Kavanoz Dipli Dünya | Yılmaz Pirinççi
Herkes soruyor bana
Niye hep sitem…
Niye hep kahır, diye.
Ben hayatın gülen yüzünü hiç görmedim diyorum.
Hiç kimse durduk yere sormadı ki hatırımı.
Hiç kimse gözlerimin içine bakmaya cesaret edemedi ki
Tırnaklarımla kazıya kazıya geldiğim bu yerde, neye sahipsem hep canımdan verdim .
Ağladım.
Ve her sabah inadına dudağımın kenarına o asi gülüşü takındım.
Hiç kimseye olmasa bile hayata inat ettim.
Yaşamaya…
Doğru bildiğim şeyler için savaşmaya.
Azıcık ödün versem, kendimden çok daha güzel bir hayatım olabilirdi.
Bu kadar üzülmezdim meselâ
İnsanlara bu kadar kolay inanmasaydım, bu kadar incinmedin.
Aslında hiç şaşırmadığım halde yinede şaşırmazdım .
Kızıyorum bazen kendime.
Hemde çok kızıyorum
Sana ne diyorum, gecelerin renginden
Sessizliğin sesinden, sana ne!
Sana ne, kağıt toplayan çocuktan,
Dilenen yaşlı amcadan…
Bir susam tanesini taşıyan karıncadan…
Türlü türlü şımarıklık yapan kedi ‘den sana ne
Sana ne geceyi yırtan kahkahadan,
Şerefine, şerefsizine kırılan bardaktan…
İndir, bindir sözüm ona sevdadan, sana ne!
Bırak, dünyanın derdi yetmiyor mu sana?
Bir çift göze bir hayat adanır mı?
Bir gülüş uğruna bir ömür yaşanır mı?
Yürü git yoluna!
Nasılsa herkes istediğini yaşıyor.
Nasılsa herkes kime isterse ona yanaşıyor.
Bırak, biraz da sen eğri ol..
Bir kez de sen umursama şu kavanoz dipli dünyayı.
Aç bir şişe
Bir de şarkı
Gelişine gidişine
Gelmişine geçmişine
Sür sefanı…
Yılmaz Pirinççi