Dolar 34,4807
Euro 36,4050
Altın 2.957,53
BİST 9.362,03
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Hafif Yağmurlu

MİLLİ ve MANEVİ DEĞERLERİMİZ | Yıldız Demirci

03.01.2020
2.421
A+
A-
MİLLİ  ve MANEVİ DEĞERLERİMİZ | Yıldız Demirci

Milletlerin, tarih boyunca geçirdikleri pek çok sarsıntılı anlardan bile hiç elden bırakmadıkları bir takım değerleri vardır. Bu değerler, fert fert olduğu kadar toplumun bütün katlarında da aynı şevk ve heyecan kaynağı olur. Çünkü bu değerler o milleti meydana getiren bütün kişilerin ve zümrelerin ortak var oluş kaynakları, var oluş sebepleridir. Devletler, başka devlet ve milletlerle olan münasebetlerine hep bu milli değerleri açısından bakmak zorundadırlar. Yeni ortaya çıkan durumları da milletler ve milli değerler çerçevesinde değerlendirip yollarını ona göre çizmek durumundadırlar. Bu milli değerlerin bir kısmı ortaktır. Yani diğer milletler ve devletler de aynı değerlere sahip olmak arzusu besleyebilirler. O değerlerin yanında bir takım millilik vasfı taşıyan pek çok özel değerler vardır.

Milli değerlerimiz nedir bizim?

Dilimiz, dinimiz, bayrağımız, mili ve dini bayramlarımız, düşünürlerimiz,alimlerimiz, sanatçılarımız bu liste böyle uzar gider..

Milli değer deyince tabii ki de milletimiz, ulusumuz, vatanımız toprağımız hepsinden önce… Hazırcı bir millet olduk çıktık, hiç bir şeyi araştırıp öğrenmiyoruz, kulaktan dolma, ondan bundan duyma bilgilerle dolduk taştık.. Dimağımız, beynimiz, yabani otlarla dolu genellemeler o kadar çoğalmış ki,..öz benliğimize taze çiçekler lezzetli meyveler, verimli ekinler ekemiyoruz..

1) Dilimiz mesela, öz Türkçe’mizin kıymetini bilen kaç kişi var bir özenti aldı başını gidiyor tabelalar bile yabancı. Örneğin; bebek giyim yerine baby clothing,prenses giyim değil de princess clothing, kusura bakma yerine pardon, evet yerine yes,, sağ ol yerine thank you, kadın, hanım, Hanımefendi yerine bayannnnn birde uzatıyorlar ki kibarlıktan çatlanacak az daha…bu listede uzar da uzar….

2) Ulu önder Atatürk’ün gerçekten okullarda okuduğumuzun dışında hayatını, yaşam biçimini, araştırdık mı? Hayır… Atatürk bizim milli değerimiz değil mi?

3) Ankara Hacı Bayram Veli Cami-ine gitme-yenimiz yoktur.

Bir de çevre düzenlemesi yaptılar (güya), etrafı lokanta, kitapçı, vakıf ve dernekten geçilmiyor; Ulus Hali, Anafartalar tarafından camiye baktığınızda gördüğünüz “Özler Kebap”, “Develi Cıvıklısı” vb. lokantalar.

Ne yapılır orada? Camide dua edilir. Türbede merhumun ve tüm ölmüşlerin ruhuna Fatiha okunur. Hatta bir ara mum yakılıyordu çok şükür yasakladılar biliyorum..Acaba kaç kişi Hacı Bayram Veli’nin hayatını araştırdı? Bir misafirimiz geldiğin de, Hacı Bayram Veli hakkında sorduğun da anlatabilir miyiz, hayır! her gün önünden geçiyoruz oysaki.. Gidin bakın Hacı Bayram Veli Camisine ve türbesine gidin, dilenciler, üfürükçüler, sahta hocalar, duygu satın alıp din satanlar dolu bahçesinde….

Hacı Bayram Veli bizim manevi, camisi de bizim milli değerimiz değimli?

4) Ankara Kalesi tabelalardan görünmüyor, en son zirvesine çıkın bakın pislikten geçilmiyor..

Yani benim inandığım bir şey var sen senin olana sahip çıkmazsan illaki başkaları çıkar.

Bir savaşta, galip gelmek istiyorsan önce en yakınından başlayacaksın; dıştan içe değil içten dışa önce kendini fethedeceksin.. Sonra kendi haneni, kendi sokağını, mahalleni, ilçeni, ilini,sonrada diğer illeri fethedeceksin. Kendinle, hanenle, mahallenle, şehrinle çıktığın savaştan hüsrana uğramak söz konusu olmaz.Ama uzaktan başlarsan zafer kazanman mümkün değil.

Değerlerimizde aynı şekilde değerlerimize sahip çıkabilmek için önce kendi öz değerlerimizi belirlememiz gerekmez mi?

Bize neye, ne için, nasıl, ne kadar değer veriyoruz!?..

Komşunun kapısındaki pisliği eleştirmek kınamak yerine, herkes kendi kapısının önünü temizlerse mahalle temizlenir bu kıssayı da herkes bilir.

Benim çok sevdiğim bir hikaye var:

Karı koca sabah bakıyorlar camdan dışarı komşu çamaşır asmış balkona, kadın diyor ki kocasına;

– Aaaa beyazları hiç iyi yıkamamış kirli kirli asmış

Kocası cevap veriyor.

– Hanım, hanım komşunun çamaşırları değil, bizim camlar kirli…

Bizler toplum olarak başkalarını eleştirmeye akıl vermeye pek meraklı bir milletiz ama verdiğimiz akılla kendi yaptıklarımızın hiç bir bağı, bağlantısı yok…

Milli ve manevi değerlerimize sahip çıkabilmek için anlatmak eleştirmek ya da akıl vermek yerine önce kendi değerlerimizi belirleyip uygulamak örnek olmak gerekmez mi?

Benim kendi anlayışımla,anlayabildiğim kadarıyla. Vel asr süresi bundan bahseder.

Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm

1- Vel’asr.

2- İnnel’insâne lefî husr.

3- İllellezîne âmenû ve amilûssâlihâti vetevâ savbilhakkı vetevâ savbissabr.

(Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

1- Asr´a yemin olsun ki,

2- insan mutlaka bir ziyandadır.

3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.)

Bu ayeti kerimede benim anladığım insanlar hal hareket tavır ve davranışlarıyla iyi işler yapsın insanlara güzel örnek olsun sonrada o iyilikleri güzellikleri, ahlak, sabır, adalet, gibi bilgileri tavsiye etsin

1) Yani sadece bilmek sıfır değer, ne kadar karşıdakine anlatsak da işe yaramıyor.

2) Bilgiyi kendi hayatımızda, uygulamak bu güzel olanı.

3) Hem bilmek hem uygulamak hem örnek olmak, hem de tavsiye etmek buda en güzel kıymetli en makbul olanı.

Biz sigara içeriz çocuğumuza sigara içmesini zararlı olduğunu anlatırız. Halbuki içmesek çocuk zaten içmeyecek anlatmana gerek bile kalmaz belkide..

Ailende dahil senin söylediklerine değil yaptıklarına bakar model alır kendine.

Akşam olur TV,nin başından kalkmayız ders çalış kitap oku deriz çocuğa halbuki alsak bir kitap elimize okusak, çocuk zaten okuyacak kitabını..

Öncelik kendimiz, kendi değerlerimiz olmalı ki örnek olabilmeliyiz. Ben kendi değerlerimi bilirsem, sen kendi değerlerini bilirsen ve bunu uygularsak kendi yaşantımız da, saatlerde laf anlatmaya gerek kalmaz. Zaten sen örnek model sensin çocuklarında komşunda mahallende şehrinde içten dışa bu çember çoğalır gider..

Ellerimiz temiz olacak ki, uzattığımızda karşıdakini kirletmeyelim sen ellerini yıkamazsan kirli ellerle nasıl temizleriz başkasının ellerini?

Güzel ahlakla saygıyla sevgiyle dürüstlükle, örnek olmak gerekir akıl vermek değil.

Günümüzde selamlaşmak bile unutuldu; selamlaşmak Peygamber sünnetidir aslında..

Yoldan geçerken selam verdiğimizde bile tuhaf bakışlara maruz kalıyoruz selamımız da alınmıyor çoğu zaman…

Yıl 2005- 2006 Cebecide oturuyoruz şaşmaz da köftecilik yapıyorum. tabii Cebeci’den Şaşmaz’a trenle gidip geliyorum her sabah 06.30 – 07.00 arası. Saimekadın’dan biniyorum evden çıktığımda biraz yürüyorum, parkın içinden geçiyorum.. Her sabah parkta belediye çalışanları var ve yanlarından geçiyorum ilk gün selam verdim, “hayırlı işler kolay gelsin” dedim, o kadar tuhaf baktılar ki sanırsın küfrettim, cevap bile vermediler. İkinci gün, üçüncü aynı şekilde devam ettim, en sonunda üçüncü gün aldılar selamımı, daha sonraları onlar beni görür görmez, “ooo hayırlı sabahlar abla, hayırlı işler” demeye başladılar…

Önceliğimiz kendi değerlerimiz, ailemize, ailemiz komşumuza, komşumuz mahallemize, mahalle şehrimize, şehrimiz ülkemize, vatanımıza toprağımıza vesile olur bütün değerlerimize de memleket ve millet olarak sahip çıkmış oluruz..

20/Kasım/2018

Yıldız Demirci
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.