Yoruldum | Bektaş Çağdaş
Yoruldum gözlerimde yağmur bulutları taşımaktan…
Bu günlerde
neyi yaşıyorum
cümleler iki kat ağırlaştı dilimde
saatler dakikalar geçmek bilmiyor
senden aldığım ismi taşıyorum İbrahim
yaşım geldi ,geçiyor elliyi
halen ölmedim
II.
insanlar dışındakileri verdiler
ben içlerine bakmayı yeğledim
gözlerden mi doğar gün
yoksa günümü doğar geceden
dünyaya açılınca bir yol kirpiklerin arasından
güneş bir anadan mı doğar
yoksa güneş bir ananın içindeki kuyumu
bilemedik doğmadan önce
biz içerideydik
bizden geriye kalan her şey dışarıda
orada mı kalsaydık acaba…
iki bedenin bir ruhu
iki ruhun bir beden oluşu gibi
III.
yaşadıkça kim bilir kaç kez öldüğümü
nasıl anlatayım insanlara
acılar gelip tıkladığında boğazımı
ellisinde sonlanma başladı bende diye
duygular büyüdükçe sayılar sona mı geliyor
yoksa sayılar küçüldükçe duyguların yoğunluğumu artıyor
güvenemedim benden habersiz giden yaşlara
sonsuza akan sayılara inanmadığım gibi
biat etmedim güçlülerin dünyasına
IV.
tersine dönmeli bir sayıdan sonra hayat
sadece gözlerde olmalı beni bırakıp giden yaşam
dedim ya ben İbrahim’im senden aldım adımı
kor ateşlere atarak yürüdüm çıplak ayaklarla
ateşin beni yakmadığı zamanlarda
dersim dağlarının doruğunda yaşadım
ala geyiğin sırtında doğum sancısı çektim
Munzur’un suyunda yundum
şimdi akıyorum Dicleye
keşkelerim yok dilimde
belki bir dağ başında öleceğim.
yeterince yandıktan sonra
küllerim savrulacak Fırata
V.
yılların yorgunluğu sinmiş sabahlarıma
hüzün bakışlarımda gebe kalıyor yarına
kelime ile harflerin arasına sıkışmış bir alt yazı gözlerimde
bir masumluk taşıyorum tüm gerçekler yalanken
tüm yalanlarda gerçek diye
seni kaybetme riskine rağmen
sınırlarını zorladığım derin bir sevgi
taşıyorum içimde
ve de insanalar
unuttukça insanlığa saygıyı
yaşamayı övüyorum inadına
VI.
içime sinen göçün yağmuru yağıyor
yüreğimin boşluğundan içeri
ömrümün ıssız toprağına
ve ben
sonsuz bir düzlükte yürürken
küçücük ve silik bir nokta gibi eriyip gidiyorum
yeni bir şeyler söyleyin bana yarınlar adına
ölü müyüm ben yoksa
VII.
kendi içimde sesim çoğalıyor
dökülüyor toprağa el içi kadar bir su
yerde bir kaç damla nem
bir avuç ıslaklık
ve ben yeniden doğuyorum
gecenin içindeki bir damladan
yoruldum gözlerimde yağmur bulutları taşımaktan
kirpiklerim sürekli ıslak
Bektaş Çağdaş
22 Eylül 2016