz, yakalar kavuşmak ister
Vaktidir, içimize inmenin…