Tezler Özlü Anlatımı ve Yazımı Üstüne | Canan Aktaş
Her okuyucunun kendine özgü okuma süreci vardır.Benim Tezer Özlü’yle tanışma sürecim Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabını 1990’da okumakla başladı.Bu kitap sayesinde İtalo Calvino’nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu’ sunu okudum .Cesare Pavese’in Yaşama Uğraşı arkadan takip etti.
Tezer Özlü’de Cesare Pavese gibi içinde olduğu dünyayı sanki bir uzvu bir organı gibi yaşamın içine katarak anlatır.Sokakları ,caddeleri ,kaldığı odayı ,odadaki dolabı sanki kendi ait bir dünyanın yaşayan parçaları gibidir. Yazılı metinlerinde geliştirdiği duyarlı anlatım insanın iliklerine kadar işler.Kendi dünyasını derinlemesine algılatır size.
“ Yorgunluktan Akdeniz’i bulamadığın gri ,kirli egzoz gazlarının koktuğu sokaklarda yürüdüğün ,duvar yazılarını okuduğun ve İstanbul’u anımsadığın Cenova kenti nasıl yaşıyor içinde “der.
Çocukluğumun Soğuk Geceleri’nde
“Sinir hastalığıda bulaşıcı bir şey.Hem öyle mikrop almakla değil,bir insanın umutsuzluğunu derinden algılamakla bile geçer.” der.
Hastalığı derinleştiği zamanlarda ailesinin de etkilendiği sınıf savaşına çokta katılmamasına rağmen bir delilik anında ;
“Ölüyorum devrimci mücadeleyi bensiz sürdürün “der.
Şok koması içinde mücadelenin yaşandığı zamanda mücadelenin sürmesini ister kafasına verilen elektriğin öldürücü gücüne dayanmak için bir öyküsünde şöyle anlatır 12 Mart dönemini ;“Benimle büyümüş benimle gelişmiş devrimci mücadelenin başarıya ulaşmasını istemek,ölümle burun buruna gelince kendiliğinden dışa yansımış bir dilek.”
toplumsal yargılara karşı bir duruş sergilediği halde, Tezer Özlü için toplumsal anlamda insanlar onu belli ideolojiler ve kalıplar çerçevesinde değerlendirmesi de anlam arayışı sırasında zorlu bir süreç oluşturduğu halde yazınında bunu anlatmaktan çekinmez.
Eski Bahçe Eski Sevgi ‘deki Dönüş öyküsünde anlattığı baba figürünü ağır bir zamana yayılmış sözlerle anlatır.Kendi yaşamıyla ve aile hayatıyla paralel bire bir örtüşen öyküler anlatır aslında.
”Bir zamanlar babam büyük bir masa yapmıştı.Onun yaptığı tek şey bu büyük masa.Eline bir kitap aldı . Oturdu_ Kalkmayacağım artık— dedi.kımıldamayacağım.”
Kayıpları kıpırdamadan sessiz izlemek ister aslında ama bunu başaramaz .
“Bense ölümleri tatmak istemiyorum .Yorganın altında kalacağım hep.Masanın başında oturacağım “der.
Kafka’nın Dönüşüm’ünü okuduktan sonra “her böceğin daha önce insan olduğunu düşünecek kadar etkiledi beni.İnsanların yaşam ve toplumsal düzenini örgütlemektesin tutumlarının hepimizi bir böcek yada koyun kıldığını düşünemeyecek kadar gençtim “
Ona göre edebiyat yeryüzüne dayana bilmek içindir ona en büyük direnme gücünü veren de Kafka’dır.
“Yoksa Kafka ,bizim adımıza,ama bize karşı örgütlenen güçlere direncimizin tüm ipuçlarını verdiği için mi giderek önem kazanıyor?İnsanın umutsuzluğu çağlarla çığ gibi büyüdüğü için mi?” der Kafka ile Yaşamak yazısında .
Pavese‘nin “yaşamak insanın yaşantı aradığı değil,kendi kendini aradığı bir olgudur.”sözünden yola çıkarak.Kaybolduğu dünyada kendini arar.
Tezer Özlü “neden yazılır ?”sorusunu şöyle yanıtlar.
“Dünya acılı olduğu için yazılır.Duygular taştığı için yazılır.İnsanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir.Ama insan bir kez zavallılıktan sıyrılmaya görsün,o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir.İşte öylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazı yazılır. Çünkü ,insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar.Dünyasına egemen olan insan,acıları coşkuya,bunalım yaratmaya,sevgisizliğe sürekli aşka dönüştürebilir.Ben dünyama egemen olmayı edebiyatla öğrendim.”
“Yaşamla ve ölümle hesaplaşmak için yazıyorum.”der.Bir kaç kez manik depresif rahatsızlığı yüzünden engel olamaz intihar girişimlerine.
Aslında Tezer Özlü’nün dünyayı algılayışıyla yaşam arasındaki kurduğu ilişki hastalığının ağırlaştığı dönemlerde yazdığını düşündüğüm Kalanlar ‘da ki şu sözleriyle anlatır.Kafasına verilen elektrik ve uygulanan tedavilere şöyle tepki verir.
”Senin düşüncelerini değiştirip kendilerine nasıl olsa uyduramayacaklar. Seni görmek istedikleri gibi olmayacaksın hiç bir zaman.Tanımadığın sürece her acı dayanılabilir.” Hastalığına rağmen Tezer Özlü’yü okurken yaşam çabasının kendini var etme sürecinin öyle olmasını istediği için olduğu ama onu böyle yaşamanın onu yorduğunu derinden hissettirir bize.
“Birden bire çok yorulduğumu, taşıyamayacağımız kadar yaşantı üstlendiğimi ölürcesine algıladım.
Kitapsız,sanatçısız,tartışmasız bir yaşamın özlemi sardı beni”
“Her sabah yepyeni bir dünyaya kalkıyorum.Her akşam dünyanın bütün yorgunluk acı ve çelişkileriyle dayanamaz duruma geliyorum.”
Belki de bu ağır acı ve çelişki hissettiği yaşam ona kanser olarak döndü genç yaşta hayata Pavese’in yaşında veda etti.
Canan Aktaş