CARETTA CARETTA | Josef Hasek Kılçıksız
Onca beklemeyi bir yalana sığıştırıyor zaman. Kuşlar, kırmızı kiremitli çatılar ve koca şehir, hep birlikte mektubunu ve güneşi bekliyoruz, seni bekliyoruz Nora.
Bir martı gökyüzünden bakıyor şehre. Oradan mahzun görünüyor olmalı her şey. Şairler, ozanlar, işçiler, fabrika bacaları ve trenler mahzun. Çerçinin biri son anlam kırıntılarını topluyor şehrin yorgun sokaklarından.
xxxxxx
Düğümü kopartarak çözen, hayatın sert dalgası büyüyerek üstüme üstüme geliyor. Kıyıya doğru giden değil, hep uzayıp ırayan büyük atlasa doğru, hep yitişe, gitmelere doğru…
xxxxx
Şehrin yapay ışıklarına aldanıp sudan uzaklaşarak ızgara deliklerine düşen onlarca Caretta yavrusunu izliyorum. Bazılarını kurtarıp suya bıraktım. Sularda tekin değil ki. Suphi’nin Maria’sını, Virginia Woolf’u düşün.
xxxxxxx
Tam o sırada yumurtalarını nereye bırakacaklarını bilen balıkların, ışığa ulaşmanın yolunu bulmayı beceren ağaçların sırrını düşündüm. Seni, kalpteki yön ve yuva bulma arayışındaki kodlanmayı düşündüm.
xxxxxx
Hatırlar mısın, ateşim vardı. Hastaydım o zamanlar. Çocuk aklımla bakışlarının hastası…
Hastayken nedense babamı işgale karşı bir Kızıl Ordu askeri gibi hep başucumda düşledim, ya da öyle olsun isterdim. Seni de Paris Komünü’nde bir Nathalie Lemel olarak düşündüm Nora.
xxxxx
Kalbimi tapınağın olarak düşün. Ayrılığı, gün ışığı kadar güzel yüzünde gecede kısa bir ay tutulması olarak.
xxxxxxx
Anlatının tümü için
http://www.kirpiedebiyatdergisi.com/caretta-caretta-josef-hasek-kilciksiz/