Ankara’da Bir Gün | Bekir Yıldız
Ankara’nın ilk karı düştü düşecek, havada toz gibi uçuşuyorlar. Soğuğun dini imanı kalmamış, çarkına okuyor milletin. Ama kahverengi bir yaprak örtüsü kaplamış ki sokakları, tövbeye getirir adamı. Ağzımda Mahsuni Şerif’in “Ey Arapça okuyanlar Allah Türkçe bilmiyor mu?” türküsü… Bayındır sokağa gelinceye kadar bu türküyü söyledim sonra “Hasta La Victoria Siempre”… Ama içimden söylüyorum o soğukta amcalarla hır gür çekilecek şey değil.
Elimde not defterleri ile dalıyorum müdavimi olduğum meyhaneye. Kayserili
genç bir işletmeci olan kardeşim aksi bir sırıtma ile karşılıyor. Sormadan
doldurup getiriyor tepsiyi. 20’lik yaş üzüm, ege ezmesi, bir topik, az pilaki…
Sevdiğim parçalardan başlıyor çalmaya. “Akşam olur mektuplar hasretlik söyler
Zagrep radyosunda lili marlen türküsü…”
Not defterlerimi, fotoğraflarımı ve gazete kupürlerimi masaya sermişim.
Ankara’nın eski meyhane ve eğlence yerlerini araştırıp şimdiki yerlerinde neler
var diye fotoğraflarını çekmişim. Dönemin en büyük yazar, şair ve devlet
adamlarını ağırlamış tarihi mekânlara ait bir araştırma. İçlerinde neler var
neler. Men-i Müskirat Kanunu, yani sarhoşluk veren maddelerin yasaklandığı,
1920 yılında çıkan kanun döneminde bile el altından içki satan Kuyulu Kahve,
Efe Haydar’ın Yeri, Babo’nun Meyhanesi… Atatürk’ün Türkiye’ye davet ettiği Rus
Karpiç’in kendi adını taşıyan Karpiç Lokantası… Konsomatrisleriyle ünlü
Elhamra, Turkuvaz, Tabarin Gazinoları… Süreyya ve Bomonti pavyonları…
Sabahattin Ali’nin uğrak yeri; Merkez Lokantası… Muazzez Abacı, Gönül Yazar,
Zeki Müren’in sahne aldığı Esenpark Gazinosu… Yahya Kemal’in müdavimi olduğu
Ankara Gar Gazinosu… Orhan Veli’nin Ankara Lisesinden arkadaşı Şinasi Baray’ın
ahırdan meyhaneye çevirdiği, dönemin ünlü şairleri Melih Cevdet, Oktay Rıfat’ın
müdavimi olduğu meşhur Üç Nal Lokantası… Biracıların boş bırakmadığı Çiftlik
Bira Bahçesi… Baloları ile ünlü Ankara Palas… Kaliteli şarapların içildiği
Hacettepeli Deli Mehmet’in Meyhanesi… Kabadayıların düşük omuzla fink attığı
Ulus barları… Fasıl severlerin Ankara radyosundan tanıdıkları Naci Tekel’in
Tektel Saz Salonu ve daha birçoğu…
İlgiyle not defterlerimi karıştırırken mekânın sahibi genç kardeşim “benim de bir not defterim var” diye sırıtarak yanıma geldi. “Babam bana aldığını verdiğini her zaman not et, sakın hakkını yemelerine izin verme, kimseye güvenme diye tembih etmişti. O günden sonra her şeyi not etmeye başladım, kimseye de güvenmiyorum” diyerek bir defter getirip yanıma oturdu. Defteri açıp yazılanları okudum. Komiser emeklisi Hami amcadan bir bira parası fazla aldım, turiste para üstünü eksik verdim, hanıma yalan, hanıma yalan, manav haftalık sebze meyveleri tartarken erik çaldım, hanıma yalan vs. vs. vs… Ne halt ettiysen not etmişsin kardeş bu nedir böyle deyince “ Ölünce amelimle karşılaştıracağım fazla yazarlar diye korkuyorum” demesin mi…
23.10.2019