Göreceli Kavramlar | Aylin Özgür
Birçok göreceli kavramlarımız var bizim.
Hani şu mükemmel olan standartlar da eklenince.
Güzele bile çirkin dediğimiz anlar vardır, mesela.
Mutlu olana mutluluğu yakıştırmayıp, “deli” deriz hani.
Çok çalışan insana, “yalaka”, deriz .
Ağzı iyi laf yapanı başkahraman ilan ederiz.
Var bizim böyle hallerimiz.
Dünyanın sonu geldi deseler, suçlanacak insanlar nasılsa bulunur .
Yağmur yağsa, “kim bilir hangi köylünün duası kabul oldu”, Çok sıcak olsa, Güneş kavursa, “kim bilir kimin günahının bedeli bu?” diye ekleriz.
Zihnimizi suçlarız, yanış düşündüğümüzde.
Ya da tahmin ettiğimiz şey, farklı çıktığında.
Herkes kendi boyutunda kalsa da, hesaplar karışmasa, değil mi?
Göreceli kavramlarımız var bizim.
Dün başka, bugün başka olan…
Dün “evet”, dediğimize bugün “hayır”, yarın ise “bilmiyoruz?” dediğimiz.
Takılıp kalırız bazen, köşelere ve kıvrımlara.
Gereksiz detaylarda, kayboluruz.
Her bir oyuncağımızda ruh olduğunu düşündüğümüz anlara dönmek isteriz.
Küçücük ve kendi dünyamızın olduğu o anlar.
Tek o zaman her şey gerçek ve samimiymiş, diyoruz şimdi.
En güzel anlarmış….
Her şeyin gerçek boyutunda olduğu zamanlar…
Birde hayallerimiz takılır göreceli ince sınırlara. Kimse kimsenin hayalini beğenmediğinden
Birde sanırım kimse kimsenin de fikrini beğenmiyordu ve bu yüzden akla nazar değmiyordu!
Aşikâr herkesin kendi boyutunda olduğu tek yer. Sığınağımız aynı zamanda.
Neyse ki umutlarımız göreceli değil.
Tek o konuda aynı fikirdeyiz.
Hangi yönden bakarsanız bakın, olumsuz bir şey bulamazsınız umutlarda.
Ne diyorduk?
Her daim bir umut vardır.
…
Saygılarımla