Nuit de la mort (Ölüm Gecesi) | Barış Çiçek
Karanlık sözler yamalıyorum dilime
uzanıyor soylu rüyalarda kağıttan gemilerim
ki ölüme tamah eden bir çocuğum hâlâ
sularım kaynıyor dolu dizgin
I.
sayrıyım
talan edilmiş bir yürekten sürgünlüğüm
bu kuşlar , bu gökyüzü , bu nehirler
bu üzerime yapışan karanlık
belki giderim diye kapıda gözlerim hep
incinmiş gurur
ve haksız olmanın mahçubiyeti başıma vurur
mağlubum kendime
kendi kuyumu kazıyorum
en azılı düşmanım aynadaki silüetim
korkuyorum ondan ve af diliyorum
kesik hırıltılı sesiyle kesmesin diye boğazımı
oysa bu gökyüzü bu nehirler
bu ardıç kuşları ve balıklar
özgürlüğü çağrıştırıyor durmadan
bir kanat sesi yetiyor içimi karartmaya
II.
yüzüm kendimden içre
gözlerimden başlıyorum çürümeye
saçlarım ölüyor her sabah yeniden
tırnaklarımla kazıyorum yüzümü
mutluluk maskeleriyle dolu yüzüm tanınmıyor
ne sesimi duyan oluyor karanlığın ardında
ne elini uzatan
ölümü çağrıştıran şarkılar söylüyorum
ziyan zebil düşlerin içinde s/ayıklıyorum adını
d u y m u y o r s u n
III
içimi kemiren kuşkuya gem vuramıyorum
hayat kadrajına sığmıyor aşkım
“her şarkı kendi dilinde güzel’ diyor ya şair
“seni ölümüne
ölümü seninle seviyorum “
Barış Çiçek