Her Neyse | Türkan Önder
Bilinçaltım biz olmak istedi ,inandırdı bir şey olduğumuza;oysa hiçbir şeydik seninleTürkan Önder
Sen geride bırakırken yolları, yüreğini de bırakmışsın duraklardan birinde aşkı bedene sıkıştırıp; o kadar boştu ki göğüs kafesin, onun duvarlarına çarpıp çıkıyordu aşkım derken bile sesin.
Oyun sandın değil mi her şeyi, çocuk küsmelerimi, gözlerine bakmaya utanan gözlerimi, duymaktan kaçarken sehvi sözlerini.
Oysa güneş yakmış olsa da daha önce tenimi, rüzgâr savurmuş olsa da saçlarımın artık zamana yenilmiş narin tellerini ve belime kadar batmış olsam da daha önce sel sularına, sol yanımda bir küçük arı kuşu kanat çırpıyor hala.
Ve şimdi seni, beni anlayarak başlangıçtaki içtenliğiyle bitiriyorum her şeyi. Her şey dediğim belki de hiçbir şeydi senin için… Kendi asfaltında yürürken rugan ayakkabılarınla, karşına çıkan bir kedi yavrusuydum belki, gülümseyip geçtiğin. Belki şehrin karmaşasından kaçıp gölgesinde soluklanırken başını döndüren bir ceviz ağacıydım. Ve belki de çakırkeyif bir gecede yiten, okurken kendi kulaklarının bile duymadığı sarı kağıda yazılı yarım bir şiirdi bu sevda, belki içinde küçük bir sancı, nedenini bilmediğin kim bilir.
Ne çok belki’lerim var görüyorsun. Belki de belkiler arasına sıkıştığım içindir bildik yerlerden kolay kolay gidemeyişim.
Her neyse…
Gözünün önünde görüneni görmeyene onu anlatmak mümkün olur mu, bilmiyorum; görene anlatmak doğru olur mu onu da bilmiyorum. Belki de susmak en iyisi…
Bütün anlayabilmemelerini anlayabilmeme fırsat verdiğin için teşekkür ederim; sana kırgın değilim, düşlerimiz denk düşmedi diyelim.
Bol’lular