Ben Çukurova’yım | Josef Kılçıksız
Ben Çukurova’yım,
Koymuşum başımı
Toros’arın yamaçlarına,
sokmuşum ayaklarımı
Akdeniz’in
tuzlu serin sularına,
kaygıyla seyrederim
olup bitenleri,
inanamam gözlerime;
henüz
on yaşında
körpecik çocuk
sıkıştırır,
küçücük eteğine
kocaman
pamuk tarlasını;
taşır ha taşır;
nerden bilsin;
beslenmenin
bu kadar ağır,
yaşamın bu kadar acımasız olduğunu,
taşır ha taşır;
durmak yorulmak bilmeden,
taşır ha taşır;
tere keser
taşım toprağım,
çakallar yalanır
alın terimde,
yeni patronlar doğar,
harcanan emeğimde;
susar turaç,
susar keklik,
ve kan ağlar yüreğim;
öfkeli seller akar yanaklarımdan,
taşar Seyhan’ım,
taşar Ceyhan,
alıp
götürür bir yerlerimi,
bilinmez bir yöne.
Ben Çukurova’yım:
bal arıları
yuva yapmış göz bebeklerime,
sarmaşıklar çiçek açmış
kirpiklerimde,
yanaklarımda
çakır dikeni,
ebe gömeci,
ve vızıl vızıl
işçi arılarım;
kaşlarımda pusu kurmuş,
arı düşmanları;
çıkan arı
dönmez geri,
beslenir şişer,
arı düşmanları;
alem yaparlar,
keyif çatarlar,
kaşlarımın üstünde;
bir hasat mevsimi daha
arısız,
balsız
kalır kovanlarım.
Ben Çukurova’yım:
dev fabrikalar,
gökdelenler,
çökse de göğsüme;
dozer bıçakları
kanatsa da etlerimi;
komprosörlerle
kırsalar da kemiklerimi;
namerdim of dersem;
yeter ki
çalınmış emeğin
bir damlası
düşmesin yapraklarıma.
Ben Çukurova’yım:
koymuşum başımı
Torosların yamaçlarına,
sokmuşum ayaklarımı
Akdeniz’in
tuzlu serin sularına,
kaygıyla seyrederim,
olup bitenleri;
inanamam gözlerime;
günlük aşklar
kamp kurmuş
ayak bileklerime,
akıtırlar kirlerini
maviliklerime,
çok yıldızlı oteller
sıralanmış sahillerime;
acımasızca
ihanet ederler;
yeşilime,
kültürüme,
tarihime.
Ben Çukurova’yım:
bilen bilir,
bilmeyenler
gıptayla bakar;
kıskanırlar,
çekemezler,
rahatımı;
bilmezler ki,
görmezler ki,
göğsümün ortasında
çarpık bir kent
kirletir ciğerlerimi.
23/07/1995
Adana
..