İZMİR’E DOĞRU | BÜLENT GÜLDAL
İda salınır bir yanımda türkülü deniz diğer yanım
gölgelere bürünür düşlerim dağın bir yamacından
sular alır beni koynuna sürükler incitmeden
hazdan bir sandalla geçerim siren kayalıklarını
Zakkumların arasında Ayvalık görünür beyaz ve pembe
badanalı evlerin alnında köpürür hırçın rüzgâr
çıkagelir örenlerden tanrıya akran kral Attalos
ölümsüzlüğün reçetesi düşer ak sakalından
Bir okyanus gemisine benzer Çandarlı uzun ve ince
keklik sekişli kızların eteklerini öper martı kuşları
gün ufka dalar heyecan yumağı kızlar aşk bahçelerine
yaz tınılı sesleri gözlerinin içi masum bir nisan
Sarı sakız kokusu doluyor genzime Smyrna’ya doğru
bir masaldan çıkageliyor elinde asasıyla Tantalos Baba
biraz zambak biraz menekşe çokca gül çokca gül
yatağını hazırlıyor birbirinden güzel amazonların
İzmir dedikçe şarap damlar kınalı parmaklarından
mavi bulutları başına bağlamış körfez gelir aklıma
bir şadırvandan akan su tadındaki zaman
dolar ömrüme ışıktan güller gibi İzmir dedikçe
Bülent Güldal
*(Antoloji)