Dünya Çocuk Hakları Gününe Özel / Tamer Dursun
Tamer Dursun’dan çocuklara özel…
İlginizi çeker düşüncesiyle, çocuk eğitiminde yapılan yanlışların bir kısmını bir araya topladım. Faydalı olması dileğiyle…
***
-“Bir öpücük verirsen bu çikolata senin olur.” demeyelim. Bu söyleme alışan çocuklar tacizciler için hep “kolay lokma”dır.
-“Ya bıraksana çocuğum, amcan/teyzen bir kere sarılsın sana.” diye zorlamayalım. Çocuk birine sarılmıyorsa ya da sarılmak istenmiyorsa bir sebebi vardır.
-“Senin yüzünden annenle/babanla kötü oluyoruz. Ayrılırsak sebebi sen olacaksın.” diye çocuğu sorumlu tutmayalım. Eşler arasındaki sorunların sebeplerini çocuğa yüklemek haksızlıktır.
-“Ödevini yaparsan sana para veririm.”, “Akıllı olursan sana oyuncak alacağım.”, “Yemeğini yersen, telefonda oyun oynayabilirsin.” dedikçe, bir süre sonra “ödüllendirme sistemi” zorunlu bir iş haline gelir ve çocuk ödülsüz hareket etmez olur. Sürekliği olan bu alışveriş, ilerideki yıllarda çocuğu “pazarcı” yapar. Girdiği her ilişkide “…tamam da, burada ben kazancım ne.” düşüncesiyle hareket eder.
-“El alem ne der.” sözü bir çocuk için korku ve kaygı demektir. Özgüven eksikliği yaratmak demektir. Çocuk gözetlendiğini, insanlar tarafından sürekli takip edildiğini, eleştirildiğini düşünür. Beğenilmeyecek olması, eksik görülmesi, yetersiz olma kaygısı çocuğun hayal dünyasına ve kişilk gelişimine zarar verecektir.
-“Akşam baban gelsin, görürsün sen.” diyen anne hem çocuğu tehdit ederek, onun korkak olmasına sebep olur, hem de güçsüzlüğünü ortaya koyar. “Akşam baban gelsin, görürsün sen.” cümlesi çocuk tarafından “Ben annelik görevimi yapamıyorum. Gücüm sana yetmiyor.” olarak algılanır.
-Çocuğun her istediğini almak, ağlamasın, üzülmesin, kırılmasın, diye dünyasını pahalı oyuncaklar, kıyafetler, bilgisayar ve telefonlarla doldurmak çocuğun doyumsuz biri olmasına yol açar. Her defasında istekleri azalacağına çoğalır. Yetinmez ve mutlu olmaz. Çocuklar varlık gibi yokluğu da bilmeli, sabretmeyi, istedikleri için emek vermeyi öğrenmeliler. Ağlamayan gülmenin değerini bilmiyor. Her çocuk hayal kuracak ve umut edecek kadar “fakir” olmalı!
-Herhangi bir konuda iddia eden çocuğa “Tamam ama eğer dediğin gibi değilse ben sana sorarım.” demeyelim. Bu sözlerle kodlanan çocuklar büyüdüklerinde haklarını arayamayan, aradıkları takdirde sorunlar yaşayacaklarına inanan pasif bireyler olacaktır.
-Anne ve baba tarafından verilen “Sınırsız” sevgi ve anlayış çocuğun topluma uyum sağlamasının önünde engeldir. Ne yaparsa yapsın, her yaptığı “hoş görülen” çocuk, aynısını toplumdandan bekleyecek ve bunun olmadığını gördüğü zaman uzaklaşıp, içine kapanacaktır. “Kimse beni anlamıyor. Kimse beni sevmiyor.” diyecektir.
-Sürekli akıl verilen ve “sen dur beceremezsin, ben yaparım.” denilen çocuk, bir süre sonra söylenmeden iş yapmayan, hareket etmeyen biri olacaktır. Kurulunca çalışan oyuncaklar gibi, komut bekleyecektir.
– Çocuklarımızı “Paşam” ve “Prensesim.” diye severken dikkat edelim. Paşalık ve Prenseslik sıfatlarıyla kodlanan çocuklar, büyüdükçe insanları sarayın hizmetçileri olarak görebilirler!
-“Bakayım çükün yerinde duruyor mu.” ya da “nerdeymiş bakalım memişler.” diyerek çocukların bedenlerine dokunmaktan vazgeçelim. Bu hareketlere alışan çocuklar, karşılarına çıkan tacizcileri karşı bir direnç göstermezler.
-Son günlerde, sanırım sevgilerini göstermek için sürekli çocuklarını dudaklarından öpen ebeveynler görüyorum. Her ne kadar kötü niyetle yapılmıyor olsa da, çocuk zamanla başkaları tarafından da dudaktan öpülmeyi yadırgamaz hale gelebilir.
-Çocuklara sınırlar koymaktan, ev kurallarını öğretmekten ve onlara ev işi görevleri vermekten çekinmeyelim. Çünkü sınırlar çocukları korur ve erken yaşta iş paylaşımını ve kurallara uymayı öğrenen çocuklar, ileriki yaşlarda topluma uyum sağlamakta zorluk çekmez.
-Ve en önemlisi çocuklara hayır dedikleri için kızmayalım. Hayır diyebilen, soran, sorgulayan çocuk güçlü çocuktur.
-Ayrıca, çocuğun yetişkin gibi giydirilmesi, makyaj yapılması ya da tesettüre sokulması, üstelik bir de bu görüntülerin marifetmiş gibi sosyal medyada paylaşılması her açıdan bir “insanlık suçu”dur.
Her ne kadar karşılıklı suçlamalar bitmek bilmese de, çocuğa giydirilen topuklu ayakkabı, makyaj, yetişkin kıyafeti ile türban, peçe ve çarşaf arasında “İstismar” anlamında bir fark yoktur.
Adına “Dinin buyruğu” ya da “Çağdaşlık” denilmesi, küçücük bedenler üzerinde yapılan bu “terör”ü haklı kılmaz.
Diğer yandan bu tür fotoğrafları paylaşanlar (farkında olmasalar da) hem pedofili insanlar, hem de çocuk porno siteleri için sınırsız malzeme sunmuş oluyorlar.
Çocuklar kimsenin oyuncağı değildir.
Onları bu “yetişkin kadın gibi giydirme modası”na karşı korumak özellikle başta devlet olmak üzere hepimizin görevidir.
Sağlıklı çocuk, sağlıklı toplum, sağlıklı gelecek demektir. Geleceğimizin karartılmasına izin vermeyelim.
***
Özünüze rast gelesiniz.
Sevgiyle…
t a m e r d u r s u n
#tamerdursun
#eğitim
#istismar
#istismarasessizkalma
#aile
#pedofili
#sosyalmedya
#yeter
#ÇocuklarımızGeleceğimiz
#cinselistismar
#pedagoji
#çocukeğitimi
#annebabaokulu
#sağlıklıbirey
#sağlıklıtoplum
#DünyaÇocukHakları