Hüzne Anlatacaklarım Var | Mustafa Kemal Erdoğan
/ Hüzne Anlatacaklarım Var da ağlar mı söylersem…
Bu tene kıyarken sen, ben dağılmamak için titremekten sıyrılıp tutundum…Bir zavallı parçayı aldım ayaklarımın altına,sesini duymadım şeytanın…Ve bir an,sadece bir an üzüldü kalbim,yaşlarını kırmızıya dönüştürüp damarlarımdan bütün canıma akarken…Derinden derine bir yere varmaya çalışan tenine aldırmadan,sormadan,kızmadan,yıkmadan ve dökmeden sarıldım canımın cananına…Yoksulluk,arılıktır ey artık sevemediğim…Dertler benim elimde sanatta zenginlik …Her yazdığım dörtlük,altılık,ikilik sayısı ne fark eder tümü sevdalık…Kusursuz,naif ve seçkin aynı zamanda masum bir miniğin sarılmışım yüreğine…Gitsin kim giderse be…Varsın cehenneme isteyen…Olsun ateşle,şeytanla sevişmek isteyen canlar bir…Bana ne… Küfre bile değmeyecek kahpelerin gözlerindeki fer söndü çoktan…Yoktan var ettiğim çöllerdeki o papatyaların yapraklarına aşığım ben…Donuk uzun ve çiğ bir gülümseme gördüm en son ve nefret ettim yıldızlardan…Saçlarına düşen bu ışıkları nur sayan sevgili aptal,abdal’ın sevdasından ne anlarsın sen ? Boyun eğmenin ne kadar kutsal olduğunu bildim her zaman,sevdiğine,gözlerindeki ışıkları hiç benzetmedim gökyüzünde geceleri asılan parlaklıklara…Çerçeveyi aşan resimlerin yer aldığı her mekan günahtır,ben hiç düşmedim hayatın karelerinden…Çıkarmaya çalışanların yandı parmakları…Canları…Acımadım…Ateşlere aşık olanların sonu cehennemdir…Bir kaç alev de ben vereyim istedim…