ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Yerli Oto Almak İçin Ön Kayıt Yaptırsak Mı? | Mevlüt Kaleli

27.01.2020
1.731
A+
A-
Yerli Oto Almak İçin Ön Kayıt Yaptırsak Mı? | Mevlüt Kaleli

Bir zamanlar, çok değil 1980 öncelerinde, eve telefon hattı çektire bilmek için PTT’ye, telefon ön kaydı yaptırıyorduk…

1974’lerde Yerli ANADOL otomobil almak için Fabrikaya ön kayıt yaptırıp sıraya giriyorduk…

1976’da Evde yemek yapmak için Tüp kuyruğunda tüp baisi ne ön kayıt yaptırıyorduk…

1977’de ne hikmetse şimdi kimsenin yemediği vita, evin, sabah, sana yağı gibi margarin kuyruğunda bakkala ön kayıt yaptırıyorduk…

Gaz yağı ne işe yarar demeyin…
Tabi 2000’li yeni nesil gaz yağını ne bilsin…
1980 öncesi idare lambası, gaz lambası ve lüküs de, gaz yağı yakar aydınlanırdık…
Şimdi her sey elektrik…
2000 li kuşak elektrik almadan nikah masasına da oturmuyor…
İşte 1968’li ve 1978 li kuşak o gaz yağınıda bulamaz, petolcüye ön kayıt yaptırıdı…

Sigara için kuyruk olur mu? Demeyin öyle, zaman zaman birinci, bafra, gelincik yok olurdu…

Paraya kıyar, birinci içen devrimci Maltepe, bafra içen Ülkücü Samsun içerdi…
Devrimcisi de Ülkücüsü de sigara için Tekel bayine ön kayıt yaptırırdı…
Ama siyasal İslamcı sağcılar sigara kuyruğuna girmezdi… Onlara kuyrukta gözükmek dahi günaha, kuyruga girip küllen dinden çikmak demekti…
Onlar kuyruğa bir aracı bulur yerlerine sokardı…
Kuyruğa girmeyen de gazete kağıdına, yaprak tütün arasına da günaha girmeyelim diye beyaz ot sarar icerdi…
Otla kafayı bulan cennete Ön Kayıt yaptırırdı…

Eskiden Üniversitelere ön kayıtla girilirdi…
Savaşa gitmek için Askerlik Şubeleri ne Ön kayıt yaptırılır…
Askere gitmek ićin zaten ön kayit yaptırmayana kız verilmez, adamdan da sayılmazdı…
…..
…..
Velhasıl bizim 1968 ve 1978 kuşağının ömrü ÖN KAYIT da geçti…
Say say bitmez…
Ancak çoktan dır ÖN KAYIT sistemi bitti, diye seviniyordum…

Sayın Cumhurbaşkanım ilk Ön kaydı Yerli Otomobile yaptırınca, mazi deki bazı anılarım canlandı…

Yine Ön Kayıtlı günlerine mi dönüyoruz, diye düşünmeye başladım…

Anılar, anılar, ah eski anılar…
Şimdi bu anıları anlatsam, bu gençler bana inanmadığı gibi abartıyorum diye yalancı damgası dahi vururlar…

Ama kısaca anlatacağım…
Çünkü bu ülke nereden nereye geldi herkes bilecek…
Eski Türkiye ile Yeni Türkiye yi tanıyacak…

Bizim 68’li ve 78’li kuşak, hem teknolojiyi kullanma, hem sağlıklı beslenme, hemide güvenlik açısından şimdiki yeni nesilden cok şanslıydık…

DESEM DE İNANMAYIN😄😅😜

Şimdi ki nesil sabah bir bardak süt için dünya kadar para öderken…
78’li kuşak evinde inek, koyun, keçi besler sütünü içmez dökerdi…
1968’liler şanslı süt tozundan muaftı…
Okulda ABD bizi 78 lileri bedava süt tozu ile beslerdi…

Şimdi ki nesil bırak inek beslemeyi, sütünü icmek için bulamıyor ki döksün…

Sığırı tanımıyor…
Abartmıyorum sığırın ne olduğunu bilmiyor ki sığır diye küfretsin…
Sığırın sütle beslenen yavrusunun adına Manda mı Öküz mü dese onu dahi kestire mitor vel hasıl bilemiyor…

İki ünversite mezunu da belgesel kanallarında eksik bilgi veriyorlar, “izlemiştik ama bunu söylemediler şimdi hatırlayamadık” diyerek kıvırıyor…
Müge Anlı bile hayretler içinde kalıyor…
BELGESEL KANALLARI KINIYORUM GENÇLERİ YANILTTIĞI İÇİN…

1968 ve bazi 78’li nesil Üniversitelere ön kayıtla girerdi, sinavlar çok kolaydı…
Ünüversite mi vardı? Zaten üç bes tane bir şey di Ünversite…
Ama olanlarda okuldu binası hocası ve kampüsleri ile…
Ünversite kampüste olur, konteynerler de değil…

Şimdi her ilçede ünversite var…
Sınavlar zorlaştı…
Tabiki bazilarına girmekde okumakta çok zorken, bazilarına da girmek okumak çok kolay…
Parası olana dayısı olana…
Ağbeyi, Ablasi olana cok kolay…
Ünversiteyi kazan, Evin hazir, bitir işin hazir, peşine eşin hazır…

Tabi maaşın %30 unu hizmete himmet olarak vereceksen…

Bazı 2000’liler için, kazanmak da okumak da çok kolaydı…
Yalnız ŞİMDİ Ünversiteye girmek de, hele okumak o kadar zor ki…
Hizmet de himmet de öldü…
Anlayana…

1968 ve 1978’li kuşaklar cok cahil yetişmiş…
Neden?
Daha bilgisayar da sörf yapmasını, akıllı telefonla çetleşmesini bilmiyorlar da ondan teknolojik değiller…

Yeni nesil öyle mi…
Ünüversite hayati boyunca iki bilgisayar, dört akıllı telefon eskitti haspam…
Sörf yapmaktan çetleşmekten çalışmaya arastirmaya zamanımı kaldı…

Şimdi bir yarışmadayiz…
Kısa yoldan köşe döneceğiz…
Bilgiliyiz calışip kazanmak uzun iş ya…
Şimdi, kim milyoner olmak ister yarışmasında milyoner olacak adaya…

Soru…
ODTÜ hangi şehirde dir?
A- Istanbul B- İzmır C- Ankara D-Eskisehir

Cevap…
B – İzmir
Yok, deve…
D – Eskişehir deseydin daha yakın dı…

Geçmiş zaman olur boyle kazalar unutmustur…
Okul tercihlerinde araştırmamıştır zaten o Ünüversitelere puanı tutmamıstır…
Ayıplamamak lazım yarışmacı çok genc, bir bayan ama Ünversite mezunu…
Sanırım Halkla ilişkiler uzmanı…

Bu cevabı, 1968’li 1978’li bir emekli garip memur verse…

Seyreyle sosyal medyadaki maytabı mizahı…
Mizahta zeka ürünüdür… Gençlerimiz maşallah cok zeki…
Zeka sorunumuz yok ta… Çalışmak, araştırmak, öğrenmek, ilgilenmek bilgi sahibi olmak çok zaman alıyor…
Gogule amca da herşey var… Sorar öğrenirler ne gereği varki…
Bunlar Boşa bilgi hammallığı…

Çok yaşa internet…
1968 ve 1978’li Dinazorlar interneti de bilmiyor cahil bunlar…

İnternet bir saat kesildiğinde, sevgilisi ile haberleşemeyen ve bunalıma giren şimdiki genç 2000’li nesil, anlattıklarım dan sonra belki intihar etmekten vaz geçer…

Yırtık kot pantolonun arka cebinin birinde Ayfon telfon, diğerinde iki hatlı android telefon…
Elinde de tabletle sevgilisi ile yolda yürürken çetleşen entel geçler…
Masallah cok marifetli siniz de bir gün korkarım yeni Türkiyede logar kapakları açık oraya düşüp b… çukurunda boğulacaksıniz…

İki cümleyi sevdiceğine peş peşe kurallı olarak kurmak o kadar zor ki…
Kelimenin ilk hecesini kursa sevgilisi anlar zaten ne gereği var…
Yalnız, sizin akıllı telefon da mesaj yazamıyor diye alay ettiğiniz, bizim dedemiz 1968’liler ile biz 1978 kuşağı, yani şimdilerde yaşı, en az 60 -70- 80’li olan dinazorlar varya…

Eline tükenmez kalemi alıp, ucu yanmış renkli mektup kağıdında buldu mu…
O iste dünyanin en zengin gencleri oluverirlerdi…

Sevgiliye ask sözcükleri döşenmeye bir başlayınca, en azı sevgilisine 20 sayfa roman yazıyordu…

Şimdi dili bir karış pabuç entel 2000 kuşağı, peşpeşe üç kurallı cümleyi kurmaktan yoruluyor, yada aciz…

Bizim 1968 ve 1978’li Ünversiteli genclerin, elinde akıllı telefonu, boynunda bilgisayarı asılı değildi…

Hele hele internet kullanmak mı? O da ne?
Yenir mi, içilir mi?
Vardı da kullanmadık mı..?
Urfa’da Oksford vardı da, Ibo okumadı mı?
Anlayın işte gerisini, Arife tarif ne gerek..

Arada farkı siz bulun…
Biri sanal da birbirini vurur…
Digeri gerçek hayatta birbirini vururdu…
Hangisi daha kahramandı bilinmez…

68’li ve 78’lilerin, vatan haini komünisti de faşistti de, “TÜRK bayrağının dalgalandığı her yer vatanım, savunmak korumak, askerlik vatan borcum” derdi…
Askerlik şubesine ÖN KAYDINI, pardon askerlik yoklamasını yaptırırdı…

2000’li yeni nesilin en vatanseveri, ” Askerlik enayilik, bana ne vatan savunmasın dan. Kafam bozulursa Amerika, Avrupaya giderim” diyor, askere gitmemek için her takla yı atıyor, her numarayı yapıyor…
Askerlik ÖN KAYDIN dan, pardon askerlik yoklamasın dan kaçarak…
Bankadan faizle kredi çekip, Paralı askerlik ÖN KAYDINI yaptırıyor…

Şimdi aradaki farkı siz bulun…

Yerli otomobil ÖN KAYDIN dan nereye geldik…
Geldiğimiz nokta belli…
Bu Otomobillere acaba bizim torunlara ÖN KAYIT yaptırırsam onlar Ünversite cağına gelinceye kadar sıra gelir mi diye düşünuyorum…
Ne olacak şunun şurasında 15 -20 sene sonra ünversitede okuyacaklar…
Otomobilleri de o zamana ancak üretiriz…
Pardon sıra bize anca gelir…
Üretim 3 yıla tamam inandık ve bekliyoruz binineceğiz inşallah…

Mevlüt KALELİ

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.