Köy Enstitüleri ile Onun Mimarları
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç’un da hatırlanması gerekmez mi?
Hasan Âli Yücel, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirmiş ve 1922’de öğretmenliğe başlamıştır.
1924 yılında milletvekili olan Hasan Âli Yücel, 1938 yılında Milli Eğitim
Bakanlığı’na getirilir. Onun bakanlık yaptığı dönem Milli Eğitim’in en parlak
dönemi olmuştur. Bu dönemde:
– Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi kurulur.
– Yüksek Mühendis Okulu, İstanbul Teknik Üniversitesi’ne dönüştürülür ve Ankara
Tıp Fakültesi kurulur.
– Türkiye’nin “aydınlığa açılan kapıları” olan Köy Enstitüleri kurulur.
– Dünya edebiyatının ve düşün dünyasının klasik eserleri, en yetkin çevirmenler
aracılığıyla Türkçeye çevrilir.
– Devlet Konservatuvarı kurulur.
– Onun çabaları sonucunda Türkiye UNESCO’ya üye olur.
– Üniversiteler Yasası çıkarılır.
1946 yılında, 7 yıl sürdürdüğü Milli Eğitim Bakanlığı’ndan isteği ile ayrılır
Köy Enstitüleri Hasan Âli Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç’un büyük çabalarıyla
oluşturulmuş bir eğitim devrimidir.
Köy Enstitülerini UNESCO, “dünyanın örnek alması
gereken öğretim kurumları” olarak göstermiştir.
Sayıları 21’e ulaşan Köy Enstitüleri 1954 yılında kapatılmamış olsaydı,
Türkiye’nin dünya ulusları arasındaki yeri en ön sıralarda olurdu.
“Askerlikleri sırasında başarılı olan gençler, gelişen tarımsal teknolojiyi
önce öğrenip sonra da öğretmek üzere, ‘Ziraat Bakanlığı’nın desteği ile
eğitilip yetiştirilir ve öğrendikleri ‘modern tarım tekniklerini’ köylülere
aktarmak için köylere gönderilir. Bu gençler ayrıca, ‘öğretmenlik’ görevini de
üstlenir. İsmail Hakkı Tonguç’un yönetip, yönlendirdiği bu proje çok başarılı
olur. Kısa bir süre sonra çıkarılan yasalarla ‘köy eğitmeni’ yetiştirilmesi
giderek yaygınlaşır. Bu uygulama gelecekte kurulacak ‘Köy Enstitüleri’ için çok
başarılı bir deneme olmuştur ve Türkiye’nin ‘aydınlığa açılan kapıları’ olan
Köy Enstitüleri kurulması için uygun ortamı oluşturmuştur.
1936’da başlayan, ‘Köy Eğitmenleri Yetiştirme Projesi’ denemesinin başarıya
ulaşması üzerine, 1940 yılında çıkarılan ‘Köy Enstitüleri Yasası’ yürürlüğe
girer. Yasanın yürürlüğe girmesiyle, köy okullarına ‘öğretmen’ yetiştirmek için
yurdun çeşitli yörelerinde toplu yerleşim yerlerinin uzağında, geniş arazileri
olan bölgelerde, Köy Enstitüleri kurulmaya başlanır.
Devletin bu kurumlara katkısı hemen hemen yok denecek kadar azdır. Öğrenciler,
bir yandan eğitim görürken diğer yandan da kendi dersliklerini, barınaklarını,
kısaca kendi gereksinimlerini, konularının uzmanı olan öğretmenlerin ve usta
öğreticilerin gözetimi ve rehberliği ile kendileri yapar.
Öğrenciler elleriyle kurdukları okullarda, modern tarım, demircilik, yapı
ustalığı, arıcılık ve el sanatları üzerine uzmanlaşırlar.
1943 yılında Köy Enstitüleri için gereken yönetici, müfettiş, öğretmen
yetiştirmek üzere Hasanoğlan Köy Enstitüsü bünyesinde ‘Yüksek Köy Enstitüsü’
açılır. İlkokulu bitiren çocukların sınavla alındığı Köy Enstitülerinde öğretim
süresi beş yıl olarak belirlenir.
Bu eğitim süresi, ‘kültür dersleri, tarım dersleri ve sanat ya da teknik
dersleri’ olmak üzere ayrılmıştır. Dersler uygulamalı olarak yapılmaktadır”.
Toprak ağaları, laik Cumhuriyet düşmanları ve dini siyasete alet edenler el ele
vererek 1954 yılında Köy Enstitülerini kapatmayı başarırlar.
—-