Acıların İçinden Gelen Aydınlık | Hatice Altunay
23 Nisan 2021
Saygıdeğer Ayla Kutlu Ablamız,
Sizin yüzünüzü görmedim yapıtlarınızı okuyunca içine çekip aldı beni. Bir Göçmen Kuştu O yapıtınızı okumakla kalmadım, Yazın öğretmenliğim sırasında öncelikle zümre arkadaşlarıma, öğrencilerime hep önerdim. Sınıflara taşıdım bir sanatçı akıp giden anlatımı ve tarihi gerçekliği harmanlayarak ne güzel anlatmıştı. Romanın ardından sürekliliğini Emir Beyin Kızları adlı yapıtıyla perçinlemişti. Tarihi belleği ve gerçekliği ne güzel yansıtmıştınız. Sizin iyi bir tarihçi olduğunuzu düşünmüştüm. Siyasal Bilimler mezunu olduğunuzu okuyunca da taşlar yerine oturmuştu. O zamanlar en büyük düşümdü kitaplarımın olması…Geleneği bozmayacaktım ilk kitabım şiir olacaktı. İlk göz ağrım şiir kitabına kavuşmam çok zor oldu. İstanbul yayıncıları şiir
Dosyama çöp gözüyle bakmışlardı. İncinmiştim. Düşümü öteledim ya umudumu yitirmedim Günün birinde yazar olursam, Saygıdeğer kalemine hayran olduğum Ayla Kutlu ile bir fuar alanında tanışır mıydım? Onu kucaklayarak sıcacık sohbetlerine kavuşur muydum?
Ayla Kutlu ablam benim biricik önderimdi. Onun yapıtlarında, onun savaşımcı kahramanları gibi hissediyordum kendimi. Kadınlarımızın çilekeş yaşantılarında asla kaderci olmayan yönlerine hayrandım. Bir Göçmen Kuştu O kitabındaki Gülhayat gibiydi kısmen hayatımız. Onuruna sahip çıkan, çilelerini çığırtkanlık yapmadan çeken kadınlar değil miydik bir zamanlar. Emir de öyle …Evlendiği ve sonra ayrıldığı kadını korumuş ve kollamıştır. Bugünlerde yazılsa yazılsa sahteliğin romanı yazılırdı Ayla Ablam benim. Sahte gelinler, sahte damatlar, sahte hayatlar….
Canım Ablam benim, senin doğduğun o güzel toprakları anlattığın ASİ …ASİ Romanınla yücelmiştin iyice gözümde güzel toprakların, uygarlıkların koyun koyuna birbirine dolandığı , hoşgörünün, sevginin buğulu kentine yolum düşer miydi diye düşler kurdum.
Bereketli ve huzurlu dünyanın insanlarının din yaftası içinde olmadıkları o güzel kenti yaşattım sayfalar dolusunda güzel topraklarda gezindim güçlü kaleminizle…
Ne güzel dile getirmişsin Ablam benim.
“Evet, her romanımda, tarihsel bir fon var ve tarihsel akışı; insanların yaşadıkları acıların, duyguların ve umutların etkeni olarak görüyorum. “Derken ilettiğin iletine kadar da önemli tarihimize sırtımızı dönmeyiz elbet. Tarih sahneden çekilince tarihi romanlar, tarihi yeniden işleyen yazınsal yapıtlar bize o günleri yeniden nakış nakış işler. Belki de tarihi belleğimizi yeniden yaşattığınız için size hayranım.
. Savaşın getirdiği göç, yoksulluk, yıkım, mutsuzluk gibi sorunları işleyişiniz ustaca, kör karanlığa sürüklemiyorsunuz ne kahramanlarınızı ne de okurunuzu.
Kadın problemleri sizin işlediğiniz öncelikli konulardı. Özellikle kadınların cinsel obje olarak görülmesi, tacize, tecavüze uğramaları ve toplumda değersizleştirilmeleri sorunlarını işleyişiniz bir başkaydı. Kadın yazar olarak gurur duydum sizinle.
Ayla Kutlu’m benim! Dilinin sadeliği, anlatımının yalınlığı, gündelik dili ve özellikle de halkın alışık olduğu deyimleri kullanışın içine çekerdi okurlarını. Kutluyorum örnek alıyorum kendime. Yazar düşlerimde güzel bir düğümsünüz.
Saygıdeğer Ayla Ablam, düşler düş olmuyormuş Kitaplarım oldu benimde… ilk şiir kitabımla hemde… Hatay Kitap Fuarına Marmaris’ten adeta adeta uçtum Don Kişot misali bir buçuk günlüğüne. İlk gün tam fuar olmadı benim için… İkinci gün öğleye doğru “Yazarımız Ayla Kutlu fuar alanında anonsunu duyar duymaz adeta fırladım yerimden. En büyük düşüme, size koştum. Henüz kalabalık yoktu. Önceden imzaladığım kitaplarımı verdim size. Yılların belgeliği ellerinize dokundum kucakladım sizi. Aileden biri gibi o kadar içten gülümseyişiniz, kısacık sıcacık sohbetiniz.
Beni Hataylı sanmanız ki Altunay soyadı ile asil bir aile imiş. Sonraki gelişlerimde öğrendim Altunaylar köklü bir aile. İçlerinde sanatçı olanlar da var. İlk kıvılcım yürek yüreğe olmuştu. Halkın yazarı oluşunu ilk görüşümde anlamıştım. Ayrıcalıklı bir masası ve kasıntılı yazar duruşu yoktu. Egosunu çoktan öldürmüş halkın içinden halka seslenen bir yazardı o. Sözleriyle büyülendim. İçinden gelen son kitabını imzaladı bana. Kitap dostluğumuza şapka çıkarttık. Uzun soluklu sohbetimiz olmasa da kısacık zamana çok konu sığdırdık biz.Kimbilir kısmet olur mu yeniden görüşmemiz.
Saygı değer Ayla Ablambenim. Kuledibi Yayınları sahibi, Kültür Kentleri Birliği Hakkı Gümüştaş’ın Kanal İzmir Tv programına almıştı sizi.İyi ki almıştı. Heyecanla bekledim o günün saatlerini. Sonraları da yeniden izledim o güzel programı. Bir kez daha gurur duydum sizinle.Ne büyük örneksin biz kadın yazım emekçilerine.
“Akıllı olmayı güzel olmaya yeğliyorum. Diyorsunuz ya işte orada sımsıkı kucaklamak istiyorum sizi. Kendisini cinsel obje gibi sergileyen, erkek okuyucu avlayan hemcinslerim olan, sağa sola çamur atan yazarlardan tiksiniyorum kabuğuma çekiliyorum ünlü olmayı asla istemiyorum.
“Teknoloji ile birleşen sanat yüzeysel oluyor. Çok satışı yeğleyen yalap şalap, insanların duygularını, iç duygularını kaşıyanlar eleğin altına düşeceğine inanıyorum. Diyorsunuz ya
Ben de ekran başında “Hay ağzını öpeyim. Gerçek yazarım. Diye hopluyorum.
Kendini pazarlayan, kendini övgüyle parlatan popüler kültüre adeta hizmet veriyor.
Ne yazılırsa yazılsın öncelikle öz duygular iletilsin diyorsun ya biz yapıtlarınızda o içtenliği yaşıyoruz o yüzden kahramanlarınız ölümsüz oluyor. Sen de Gitme Triyandalis adlı yapıtında insanlığı kucaklıyorsunuz ki Sait Faik öykü ödülü aldınız. Romanlarınızda da büyük ödüllere layık görüldünüz. Sizinle gurur duyuyorum saygıdeğer Ablacığım.
Siz yazdığınız yapıtlarda ki Tutsaklar da cezaevine giren gençlerin geride bıraktığı sevenlerini dillendirilişi de sizin toplumcu ve bütüncü bakışınızı yansıtıyor.
Kanal İzmir tv özellikle ödüller konusundaki çarpıcı saptamalarınıza katılmamak olanaksız.
Günümüzdeki ödüller ahbab-çavuş, ticari duygusal alışveriş vs olduğu pekiştirilirken, hiçbir yarışmaya bireysel başvurmadığınız, ödüle layık görüldüğünüz ve kırk yaşından sonra gençlere yol açmak amaçlı ödülleri kabul etmeyişiniz büyüklük örneğidir.
“Ödüller elbette iyi tok gözlü olmak gerekli. Gençlere yön vermeli” deyişinizin ne kadar da haklı ödüle hiç gereksinimi olmayan ünlülerin gençlerin önüne set çekmeleri hiç hoş değil elbette.
Saygıdeğer Ayla Ablacığım, ekranda da olsa sizi görmek o kadar iyi geldi ki yazmanın, sanatın sancılarını her sanatçı yaşıyormuş… Bir de şarkı söylemeyi sevdiğinizi, dünya klasiklerini dinleyerek yapıtlarınızı yazdığınızı söyleyince adeta büyülendim.
“Önce müzik beni dolduruyor. Ne güzel çağrışım üretmeye. Sanat bir bütün değil mi zaten?
Salgın döneminde ikinci yılda eksenimiz kaydı Ablacığım. Ben de resim sanatıyla bütünleştim, taşları, fayansları, tenekeleri, tuvalleri boyuyorum dünyayı güzelleştirmek içimin sızılarını dışa vurmak belki de…
“Sanatçı mutlu olursa yaratamaz.” diyorsun ya ne kadar haklısın.
“Acı çekmeyen sanatçı olamaz.”
“Sanat aşktır.”
“Karakterlerimi yaşamazsam yazamam.”
Ülkemizin güçlü kalemleri içinde yeriniz biricik. Dünya yazını sizi tanıyor. Gururluyuz inan.
Ne güzeldi akıp gitti zaman… Kim bilir güzel günlerimiz olur mu? Gençler bana gelsin davetinizi kabul ediyorum bir köpüklü kahve içimi olursa zaman.
Saygıdeğer Ayla Ablam, ellerinden öpüyorum. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun. Çocuk yüreklere selam olsun! Sağlıklı ve huzurlu, üretim dolu güzel zamanlar diliyorum. Tüm güzellikler doldursun sizi. Müziğin nağmeleriyle… Görüşebilmek umuduyla sevgilerimle kucaklıyorum. Muğla Marmaris’ten
Hatice Altunay
*Seçkin Zengin ‘in hazırladığı Yazarıma Mektuplar seçki dosyasında yer aldı yakında Klaros Yayınlarından kitaplaştırılacaktır.