Korku Çiçeği | Barış Çiçek
kalemin bel altına düşen muamma bir sızıdır
boş beşikte sallanan umutlarım
sen
kalbimi izbe bir uçuruma bırak jose
tanrının dilini öğrendiğimde yeniden seveceğim
insanları
göğsümdeki kırlangıç sürüsü
v şekli bir acıyı öğütlüyor…
oysa sen kırık kanatlarımızdan bahsediyorsun durmadan
yapma
biz seninle
mezopotamya’nın kızgın güneşinde kavrulmuş
birer ’korku çiçeğiyiz’ Jose
alnımızda derin yanık izleri
çılgın atlar koşuyor terimin tuzlu okyanusundan
ve gökyüzü regl oluyor birden
oysa hiç bir hayalin bacak aralarına bakmadım
düşlerim çabuk tahrik oluyor diye
sustuğumda bir çocuk alnından vuruluyor
sustuğumda bütün dünya susuyor
aklımın koridorlarına mevzilenen intihar timiyle
yaşıyorum kaç yıldır
her akşam düşüncelerimi asıyor kör bir cellat
sonra dilimin ucuna gelen şarkılarla
tam bağımsız bir yürek düşlüyorum
bilirsin
bazı şarkılar vardır jose
insanın ruhunu çürütür
ve nedendir bilinmez
dudağımda o kırgın şarkının mistik kokusu
bir gün anlarsın jose
avuçlarımın portakal tadını
ve anlarsın bir gün
neden intihara meyillli
birer korku çiçeği olduğumuzu
bir gün anlarsın