Türkiye’de Uygulanan İlk Dublaj | Nuri Kaymaz
Türk sinemasında ilk dublaj Alman filmi Gün Batarken’de İ. Galip Arcan tarafından yapıldı. (İlk dublaj yapan kişinin Nâzım Hikmet ya da Ferdi Tayfur olduğu da söylenir).
Eskiden durum böyle değildi. Günümüzde dublaj sanatçılığına talep azalmış olsa da eskiden çıkan o efsane filmlerin hepsini adını bile duymadığımız dublaj sanatçılarıyla birlikte izlerdik.
Hollywood filmleri ana dilinde İngilizce çekiliyor. İngilizceye hâkim olmayanlar için iki seçenek var; alt yazı ile izlemek veya dublajlı dinlemek. Dublaj konusu ise ilginç bir şekilde ülkeden ülkeye farklılıklar gösterebiliyor.
Başlangıçta Türkiye’de filmler sesli çekiliyordu. İpek Film ve Muhsin Ertuğrul imzalı İstanbul Sokaklarında (1929), bugün elimizde olmayan ilk sesli filmimiz. Yani o zamanlar dublaj sadece yabancı dilde filmlerde söz konusu. Öykümüzün başlangıcında İpekçiler, Nişantaşı Valikonağı Caddesinde bir ekmek fabrikasını kiralayarak Film Stüdyosu’na dönüştürürler. Yabancı filmlere dublaj yapmak için hazırlıklar tamamlanmış, Almanya’dan bir dublaj mütehassısı bile getirilmiştir. Ailenin elektrik mühendisi eğitimli üyesi Osman İpekçi dublaj işinin başına geçer.
20 Eylül 1933 tarihli Son Posta gazetesi “Bütün ecnebi sanatkârlara Türkçe öğretiyoruz” başlığıyla dublaj yapılan ilk yabancı filmin haberini yapar. “Güneşe Doğru” adlı bu Alman filminin konusunu aktardıktan sonra, “İpek Film Stüdyosu bu filmi almış, filmin resim kısmını muhafaza etmiş, ses kısmını Türkçe olarak çevirtmiş ve bu işte de tamamen muvaffak olmuştur,” diye ekliyor. .”Zannedersiniz ki oynayan sanatkârlar Alman değil, Türktürler,” demeyi de unutmuyor.
İki gün sonra bu kez Milliyet gazetesi aynı konuyu haber yapıyor. Filmin “aslı Almancadır. Film burada Türkçeleştirilmiş, yani lâkırdı kısmı burada tekrar Türkçe olarak çekilmiştir. (…) Bu filmde dublaj ismi verilen bu dil değiştirme ameliyesinin hayli muvaffakiyetle yapıldığını müşahede ederek memnun olduk.”
Bu ilk dublaj (ve onu takip edenler) Mahmut Moralı yönetiminde Darülbedayi sanatçıları tarafından yapılmaktadır. Daha bu ilk dublajda söz konusu durumun yarattığı sorunlar, yine aynı Milliyet gazetesinde şöyle dile getirilmiş:
“Bizim Türkçe dublajda ise Darülbedayi artistlerini sesleriyle ve bazılarının senelerden beri bir türlü düzeltemedikleri nağmeli sahne görüşüş tarzları ile anlamamaya, tanımamaya imkân yok. Böyle sesleri ve edaları malum adamlar film duble edince, karşımızdaki ecnebi kim olursa olsun, sizin gözünüzün önüne sesini ve sözünü işittiğiniz Darülbedayi artisti geliyor ve o zaman dublajın ruhu kayboluyor.”
Mahmut Moralı yönetmenliğindeki Darülbedayi sanatçılarının konuşmaları bir süre sonra doğal gelmeyince, dublaj yönetimi o dönem İpek Film’le yakın ilişkiler içinde bulunan Nazım Hikmet’e verilir. Nazım değişik kesimlerden insanları bu işe sokar. Bunlar arasında Ferdi Tayfur ve eşi Melek de vardır.
Ferdi Tayfur, 1924 yılında Berlin’den eğitimini yarım bırakarak Türkiye’ye döndü. Şark demiryollarında evrak memuru oldu. Ancak görevinden istifa etti. Muhsin Ertuğrul’un kendisini keşfetmesiyle filmlerde dublaj yapmaya başladı.
Dublajın bu dönemi ayrı bir öykü…
…
Kaynaklar
Yön Dergisi /18mart 1966
Akşam Gazetesi/ 20 Ocak 1967
Yılmaz Güney Dosyası/ Altan Yalçın Kitap /Yöntem Yayımlar
Turhan Feyizoğlu / Yılmaz Güney Kitap /Ozan Yayınlar
Turhan Feyizoğlu /İki Adalı Kitap/ Ozan Yayınlar
Nuri Kaymaz
…