Yaşama Hakkımız / Hatice Sönmez Kaya
“Ellerinde “Ya bizim haklarımız?” yazan duyurularla çocuklar sokaklardaydı…”
Önce usul usul usul, sonra hızla çalındı kapım. Gergin günlerdi. Çekimserlikle ve korkarak açtım.
“Mee” dedi öne geçen koyun. Kara gözlerinde yaş vardı sanki. Arkasında duran dananın yanık sesi, yazgısına ilenen arabesk şarkısı ritmindeydi.
“Girin içeri” dedim istemsizce. Sığınmak isteyen iki hayvanı sokakta bırakacak değildim ya!
Sürüyle, düşe kalka doldular eve. O anda, köyde ağıldan bozma bir okulun kokusu yaladı burnumu. Koşturanlarsa yüzlerini anımsayamadığım kara yağız öğrencilerdi…
Şaşkınlıkla nerede olduğumu algılamaya çalışırken, “Yangın var!” sözüyle yerimden sıçradım. Bu kez, ormanda ateşler içinde kıvranan ağaçlar ve türlü canlıların yardım dileyen uğultusu doldurdu odamı…
Alt komşum, güzel Çilem’in çığlığıyla yeni bilenmiş bir bıçağın parıltısı, gözlerimi kamaştırdı…
Karanlık ve korku soluk almamı güçleştirmişti. Pencereyi açtım.
Ellerinde “Ya bizim haklarımız?” yazan duyurularla çocuklar sokaklardaydı…
Bu kez de gece açık kalan televizyonda, bağırarak konuşan adamların ağzından kanlı tükrükler sıçradı üstüme…
Sanrılar içindeydim.
Düş müydü gördüklerim bilmiyorum…
Bildiğim, canlılara yaşama hakkı tanınmayan, cenneti cehenneme dönüştüren bir yerde olduğumdu…