Yatılı Ölüm | Demir Akbıyık
Senin hiç bıyığın terledi mi anne
yüklemi ben miyim öznesiz yüreklerinizin
sensizlik kiplerini çaldılar anne
sevda tek kişilik yaşanmıyor
hayat da öyle
çıkmazdı hiç sigara izmaritlerinde baş harflerimiz
yalnızlığın salıncağında savrulurdu günlerimiz
çünkü sevda çıkmazında ilençli bir soykırım yaşatırdık aşklarımıza
bilmiyorduk ve kimse de söylemiyordu
hiçliğe
ve yoksulluğa
ve zulme endekslenmiş bir neslin fertleriydik
ve bu birilerinin çok hoşuna gidiyordu
inadın
parçalanması gereken zincirin
son halkası olması gerektiğini
ilk avucumuza dağılması sonucu öğreniyorduk
ve bu yüzden
hep geç kalıyorduk
hani
umutlu yarınların çocuklarıydık biz
hani
biliyorduk yaşamak güzel
hani
dövüşecektik
hani
yaşamın güzel olduğu yerde
dövüşerek ölecektik
yine de içimde bir yerlerde
ölecekse de insan yaşıyorken ölmeli
diyen bir kimliğim daha var
en son söyleneceği
başta tüketip de
piç kalan bir nüfusun parçasıydık
hayal etmeyi bile yalnızlığın oyuncağı kıldık
bu amansız kentin kaçta kapanıp
kaçta açıldığını bile kestiremiyorum artık
kime gitsem bir boşluğun sessizliğini
fısıldıyor kulağıma köz bir körlüğün orta yerinde
acıyor bir yerlerim anne
acımasın senin de saç diplerin
ve nasırlı buruş buruş ellerin
takılmasın tiftik kazağına
gözyaşları ona sürmeler çekmeyesin diye
ve bunca kahpelik
senin de imgeleminden geçmesin diye
ölmüyor mu bu çocuklar ölmüyor mu
söyle anne
hayat ikmale kaldı
ölüm yatılıda okuyor
beni yaşamaya ikna et anne….