İki Mandal Arası Kadar | Necdet Arslan
Alaycı gülümseyişler dökülüyordu güne
Sağanak yağmurlar hilesizliğinde
Martılar dalıp batıyorlardı maviliğe
Birbirlerini sobelercesine deli divane
Her akşama doğru oralarda bir kıyı kahvehanesine
Birbirimizi görmeden gelip
Ayrı yerlerde çaylarımızı yudumluyorduk
Bir hüzünlü şarkı usuldan usuldan yayılıyordu
Güneşin çekip gittiği saatlerde
Kıyıya sığınan köpüklerin dinlediği
‘’Bir yaz gecesi Çamlıca mehtâbına geldin
Billâh o gece sen iki mehtâba bedeldin…’’
Hiçbir şey demiyorduk kimselere
Ben ağaç masalardan birine kurulup
Öyküler yazmaya koyuluyor
Sonra kalkıp mehtâpla birlikte kayboluyordum
Sadece benim duyduğum aynı ses
Bir daha bir daha yankılanıyordu içimde
Ama kim bilir sen nerede
Derin uykulara soluksuz dalıyordun
Alaycı gülümseyişler dökülüyordu geceye
Çoğalıyordu bu kadim aşk
Başımız belalarda kalıyordu
Biz martılar kadar bile olamıyorduk..