Nevin Güven’in Resimlerindeki Saklı Dünya | Canan Aktaş
27 Aralık 1963 Eskişehir doğumlu olan Nevin Güven, Köy Enstitüsü’nde eğitim almış ve öğretmenlik yapmış bir baba ile ev hanımı bir annenin çocuğudur.
İçine doğduğu aile Bulgaristan göçmenidir. Sanat yolculuğuna Buca Eğitim Fakültesi‘nde Resim Anasanatdalı’nda başlar. Anadolu Üniversitesi’nde ise Marc Chagall ve Henry Mattise ile ilgili çalışmalar yapmış yüksek lisans ve ardından ”resimde görsel algılama“ tezi ile sanatta yeterliğini almıştır.
Resimlerindeki nesneleri göründüklerinden farklı boyut ve renklerde çalışan ressam figürlerini ayrı bir anlatım ve yaşam döngüsünde kurgular. Doğa, yaşamla ile bütünleşen insan ve hayvan figürleri masalsı bir dünyanın kahramanları gibi yaşamı anlamlandıran, gülen, paylaşan, dokunan bir döngünün içinde yaşamın katlanılamaz yanlarını, renklerin içinde duyarlı bir duruma dönüştürür.
Doğal yaşam içinde anlatılara yönelen resimlerinde karnında balıklarla, kolunda kuşlarla gezen insanlar, balıklara dokunmayan birlikte yaşamayı öğrenmiş kedilerle başka bir masalsı dünyada gerçek üstü bir gerçekliğin yaratılması vardır aslında. Bu gerçeklik ise doğaya katılan insanın yeniden özüne ve doğasına dönmesi, yaşanan dünyanın çarpıklığına karşıt olarak yeni bir kurgusal gerçeklik yaratan resimler yapan ressam, o yarattığı dünyayı karşıt renklerle ayrı renk katmanları, nesnelerdeki desenlerin kurgusal yapısı ile gerçek dünyaya karşıt, mutlu, gülen insanlarla kurgulanmış bir masalın parçaları gibi ayrı ayrı durmasına karşın bütünsellikle çerçeveler. Bu ressamın sanatını kurgusal saf yürekli (naif) bir dünyaya açar. Çünkü payı eşitsiz şekilde bölüşülmüş bir dünya gerçekliğinden soyutlanıp yeni mutlu bir dünya kurgulamak onu verdiği yapıtlarla bugünün duygusuzluğundan soyutlar yarattığı dünyayı.
Nevin Güven resimlerinin içinde taş bloklar taş yapıtlara bakar sanki o çocuksu dünyada ayrı bir sanat yapıtına bakıyormuş gibi başkalarının yarattığı dünyalara çocuğun gözleriyle ayrı bir güneş ve mavinin ardından, içinden, yanından başkalaştırmaya çalışır, o dünyaya bakan iri gözlü şaşkın insanlar çizer. İnsan hareketleri absürt denecek kadar ayrıştırılmış olmasına karşın yarattığı o gerçeklikten, çocuksu dünyasındaki bu insana ilişkin iyileşme, farklılaşma onun resimlerindeki insanları mutluluğa ve gülen yüzlere kavuşturur ve yeni bir gerçeküstü doğaya kapı aralar. Akrilik ve renkli kalemler kullandığı yapıtlar çoğunluktadır. Renklerindeki karşıt geçişler renklerin canlılığında sarsıcı bir insancıl yan,kendi doğasında bir başlangıca götüren bilinçli bir ilkel güzellik,yaşamın ortasından sizi kopararak farkındalık yaratmak ister. Marc Chagall’ın resimleri gibi tuvali tersine çevirsek değişen bir şeyin olmayacağı belki bir döngüsel yaşam vardır bu resimlerde.
Sanatçının yapıtları birçok kişisel ve karma sergide yer almıştır. Renkli kişiliği ile birçok öğrenci yetiştirmiş, halen Süleyman Demirel Üniversitesi’nde öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir.
O da Marc Chagall gibi yarattığı resimlerin masalsı gerçekliğinde bizim bir rüyamızı, en insancıl yanımızla gerçekleştiriyor. Belki yapıtlarıyla çocukluğumuzun düş ve imgelerden çıkan, iyileştiren bir şifacı gibi ….
“Rüyanı gerçekleştirmek istedim/ Yeni bir doğru göstermek istedim/ Renklerini, ışığınla/ Bana borç verir misin..?”
Canan Aktaş