Mısır Prensesi ve İran Kraliçesi, Fevziye Fuad’ın Hayat Hikâyesi
Mısır’ın Prensesi ve İran’ın İmparatoriçesi Fevziye, Mısır’ın ilk kralı Fuad’ın kızı; son kralı Faruk’un kız kardeşi, İran’ın da son şahı Rıza Pehlevi’nin de ilk karısı.
Prenses Fevziye Şaşaa, hayal kırıklığını, mutluluk ile hüznü, iktidarı ve o iktidarın ardında gelen bir darbenin sebep olduğu çöküşü hep art-arda yaşandı.
Mısır’ın Prensesi Fevziye, 1921’de İskenderiye’de doğdu. Yabancı dadılarla büyüdü, Avrupa’da kusursuz bir eğitim aldı, birkaç dil öğrendi.
Kral Fuad ölünce, tahta 16 yaşındaki ağabeyi Faruk geçti. Kral’ın dört kız kardeşi evlenme çağına gelmek üzereydiler, ilk sırada en büyükleri Fevziye vardı. Güzel prensese uygun bir koca arandı ve bulundu: İran Şahı Rıza Pehlevî’nin oğlu veliahd Muhammed Rıza Pehlevî…
Evlilik tamamen siyasi idi. Mısır ile İran’ı müttefik yapacak, Kahire ve Tahran Ortadoğu’da daha da güçlü kılacaktı. Fevziye 18, Rıza 20 yaşındaydı. Bin bir gece masallarını andıran bir düğünle evlendiler.
Fevziye İran’a gitti ve şoke oldu. Mısır medeniyetini tanımış, Avrupa’da yaşamış, İran ise henüz petrolün zenginliğiyle tanışmamış, adeta bir ortaçağ ülkesiydi. Elektrikler sık sık kesiliyor, caddelerinin çoğu hâlâ toprak, saray da büyücek ama fakir bir villayı andırıyordu. Bir sene sonra, bir kızları oldu. İngilizler kayınpederi Şah Rıza Pehlevî’yi tahtı bırakmaya mecbur edince, yerini eşi Rıza aldı ve Fevziye İran imparatoriçesi oldu.
Çok güzel bir kadındı. Dünya basını ondan “Asya Venüsü” diye bahsediyor, Life’da sayfalar dolusu fotoğrafları çıkıyor, Hooywood yıldızlarıyla kıyaslanıyordu. Ama Fevziye mutsuzdu. Kocasıyla anlaşamıyordu. Zaten katı protokol kuralları sebebiyle görüşemiyorlardı bile. Üstelik, Fevziye erkek çocuk da doğuramıyordu. Rahatsızlandı. Mısır’da tedavi olmak istiyordu. Şah, ”Peki,” dedi.
Özel bir uçak hazırlandı. Fevziye kızıyla birlikte uçağa bindi, motorlar çalıştı, kapı kapandı. Tam havalanmak üzereyken, uçağın kapısı tekrar açıldı ve içeri Şah’ın protokol görevlisi girdi. Şah, kızını bir kez daha koklamak öpmek istiyordu. “Elbette,” dedi Fevziye. Protokol müdürü çocuğu aldı, indi, ama… Kapı aniden kapandı ve uçak havalandı.
Anlamıştı Fevziye ne olduğunu. Kızı elinden alınmıştı. Yerden yere attı kendini. “Dönün,” diye emretti pilotlara ama pilotlar, “Biz emri Şah’tan aldık,” dediler. Fevziye tek başına gitti Kahire’ye ve bir daha da dönmedi. Sıkıntılı bir süreçten sonra, 1948’de Şah’tan boşandı ama kızını yıllar yılı göremedi.
Fevziye, boşandıktan bir yıl sonra, diplomat ve subay İsmail Şirin ile evlendi. Mutlu ve huzurluydu. Ama 1952’de Cemal Abdülnasır darbe ile Fevziye’nin ağabeyi Kral Faruk’u tahttan indirilip, sürgüne gönderdi.
O zamana kadar “Mısır Kraliyet Prensesi” unvanını taşıyan Fevziye, artık sadece “Fevziye Fuad Şirin” idi. Ama darbeden sonra memleketini terk etmedi, Kahire ile İskenderiye’de yaşamaya devam etti, bir kız ve bir de erkek çocuk dünyaya getirdi. Eşini 1994’te kaybetti.
Şah ise, Fevziye’den sonra, Süreyya ile evlendi. O da erkek çocuk doğuramıyordu. Onu da boşadı, Farah Diba ile evlendi…
Fevziye’yi yakından tanıyanlar, “Süreyya için “mahzun prenses” denir ama Fevziye’nin İran’daki hayatı Süreyya’dan daha büyük bir hüzün içerisinde geçti ve bu hüznünü hiç belli etmedi” diye anlatırlar…
Fevziye, 2 Temmuz 2013 tarihinde sessizlik ve yalnızlık içinde, 92 yaşında öldü. Kimsenin haberi olmadı. Cenazesini birkaç vefalı dost kaldırdı. Neler yaşarsa yaşasın çok sevdiği ülkesini hiç terk etmedi. Belki şimdi çok sevdiği Kahire’de huzur içinde uyuyordur.
Kaynakça: Wikipedia, Özgür Ansiklopedi
…