Ünlü kadın karakterlerin başrol oynadığı filmler
Bir film izledim hayatım değişti geyiği hep vardır. Ama gerçekten bazen filmler hayatları değiştirir, bazen de uzun süre etkisinden çıkamazsınız. Film biter, iki gün daha filmi düşünürsünüz. Filmler aynı kadınlar gibi beklenmedik ve çok yönlü olabilirler. Hele ki erkeklerin ilim kurgu türünden, kadınlarınsa daha duygusal filmlerden hoşlandığını düşünürsek bu listedeki filmler tam bizlik
Sizler için, güçlü kadın karakterlerin başrol olduğu, kaçırılmaması gereken klasik haline gelmiş 20 filmi derledik.
La Vie en Rose
Fransa’nın divalarından Edith Piaf’ın yaşam, şarkı söyleme ve sevme hakkı için sürdüğü mücadelenin hikayesi. Mükemmel bir başyapıt. Piaf’ın hayatı boyunca Paris’in atmosferini böylesine vahşi, absürd ve büyüleyici bir şekilde gösteren bir film yoktu. Görüşüne göre ”Işığın Şehri” sadece kendisine yabancı olanlar için tatlı ve romantik.
G.I. Jane
Şaşalı savaş sahneleri ya da karmaşık bir savaş alanı olmasa da insanın gücünün en iyi yansıtıldığı filmlerden biri olabilir. Bu nedenle özellikle kadınlar arasında bu film birçok unutulmaz sahneyi içinde barındıran klasik bir yapım.
Mona Lisa Smile
Sinema dünyasının en derin filmlerinden biri olan Mona Lisa Smile bizlere onur, cesaret ve amacımızın ne kadar sağlam olduğu konusunda öğretiler bırakıyor. Ancak en önemli kısım ise kendimizi düşünmenin önemini gösteriyor.
Million Dollar Baby
Bazen karşımıza sadece korkusuz ve kararlı olduğumuz zaman aşabileceğimiz zorluklar çıkar. Milyon Dolarlık Bebek mükemmel ve tartışılmaz gerçekçiliğinden dolayı müthiş bir film. Bizlere hayatın ciddiyetini ve acımasızlığını anlatıyor. Yönetmen Clint Eastwood tarafından çekilen ve herkesin rolünü müthiş bir şekilde oynadığı film bazılarına depresif gelebilir. Ancak hikayenin merkezinde boks şampiyonu olmak isteyen geç bir kadın olunca mutlu bir son beklemek doğru olmaz.
The Devil Wears Prada
Moda dünyası tartışmasız çok güzel bir dünya. Ancak aynı derecede zalim. En küçük başarısızlıkta bile zirveden düşebilirsiniz. Tabi ki film yapımcıları basit filmler yapmak istemezler. Bazı komedi-drama filmlerine benzese de gerçekten çok iyi bir yapım var ortada. En aşağıdan gelip, hırs, iyilik ve çok çalışma sayesinde hayallerine ulaşan genç bir kızın hikayesi. Başrolleri Meryl Streep ve Anne Hathaway paylaşıyorlar. Başka söze gerek yok herhalde.
Revolutionary Road
Yirminci yüzyıl Amerikasında, iki çocuğa sahip bir çiftin ilişkilerindeki krizi anlatan bir yapım. Filmi izledikten sonra koltuğunuzdan kalkamayacak, gördüğünüz herşeyin sizinle ilgili olduğunu zannedeceksiniz. Filmin ana düşüncesi – etrafınızı değiştirebilirsiniz ancak kendinizden asla kaçamazsanız – nerede olursanız olun…
The Queen
Yönetmen Stephen Frears, Prenses Diana’nın ölümünden sonra İngiliz kraliyet ailesinin yaşamındaki zorlu dönemi doğru bir şekilde beyaz perdeye yansıtıyor. Filmde kraliçe olmanın zorluklarını ve halkın isteği ile duygular arasında yapılan geçişleri izliyoruz.
Erin Brockovich
Savunmasız ama güçlü bir kadının mücadele dolu hikayesi. Yalnız bir kadın olmasına rağmen başka insanların hayatlarını değiştirmeyi başarıyor ve dev bir kuruma karşı verdiği hukuk mücadelesini kazaıyor. Kalbinizi ve inancınızı kaybettiğiniz anlarda bu filmi tekrar izleyin.
Frida
Unutulmaz bir kadının, insan doğasında var olan isyankarlığını, inkar edilemez arzusunu ve aşırı enerjisini çarpıcı bir şekilde anlatan yapım Frida Kahlo’nun gerçek hayat hikayesinden yola çıkıyor. Meksika’nın en ünlü sanatçısı Diego Rivera ile evlendiğinde sadece 20 yaşında olan Frida’nın filmi, parlak bir sanatçının hikayesinden ziyade sevgi ve aile birliğini hayatta her şeyin önüne koyan bir kadının hikayesi. Filmin müzikleri de özel bir not düşülmesini hak ediyor.
Eat Pray Love
Bu filmi listeden çıkarmamızın bir yolu yoktu. Bir anıdan uyarlanan film, depresyonu yenmek için basit bir yöntem sunuyor. ‘I’ harfi ile başlayan üç ülkeyi düşünün ve o ülkelere gidip kendinizi keşfedin. Başroldeki Julia Roberts’ın canlandırdığı karaktere göre bu metot işe yarıyor ve belki siz de kendi versiyonunuzu filmde bulacaksınız.
Elizabeth: The Golden Age
Bir kraliçenin zorlu hayatı hakkında bir başka müthiş film daha. Ancak bu film tarihin ve monarşinin kokusunu da barındırıyor. Rakipsiz senaryo, müthiş kostümler ve karakterler arasındaki harika etkileşimle kendini sevdiren bir şaheser.
Where the Heart Is
Aşk, affetmek ve dostluk hakkında yapılmış en etkileyici filmlerden birisi. Çok sıradan bir senaryosu var gibi gözüküyor. Genç adam hamile eşini terk eder. Ancak hayat göründüğü kadar korkunç değildir. Kendinizi umutsuzluğa düşürüp kalbinizin yitip gitmesine izin veremezsiniz. Hep ileriye gidin. Geçmişte yaşanan talihsizlikleri unutun. Başkalarına yardım edin ve hayatın tadını çıkarın. Bunu binlerce kez duymuşsunuzdur belki ancak mutlak mutluluğun anahtarı da burada yatıyor olabilir.
The Messenger: The Story of Joan of Arc
Tarihi bir kadın karakter üzerine yapılmış en etkileyici filmlerden biri. Ayrıca yapımcıların ortaya koyduğu mükemmel iş ve çok doğru seçilmiş bir Joan of Arc rolü karşımızda. Başrol ise Milla Jovovich!
Head in the Clouds
Türkçesi ‘Bulutların İçindeki Kafa’ olan filmin adı rastgele seçilmedi. Aslında filmin karakterlerini ve kendisini direkt olarak anlatan bir başlığa sahip. Hayat akışının bazen bulutlarla ilgisi olabileceğini gösteren bir hikaye anlatıyor.
Elegy
Bazı filmler izleyicilerini sarsmak için yapılır. Bu film de onlardan birisi. Bir profesör ve deneyimsiz genç bir öğrenci arasındaki ilişkiyi anlatan film kesinlikle hayatınızda bir etki bırakacak. Bize bu dünyada derin manevi bağlara sahip olduğumuz insanlar olduğunu hatırlatıyor.
Amélie
Sınırsız bir hayal gücüne sahip olan Amelie, Paris’teki evinin banyosunun duvarında gizlenmiş eski bir oyuncak kutusu bulur ve sahibine ulaştırmaya çalışır. Bu nezaket anlayışı hayatını değiştirir ve başkalarının işlerine burnunu sokmaya başlar. Harika bir görsel anlatım ve oyunculuklara sahip olan filmde ayrıca Yann Tiersen’in mükemmel müzikleriyle masalsı bir hikaye anlatımı var.
My Week with Marilyn
Marilyn Monroe rolünü üstlenmek her zaman bir meydan okumadır. Ancak burada Michelle Willams mükemmel bir şekil rolün altından kalkıyor. Hem kendisini hem de yirminci yüzyılın önemli ikonlarından olan Monroe’yu tekrar parlatıyor. Filmin şaşırtıcı atmosferi izlemeye değer – o zaman yıldızlara ulaşabileceğinize inanıyorsunuz.
Evita
Arjantin’in sevilen First Lady’si María Eva Duarte de Perón’un (ya da Evita’nın) yaşam öyküsünü anlatan inanılmaz bir müzikal. Madonna, korku ve hırsları da dahil olmak üzere Evita’nın kişiliğinin tüm açık ve koyu taraflarını otantik bir şekilde canlandırıyor. Tabi ki müziğin kendisi de ayrı bir övgüyü hak ediyor. Andrew Lloyd Webber’in katkısı olağanüstü.
Gia
Bu filmi tek kelimeyle anlatmamız gerekse o kelime ‘olağanüstü’ olurdu. Gia filmi modellik sektörüyle ilgili sert gerçekleri gözler önüne seriyor. Başrolün genç Angelina Jolie olması zaten iyi olan filmi müthiş kılıyor.
Coco Before Chanel
Eski tarz giysileri, sıkı korseleri ve sıkıcı elbiseleri ile muhafazakar bir toplumdan kaçmaya korkmayan güçlü bir kadın hakkında bir film. Bazı insanlar donuk ve monoton olduğunu söylüyor ancak basitce ve sakin bir tonda ilerlediğini söylemek daha doğru olur ve filmin cazibesi de burada yatıyor. Film biraz da hayatın kendisine benziyor ve yavaş ilerliyor, bazen de zihnimizden hızlıca uçuyor. Dahası, Audrey Tautou, Chanel ile rakipsiz efsanevi bir performans sergiliyor.