14 Şubat Dünya Öykü Günü | Özcan Karabulut
Önümüzdeki günlerde 14 Şubat Dünya Öykü Günü etkinlikleri çerçevesinde Manisa’da Bahçeşehir Koleji’nde olacağım. Edebiyat öğretmeni sevgili Serkan Kılıç 40’tan fazla soru göndermiş. Sağ olsun, soruları Manisa depremleri gibi Ankara’yı sallamaya başladı… Sorulardan birinde hayatımın şarkısı soruluyor. Birkaç saattir şarkılar arasında dolaşıyorum. Hayatımın şarkısından değil de, hayatımın şarkılarından söz edebilirim sanırım. Bu şarkıların çoğu da ilk gençliğimin Adana’sından, 70’li yıllardan geliyor: Nükhet Duru’nun Ben Sana Vurgunum ve Melankoli’si. Cem Karaca’nın Tamirci Çırağı. Barış Manço’nun Kol Düğmeleri. Berkant’ın Sana Gönül Verdim Diye’si. Ersan Erdura’nın Çocuk Gözler’i, Erkin Koray’ın Öyle Bir Geçer Zaman ki, Fesupanallah, Arapsaçı ve Aşkımız Bitecek’i, Selda’nın Hapishanelere Güneş Doğmuyor’u, Atilla Atasoy’un Bir Gün Beni Ararsan’ı, Erol Evgin’in İşte Öyle Bir Şey’i, Ajda Pekkan’ın Kimler Geldi Kimler Geçti ve Ya Sonra’sı, Edip Akbayram’ın Denizüstü Köpürür’ü… Peki Cat Stevens’ın, Rod Stewart’ın şarkıları olmasa Baştan Sona Yalnızlık’taki, Belki de Kaybeden Zaman’daki öyküleri yazabilir miydim? Ya Eagles’ın Hotel California’sı olmasa Amida’yı yazabilir miydim? Sanmam. Yazabilsem bile, başka başka metinler çıkardı herhalde…