Paylaştıkça Çoğalırız | İbrahim Ülger
Paylaşım; sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanların tümünü kapsadığı an bir anlam ifade eder, yukarıda saydığımız dört ayaktan birinin eksikliği, meseleyi doğru anlamamızı engeller.
Ezilenlerin ya da aşağıdakilerin en büyük sıkıntısı paylaşım noktasındaki zaaflarıdır. Oysa bugüne dek bize öğretilen ve bizim bunu doğru sandığımız ezilenlerin paylaşımcı, yönetenlerin paylaşım konusunda cimri olduklarına ilişkindir. Bu yaklaşımın temel zaafı, insanın bir bütün olduğuna ilişkin yaklaşımlarıdır. Oysa batılı egemenlerin teorisyenleri olarak kabul ettiği Aristoteles, köleleri insandan saymaz. Bu durumda yönetenler yani insan kabul edilenler şu veya bu oranda kendi aralarında paylaşımı bildikleri oranda düzenleri devam etmekte, ayaklardan birinin eksikliği yönetememe sorununa sebep olmakta, düzenin yıkılmasında veya değişimine yol açmaktadır.
Ezilenler, bencil ve cimridir, kimileri “parası olmayan nasıl cimri olabilir” diyebilir, her şeyden önce düşünce fukarasıdır, öğrenmeye de pek meraklı değildir. Böyle olunca da kendi aralarındaki dayanışmayı veya paylaşımı yapamadıkları, sadece kendilerini düşündükleri için yönetenlerin kolay lokması olmaktadırlar. Vermekten çok almayı düşünmektedirler. Hükümdarlara öfke duyarak onlardan merhamet dilemekte veya isyan etmeyi marifet bilmektedirler. Diptekilerin yapmış olduğu küçük hesaplar onları daha da ezilen duruma getirmektedir.
Genel gidişattan rahatsız olanlar karanlığa küfredeceklerine Konfüçyüs’ün deyimiyle, bir mum yakmalıdırlar. Bu mum dayanışarak yanar. Paylaşımda kültür temeli oluşturur. Kültürden yoksunluk kültürü baskın olanın etki alanına girer, onun esiri olur. Kapitalizmin kültür temelinde meta, para vardır, o her ilişkiyi bu çerçevede örer. Ezilenler, bu tuzağa düştüğü an egemenlerin basit bir lokması olur. Nitekim yaşanan tam da budur.
Yıllardır, düşünsel alanda paylaşım yapıyorum. Bunları yaparken ne kimseye yaranma ne de kimseye düşman olma gibi bir niyetim var. Genel gidişattan rahatsız olanlara hafif bir dokunuş yaptığımda kimileri öfkeye kapılmakta, tepki gösterebilmektedir. Oysa zihnin gelişimi için farklı düşüncelere ihtiyaç vardır. Bu tür kimseler ezenlerden daha kötü olduklarının farkında bile değildirler. Bizim, bizi rahatlatan düşünürlere değil, rahatsız edenlere ihtiyacımız vardır.
Şu tür kimselerin insanlara yararı olmadığı gibi zararı vardır. 1-Hamaset yapanlar. 2- Duygularımızı okşayanlar, 3-Genel gidişatın kötü olduğuna dair hasar tespit komisyonculuğu yapanlar. 4-Egemenleri hedef gösterip kendilerini gözden geçirmeyenler. 5- Kendilerine sözde bir kitle yaratıp salvo atışları yapanlar.
Toplumun hedef saptıran, unsurları bunlardır. Yoksa zalimin zalimliğinden, sömürücünün sömürücülüğünden söz etmenin kimseye faydası yok… Velhasıl aklı olmayan veya sadece biriktiren ama paylaşmayan herkes fukaradır, dünya bu fukaralarla doludur. Paylaşımda bile sadece parayı anlayanların bol olduğu akıl fukarası bir coğrafyada yaşadığımızı unutmamalıyız.