Karne Heyecanı ve Hayatımızdaki Karneler | Seyital Baykal
Hani karnelerin elle yazıldığı, büyük bir heyecanla beklendiği, pekiyilerin, iyilerin, ortaların, geçerlerin olduğu günler vardı. Karne kâğıdının malzemesinden çalınmadığı ve karnenin daha A4 kâğıdı inceliğiyle ve basitliğiyle tanışmadığı, kalın kâğıtlara el yazısıyla yazıldığı günler… Pekiyiler karnemize sökün etmişse karnemizi göğsümüzü gere gere herkese göstermek isterdik. Pekiyiler çok az, iyiler az, ortalar eh işte ya geçerler ve eski tabirle kırıklar fazlaysa o zaman karnemizi herkesten saklar hiç kimseye göstermek istemezdik.
Karneler ilk dönem alınır, okul ile ev arasında hicret eder; ancak yılsonunda tekrar bizimle buluşurdu. Sakladığımız, yıllar sonra çocuklarımıza göstermek istediğimiz ve dönüp dönüp baktığımız, eski günleri yâd ettiğimiz karneler… Karnelerimiz takdir ve teşekkürle taçlandırılmışsa takdir ve teşekkür belgeleri çerçeveletilir ve evlerimizin duvarlarında herkesin görebileceği bir yere asılırdı.
Bu cuma karneler dağıtılacak ne yazık ki o eski heyecanlar, bekleyişler olmayacak. Karne günlerinin o telaşlı heyecanı teknolojiye yenik düştü. Artık öğrenciler e okul sisteminden daha karne gününü gelmeden notlarını öğrenebiliyorlar. Ah! Nerede acabalarla, inşallahlarla desteklenmiş bekleyişler, heyecanlar?
Biz mi şanslıydık şimdiki çocuklar mı, ne dersiniz?
Ve başka başka karneler de vardı hayatımızda: Sağlık karnesi ve güzel ülkemin kıtlıkla yüz yüze geldiği o dar boğaz zamanlarda ekmeğin karne ile alındığı günlerde ekmek karnesi…
Bir de kâğıtlara yazılı olmayan; yüreklere, gönüllere ve vicdanlara yazılı karneler vardı.
Komşuluk karnesi: Gidişler, gelişler azaldı komşularla. Soğuk yüzlü ve boyu göklere ulaşan kibirli apartmanlarda kendimizi, ev dediğimiz beton duvarlar arasına hapsettik. Bir yabancı gibi baktık komşularımıza veyahut birimizi görmezlikten geldik.
Yurttaşlık karnesi: Yurttaşlık karnemiz her zaman iyiydi; çünkü her ne olursa olsun vatan millet ve bayrak bizlerin başının tacıydı. Yurttaşlık karnemiz yıldızlarla doluydu Kurtuluş Savaşı’nda, Çanakkale’de, Sakarya’da.
Ve insanlık karnesi: Dili, cinsi, ırkı ne olursa olsun herkesin karnesi…
Derslerimiz: Adalet, kardeşlik, paylaşma… Her nerede olursa olsun zor durumda olanın yanında olma.
Hangi karnemiz daha iyi acaba?
Pekiyiler mi, iyiler mi?
Geçerler mi, kırıklar mı?
Daha fazla?
Sınıfı geçtik mi kaldık mı ne dersiniz?
Seyital BAYKAL