Hiç unutmayın | Yelda Karataş
..Hatıraları hızla unutmaya çalışan akıl, vücudun bütün uzuvları gibi yaralarını, acılarını sağaltıyor. Ama gönül, asıl o, hatırda olanı deneyimlerine ekliyor. ‘hiç unutmam, insan nasıl direnir başka’ diyor.
Duyguların hafızası, gönlümüzün hatırası duyarlılığımızı berraklaştırıyor, her an’ı bilince çıkarıp sorguluyor.
Acısını ve sevincini sorgulayan canlıdır insan, tıpkı bir öküz gibi.
O da deneyimler. Öküzler o gözleri sürmeli canlar, tıpkı kelebekler gibi doğaya, onun parçası olduğunu hissettiği insana gönül kucağını açar içtenlikle, her seferinde.Doğayı yeniden üreten İnsan, deneyimlediği acı ve sevinçleri, karmaşık bin bir duygusunu gönlüne tarih düşer. Buna hatıra denir.
Yıllar ilerledikçe gönülde kalan, yeniden kurgulansa da güven duygusu, direnç ve insan onuru söz konusu olunca kalbini keskinleştirir insan denen canlının. Bir kelebeğin saflığı yok bizde… Doğadan kopan bilincimizde. Hem ödül hem cezamız o korkunç aklımızın buzlu sularında hayat farklı akar…
Zamanın belleğinde hatıralar, sırat köprüsü olur. Koştuğu o berrak suyun zehirli de olabileceğini öğrenmiştir yürek çünkü.
Sınav verenler, hayat dostlarını iyi tanır. Hatırlar. Buna vefa denir.
Şu kısacık yedi günde gördüklerim, deneyimlediklerim ağır bir tortu içimde. Umudun kapısından bir daha geçerken, adını hiç unutmayacağım, Değerli Ahmet Aras’a teşekkürü bir borç biliyorum. Büyük bir gönül borcu hissediyorum…
Bodrum’u ateşin içinden çıkaran her bir Bodrumlu’ya da…
.. Gönüllülere, yerlilere… Her biri hatırımıza kazılı, su veren, su yaratan ellere yüreklere… Müteşekkirim, yeni doğan güne olduğu gibi: ‘ Hiç unutmayın’
Hiç unutmayın | Yelda Karataş