Yas Orkestrası / Ali Cüneyd Kılcıoğlu
Gölge Konuşuyor:
Sağlam referansları olan bir tavsiye kitaptı. Kitabı ve yazarını daha önce hiç duymadığım için tereddütlerim vardı kitapla ilgili. Ali Cüneyd Kılcıoğlu tiyatro ile ilgilenenlerin tanıdığı biriymiş, ama ben yeni duydum bu ismi. Öykülerin verdiği lezzetten dolayı oyunlarını da şimdi merak ettim.
Kah keyiflendim öyküleri okurken kah hüzünlendim. Keyiflenirken bir burukluk vardı ama hüzünlenirken de umut kırıntıları yok değildi. On beş öykü ve sıradışı karakterleri sayesinde memleketin ayrıntılı bir fotoğrafı çekilmiş. Tüm karakterlere baktığımda yazarın güçlü bir gözlem yeteneğinin olduğunu söyleyebilirim. Bir travestinin ya da bir pavyon karısına aşık Kenan Evren hayranı kamburun hal ve tavırlarındaki inandırıcılık. Ve her bir öyküden vereceğim bu tür örnekler bana bunu söyletiyor. Sevmediğim ve beni zorlayan, bana sıkıcı gelen hiçbir satır yoktu kitapta. Dolu doluydu benim için…
Bazı insanlık hallerini görünce ne kadar duyarsız ne kadar yüzeysel olduğumuzu gösteriyor kitap. Gerçekten duyarlılık geliştirecek öykülerdi. Mesela yaşlılık halleri. Gerçekten unutmanın ne kadar zor bir şey olduğunu fark ediyorsunuz. Benim de travesti komşum olmuştu bu öyküleri okuduktan sonra ona güleryüz göstermediğim için yaşadığımı pişmanlığı anlatacak kelimeleri bulamıyorum. Bir erkek olarak kadınlık hallerine karşı daha hoşgörülü olmam gerektiğini öğrendim. Furya adlı öyküdeki Veremli Yıldız mesela. Arabesk bir yaşam sürüyor ama abartmak bu tür yaşantının doğasında var…. Yine dördüncü kocasıyla evlenecek bir kadına ne olursa olsun saygı duymam gerektiğinin Arabesk Serap adlı öykü bana hatırlattı… Yine bir köylü kadını, evladını kaybetmiş bir köylü kadınını, bir Cumartesi annesini anlatmaya gerek var mı.
İtilmiş ve kakılmışlar antolojisiydi kitap. Mesela sevdiği kız kendisine verilmediği için zengin olmak için manavlığa başlayan atanamamış felsefe öğretmeni ve kullandığı mesleki jargon. Gülerken bazen içiniz yanıyor. kadınlardan, yaşlılardan ve üçüncü türden bahsetmiştim yukarıda zaten. Keramet, Kore Parkı, Sopranonun Tabutu, Sepya Fotoğraf yaşlılıkla ilgili harika öyküler.
Zihne kazınacak durumlarda mevcut öykülerde. Cami şerefinde nihayetlenen kan davasının son sahnesi mesela. Komparista Mehmet’in düğün sırasında gelinle göz göze geldiği sahne unutulmazlardan. Aşkişte bu diyorsunuz. Davul Derisi’ndeki evlatlıktan atma ilanı ve bu ilana cevap mahiyetindeki teşekkür ilanı…
Yine bugünden anlatılan çocukluk halleri. Kebudfam bu bakımdan çok başarılı bir öykü. Ama çocuk algısı, çocuk kavrayışı ile yani çocukça anlatılan bir öykü. yetişkin anlatıyor ama yansıtıcı bellek çocukluk. Türk öykücülüğünde sıkça işlenen temalardandır bu…
Ali Cüneyd Kılcıoğlu’lunun Kitaplaşmış Oyunları
1- Televizyon Cumhuriyeti
2- Pirananın Kırık Dişleri (Toplu oy./1)
3- Mumyalar (Toplu oy./1)
4- Dilek Ağacı (Toplu oy./1)
5- Plastik Aşklar
6- İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı
7- Çıplaklar Plajı (Toplu oy./2)
8- Komşum Hitler (Toplu oy./2)
9- Miss Turkey (Toplu oy./2)
10- Burjuva Havuzu (Toplu oy./3)
11- Kocamı Gömme Töreni (Toplu oy./3)
12- Erkek Gezegeni (Toplu oy./3)
13- Eksik Cenaze (Toplu oy./3)
14- Kaderimin Oyunu mu Bu
15- Mahallemin Şahane Baskısı
DT repertuarına alınmış ama basılmamış olan oyunlar
16- Aşk Entrikayı Sever
17- Kirpiler
18- Devrik Mülk
19- Mayın Tarlası
20- Hacizli Mezarlık
Basılmamış ama sahnelenmiş olan oyunlar
21- Nefertiti’nin Longplayı
22- Ufak Tefek Yaşamlar
23- Reklam Aşkı
24- Mutlu Aile Fotoğrafımızın Perde Arkası
Diğer (bitmiş / yeni / bir yere verilmemiş olan) oyunlar
25- Mangal Partisi
26- Hanımların Dikkatine
27- Alaturka Gelin Aranıyor
28- Aşkın Depresyon Hali
29- Frapan Şehir
30- Dinozor Gölgesi
31- Yılın Ailesi
32- Kıyamet Bahçeleri
33- Sevda Palas
Ve diğerleri