ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Yasak meyve için kovulan değilsin / Mehmet Hameş

22.04.2019
1.118
A+
A-
Yasak meyve için kovulan değilsin / Mehmet Hameş


Ey sevgili, sevgisizliğe sürüklendin. kalbimin ince sesini dinlemedin, kulak vermedin derinden gelen imgeye… eros’un müridi,  yasak meyveyi koparan ve aşk için kovulan havva değilsin sen… kırımın kıyısında gezindin bilerek; isteyerek koştun ayrılığa, aşk adına ah çekerek… en ağdalı küfürleri haykırdın, edeplilikten yakınarak… maskeli dolaştın. sevgi türküleri söylerken sevgisizlik gizleniyordu derininde.

yağmur damı basarken

masal manasında gidecek

başak kendini ele verdi

keskin orakla biçilecek

yaşlı yaşamın avuntusu 

kuyuda biriken yağmur

yeşil dediğin ey terelelli

gülün uğuru, çölün suskusu

mevsim sonbahar şimdi. çiçekleri içe dürer bulut, odanın renksizliğine tutsak eder renkleri. bahçe çitlerine uzanan sarmaşıkların solgun devinimi. gözlerimi kamaştıran liman yürüyüşleri; deniz seyri, balıkları avlarken martılar.

dalgalar soyunurken kumsalda

yorgunluğu banka oturtuyor

geçmişten konuşuyor

bizden kalan şeylerden

bir yerlerden tanıdığımız

ıssızlık aramızdaki mesafe

azgın yılan sığmaz deliğine

kırık kalbe hedef alıyor

bize dair şeylerden

gelmeyeceğimizden konuşuyor

geçmiş zaman kendini bir kez daha doğurur. akşamlar çabuk iner akdeniz’e.  rüzgarın azizliğine uğrar bir balıkçı kayığı. rıhtımı boşaltır oltalar. sokakların sonyaz yaprakları çöpçülerin küreklerine dolar, boşalır şafağa kadar… sıska güneş öpücük yollarken varoşların unutulmuş odalarına, balıklara caka satar martı topluluğu ve akdeniz’in bolluğu yoksulluğuna ağlar.

aşklar, bir kez daha kırılır sonyazda. ah, ne de çok yenik düşer aşklar ayrılıklara. zaman sütten yeni kesilmiş ceylanlar gibi koşar yalnızlığa. e-postalara, telefonlara umut bağlar umutsuzluk; bir coğrafyadan bir coğrafyaya haykırır ezikliği. hatıra defterleri, mutluluk resimleri zaferlerimizi taşıyamaz bizim.  yenilgiler doldurur mesaj kutularının içini.

kalemin hüneri yenilgiler için midir her mevsim? ‘bu gün dersim, insan insana tutunmalı, şehirler ayaklanmalı sevgiye’ der balıkçı barınağının unutulmuş masasında.

iki mektup arasında

sür sulara susuzluğunu

uzak buluşmalarda

toprağına küsmüş dal

ormanda av arayan

avcının görüş alanında

omzunda bir avuç uğultu

iki kere vurulduğunda

çocukluğunda yüzme korku-

su sardı havuzda

sallanıyor aslan kuyruğu

gibi bir o yana bir bu yana

örsele ikindi sessizliğini

gir de ter ırmağıma

durula kalbini, acı-

bir gülüş sunma, donma

aşk yokluğu, yoksulluğu hayatın. onu yaşamadan, o zehri tatmadan anlayamazsın ayrılığın hallerini, hayatın griliğini. o iksiri içen bilir ancak; yalnızlık boşluğuna sarkarak öğrenirsin bunu. çünkü her aşkın ağırlığı, ayrılığın acısı kadar.

her şafağın bir başlangıcı

her akşamın bir karanlığı var

-herkesin rüyası kadar hayatı-

şu mesajlar yaralı kanarya

oysa gizli aşkta açılanlar

hazır olmalıymış kırıma

ah dondurulmuş duruşlar

ey sevgili, kendi gerçekliğinden ötesini göremezsin, hiçbir şey göremezsin aslında sen… ağzında biriktirip, bana savurduğun, her mevsim kuşandığın “ben” değil ki: söylediğin bir yaptığın iki… söyle, matematiğin aşk gerçeğini keşfeden olmuş mu?

kayada biriken yağmur

toprağın hasreti

hangi nehrin akranlığı

hangi kadının yorgunluğu

payı var ayrılıkta

kederin payı var

sana sunduğum hayat

aşkın tutkusu kadar

eros’un müridi, yasak meyveyi koparan ve aşk için kovulan havva değilsin sen.                                                                                                     âdem.                                                     

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.